- Haberler
- ATATÜRK VE DİYANET!
ATATÜRK VE DİYANET!
Diyanet İşleri Teşkilatının kuruluşu, bizzat Mustafa Kemal (ATATÜRK) tarafından ve O'nun emriyle gerçekleştirilmiştir.Kuruluş tarihi 3 Mart 1924'tür.
Diyanet İşleri Teşkilatının kuruluşu, bizzat Mustafa Kemal
(ATATÜRK)
tarafından ve O’nun emriyle gerçekleştirilmiştir. Kuruluş tarihi
3
Mart
1924’tür.
Şer'iye ve Evkaf Vekâleti'nin yerine kurulan teşkilâtın amacı, İslâm dininin inançları, ibadet ve ahlâk esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmektir.
Atatürk döneminde Diyanet İşleri Başkanı'nın Devlet protokoldeki yeri beşinci sıradaydı. Bu durum, Diyanet İşleri Başkanlığına verilen öneme işarettir. Kaldı ki resmi törenlerde ve etkinliklerde Atatürk, Diyanet İşleri Başkanı'nı her zaman sağ tarafında bulundurmaktaydı. Bir de, şimdiki konumuna bir bakalım!
Cumhuriyetin bir kurumu olmakla birlikte tarihsel kökeni itibarıyla Şeyhülislâmlığa dayanan ve onun geleneksel misyonunu sürdürmek üzere kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevi, kuruluş kanunu olan 3 Mart 1924 tarihli ve 429 sayılı Kanun’da
‘İslam dininin itikat ve ibadet alanıyla ilgili işleri yürütmek ve dini kurumları idare etmek’
şeklinde ifade edilmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk, Diyanet İşleri Başkanlığına böylesine önem verirken, her ne hikmetse, hiçbir Cuma hutbesinde
ATATÜRK’TEN
bahsedildiğine şahit olamadık. Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluş tarihi olan 23 Nisan ile 30 Ağustos Zafer Bayramı ve 10 Kasım gibi
ATATÜRK’Ü
anımsatan günler Diyanet İşleri başkanlığınca hep es geçilmektedir. Bilindiği gibi, her Cuma günü için okunacak hutbeler, Diyanet İşleri Başkanlığınca İl Müftülüklerine ve onların aracılığıyla bütün imam hatiplere iletilir. İmamlar da, kendilerine iletilen tek tip hutbeyi okumak zorunda bırakılırlar.
Yıllardan beri, Cuma hutbelerinde
ATATÜRK’ÜN
adının anıldığına hiç şahit olan var mı! Biz duymadık, duyan varsa söylesin!
İş bu kadarla kalsa yine de iyi. Diyanet İşleri Başkanı olan zat-ı muhterem, Atatürk’e hakaret etmeyi marifet sayan sözde bir tarihçiyi 10 Kasım Günü ziyaret etmek nezaketini gösteriyor ama Atatürk’le ilgili hutbe okutmayı bir yana bırakın, Atatürk’ün ebediyete intikali ile ilgili bir mesaj vermeye bile gerek görmüyor.
Oysa İslam dini rahmet ve merhamet dindir. Bir Müslüman ne kadar günahkâr olursa olsun, rahmetle anılmayı hakkeder. Şunu unutmamakta yarar vardır.
YÜCE ALLAH’IN RAHMETİ, BÜTÜN GÜNAHLARDAN BÜYÜKTÜR. ATATÜRK, BU MİLLETİN HALASKARIYSA, MİNNET BORCU OLARAK, GÜNAHKÂR BİR KUL İSE YÜCE ALLAH’IN SONSUZ RAHMETİNE GÜVENEREK O’NUN İÇİN DE RAHMET DİLEYELİM!
Bakmadan Geçme





