(ANKARA'DA HÂKİMLER VAR) DİYEBİLSEK!

Son günlerin önemli bir tartışma konusu var.Anayasa Mahkemesiyle, bir yerel mahkeme birbirine düştüler.

Son günlerin önemli bir tartışma konusu var. Anayasa Mahkemesiyle, bir yerel mahkeme birbirine düştüler. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi; Anayasa Mahkemesi’nin (AYM)

“hak ihlali yapıldığı”

gerekçesiyle tutuklu gazeteci Şahin Alpay hakkında verdiği tahliye kararını ikinci kez reddederken bir “ilk”e imza attı. Mahkeme, “yetki gaspı” yaptığını öne sürdüğü AYM’nin “tahliye talebini yerine getirmenin kanunen mümkün olmadığı” görüşünü karar metnine geçirdi. Mehmet Altan’ın tahliye edilmemesine yapılan itiraz da karara bağlanmadı. 13. Ağır Ceza Mahkemesi, “tutuklama veya tutukluluğun devamına ilişkin kararlarda gerekçe yazılırsa ihsas-ı rey (karardan önce görüş belli etme) söz konusu olduğunu” iddia ederek AYM’yi eleştirdi ve “ihsas-ı rey yasağını çiğnemeye yol açacak talebin yerine getirilmesinin kanunen mümkün olmadığı” yönünde hüküm verdi.

Biz hukukçu değiliz. Bu açıdan konuyla ilgili

(kim haklı, kim haksız)

yorumunu yapamayız. Ama sade vatandaşlar olarak bu iki zıt kararın kafa karışıklığına yol açtığını söyleyebiliriz.

(Berlin’de hâkimler var)

deyimini mutlaka duymuşsunuzdur. Demokraside küme düştüğümüzün uluslar arası kuruluşlar tarafından tescillendiği günümüzde

(Ankara’da hâkimler var)

diyebilir miyiz. Desek bile, bu ne derece inandırıcı olur.

İyisi mi, yazımızı

(Berlin’de hâkimler var)

deyiminin kullanılmasının gerekçesini açıklayan anekdotla noktalayalım:

Prusya Kralı Büyük Friedrich, Potsdam Ormanları’nda gezinirken bir değirmenin bulunduğu tepenin yanında durur, manzaranın ihtişamına kapılan Kral, değirmenin satın alınmasını ve yerine kendisine bir sarayın yapılmasını ister.

Değirmenin sahibi bulunarak, arazinin değirmenle birlikte satın alınmak istendiği söylenir. Ama değirmenci teklifi kabul etmez.

Değirmenci kralın huzuruna çıkarılır.

Kral, değirmenciye “Arazine saray yaptırmak istiyorum” der ve değerinden kat be kat fazla paralar önerir.  Fakat değirmenci satışa razı olmaz.

Kral sinirlenir ve

“Sen benim Prusya Kralı Friedrich olduğumu bilmiyor musun yoksa?”

diye sert çıkar.

Değirmenci “Biliyorum. Biliyorum. Senin kral olduğunu biliyorum. Ama ben de bu değirmenin ve arazinin sahibi Sans-Souci’yim” yanıtını verir.

Kral

“Madem benim kim olduğumu biliyorsun, o halde zorla alabileceğimi de biliyor olmalısın. Bakalım o zaman ne yapacaksın? Benim binlerce askerim var. Senin kimin var?”

der.

Değirmenci, tarihe geçecek şu cevabı verir:

-“Berlin’de hakimler var. Ben de onlara güveniyorum.”

Kral bu cevap üzerine şu ünlü sözü söyler:

-“Hiçbir güç, hiçbir iktidar, kral dahi olsa adaletten üstün değildir.”

Kral İkinci Friedrich bu yel değirmeninin Prusya Krallığı devam ettikçe korunmasını isteyerek, onun daha altında olan tepeye sarayını diker ve adını da

“Sans-Souci

Sarayı”

koyar.

İşte

(Berlin’de hâkimler var)

deyiminin açılımı bu…

Bakmadan Geçme