ATATÜRK'ÜN ADININ GEÇMEDİĞİ 24 KASIM MESAJLARI…
24 Kasım, bilindiği gibi Türkiye'de (Öğretmenler Günü) olarak kutlanılır.Öğretmenler Gününün 24 Kasım günlerinde kutlanmasının esprisi, 1928 yılının 24 Kasım Gününde Türkiye Cumhuriyetinin Banisi Mustafa Kemal ATATÜRK'E (Millet Mekteplerinin Başöğretmenli
24 Kasım, bilindiği gibi Türkiye’de (Öğretmenler Günü) olarak kutlanılır. Öğretmenler Gününün 24 Kasım günlerinde kutlanmasının esprisi, 1928 yılının 24 Kasım Gününde Türkiye Cumhuriyetinin Banisi Mustafa Kemal ATATÜRK’E (Millet Mekteplerinin Başöğretmenliği) unvanının verilmesidir. Gerçi, Mustafa Kemal’in böyle bir unvana ihtiyacı yoktur. Çünkü ilke ve inkılâplarıyla zaten bu milletin
BAŞÖĞRETMENİDİR.
24 Kasım günlerinin (ÖĞRETMENLER GÜNÜ) olarak kutlanması 1981 yılında alınan bir kararla gerçekleştirilmiş, o günden bugüne de aralıksız olarak sürdürülmektedir. Bundan amaç, Öğretmenlerimizin sorunlarının gündeme taşınmasıdır.
24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla sözde bazı devlet büyüklerinin yayınladıkları mesajlara baktım. Bu mesajlarda
(ATATÜRK)
adının
(A)sı
bile geçmiyor. Bırakın ATATÜRK adını,
(Mustafa Kemal)
adı dahi yok!
Bir taraftan 24 Kasım’ı (Öğretmenler Günü) olarak kutlayacaksınız, diğer taraftan bugünün Öğretmenler Günü olarak kutlanmasının esprisini unutacaksınız(!) Sonra da, (büyük devlet adamı) diye geçineceksiniz, öyle mi. Bu millet, tadı-tuzu olmayan esprisi unutturulmak istenen 24 Kasım mesajlarını yutmaz!
İlimizde de benzeri bir durum yaşandı. Eğitim-Bir-Sen Siirt Şubesi’nin 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla yayınladığı mesajı dikkatlice okudum.
(ATATÜRK)
veya
(MUSTAFA KEMAL)
adını görmeyince, (acaba, ben mi atladım) diyerek bir daha, bir daha okudum. Yayınlanan mesajda 24 Kasım Öğretmenler Günü’nün 12 Ekim darbesi ürünü olduğu belirtilerek, bunun için kutlanmaya değer bulunmadığı ihsas ediliyordu.
Neymiş Efendim; 24 Kasım’ın Öğretmenler Günü olarak ihdas edilmesi darbe ürünüymüş de onun için yadırgıyorlarmış! İyi de, ihtilalciler işbaşında kaldıkları süre içinde iyi işler de yapmışlarsa, bunu inkâr etmenin anlamı var mı. Kötü icraatları ret ederken, iyi işleri de kabullenmek gerekmez mi.
Hem, diyelim ki gerçekten darbe ürünü olduğu için 24 Kasım Gününü (Öğretmenler Günü) olarak kutlamayı içinize sindiremiyorsunuz. O zaman da (Cumhuriyetimizin Banisi Mustafa Kemal ATATÜRK’Ü, BAŞÖĞRETMENİMİZ olarak benimsemekle birlikte, bir darbe ürünü olduğu için 24 Kasım’ın Öğretmenler Günü olarak kutlanmasını kabullenmiyoruz) gibi cümlelerle
ATATÜRK KARŞITI
bir zihniyetin sahibi olmadığınızı vurgulayabilirdiniz. Veya 24 Kasım ile ilgili hiçbir mesaj yayınlamayacaktınız. Nedeni sorulduğunda (24 Kasım gününün Öğretmenler Günü olarak ihdas edilmesi darbe ürünü olduğundan ve darbelere karşı olduğumuz için kutlamıyoruz!) diyecektiniz!İkiyüzlülüğü bırakınız!
Hem bu millet, ATATÜRK’Ü mesajlarınızdan öğrenecek değil! Çünkü O, milletin kalbindedir.
ATATÜRK ÖLMEDİ YÜREĞİMDE YAŞIYOR.
UYGARLIK SAVAŞINDA BAYRAĞI O TAŞIYOR.
Dizelerinin gerçek olduğunu da hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayınız!
Bu vesile ile Ben de, sadece ve sadece ATATÜRK’ÜN İLKE VE İNKILÂPLARINI BENİMSEMİŞ ÖĞRETMENLERİMİZİN 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutlayarak, yazımı noktalıyorum.
BOŞUNA “ATATÜRK” DEMEMİŞLER
İlkokul mezunu olmayanların bile devlet memuru oldukları veya yine devletin resmi kadrolarında işçi olarak çalıştırıldıkları dönemlerde işe girmiş,
lâkabı ETTOH
olan bir hemşerimiz varmış. Bilahare, bir yasa çıkarılarak ilkokul mezunu olmayanların işlerine son verileceği açıklanınca ve ilkokul mezunu olmayanlara da, hariçten diploma almak için bir süre tanınınca, ilkokul mezunu olmayan genç, yaşlı binlerce işçi ve memur, hariçten ilkokul sınavlarına girmek için müracaat etmeğe ve sınavlara katılmağa başlamışlar.
Tabii, bu sınavlara girişlerin alelusul olduğu, bu durumdaki bütün memurların, işçilerin en azından bir ilkokul diploması sahibi yapılmalarının amaçlandığı ve bu konuda okullara da talimat verildiği belirtiliyor.
Sıtma savaş teşkilâtında işçi olarak çalışan
ETTOH
adlı bu hemşerimiz de, mecburi olarak ilkokul sınavlarına girmiş. Sınav komisyonu, şakacı olduklarını bildikleri hemşerimize takılarak ve halk arasında meşhur lâkabıyla hitap ederek, duvarda bulunan
“ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ”Nİ
göstermişler, yarı şaka, yarı ciddi:
-Bak, ETTOH! “ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ”Nİ okuyabilirsen, sana diplomanı vereceğiz. Yoksa işin yaş!
demişler.
ETTOH,
kendisine gösterilen duvardaki hitabeye bakmış, bakmış, okuyor gibi yapmış ve bunu yaparken, başını da sallayarak:
-Kurban olayım, ne güzel söylemiş. Boşuna “ATATÜRK” DEMEMİŞLER!
Verdiği bu zekice cevap karşısında komisyon üyeleri kahkahalarla gülmüşler ve haliyle diplomayı da vermişler…
Bakmadan Geçme





