• Haberler
  • Eğitim
  • Ayşe Adaman'ın Kaleminden: Çocuklarda Özgüven ve Anne Baba Tutumu Nasıl Olmalı?

Ayşe Adaman'ın Kaleminden: Çocuklarda Özgüven ve Anne Baba Tutumu Nasıl Olmalı?

Çocukta özgüven doğumdan itibaren başlar, erken yaşlarda da kesinlik kazanır.Özgüven hayat boyu gelişen bir olgudur.

Çocukta özgüven doğumdan itibaren başlar, erken yaşlarda da kesinlik kazanır. Özgüven hayat boyu gelişen bir olgudur. Çocuklar ergenlikle beraber özgüvenini değerlendirmeye ve şekillendirmeye başlar. İlk yıllarda ailenin çocuğa verdiği mesajlar doğrultusunda gelişen özgüven çocuğun okula başlamasıyla beraber ailenin yanı sıra öğretmen ve arkadaşları gibi diğer kaynaklardan beslenir (Özbey,2004). Çocuğun gelişiminde anne

-

baba tutumu çok değerli bir yere sahiptir. En sık görülen anne

-

baba tutumları “Baskıcı otoriter tutum, aşırı koruyucu tutum, izin verici (gevşek) tutum, tutarsız dengesiz tutum” olsa da aslında en doğru anne

-

baba tutumu demokratik anne

-

baba tutumudur. Demokratik anne

-

baba tutumunun en etkileyici yanı çocukları birer birey olarak görüp çocuğu kısıtlamadan kendisine uygun tutum ve karakteri oluşturmasına destek olmasıdır. Biz her ne kadar çocukların algılama düzeyinin düşük olduğunu ve yaşadıkları olayların kalıcı iz bırakmayacağını düşünsek de bu durum böyle gerçekleşmemektedir. Ebeveynlerin, öğretmenlerin, aile yakınlarının söylemiş olduğu küçük bir söz ya da davranıştan etkilenip özgüveni zedelenen ve bunu yıllarca tamir edemeyen yüzlerce binlerce çocuk vardır. Dolayısıyla bizler toplum olarak çocuklarımızı geliştirmeye ve iyileştirmeye yönelik faaliyetler sergilemeliyiz. Bu faaliyetleri sergilerken de bilhassa çocuğun özgüvenini zedelememeye özen göstermeliyiz. Geleceğimizin yapı taşı olan çocuklarımızın özgüvenini zedeleyen durumlar arasında “Aşağılık duygusu ve sosyal fobi” de yer almaktadır. Beceriksiz, işe yaramaz, akılsız olarak nitelendirilen çocuklukların bir süreden sonra kendilerine olan özgüvenleri eksilir ve en acısı da kendilerine söylenen bu sıfatları kabullenerek kendilerini gerçek düzeylerinin altında değerlendirirler. Bundan dolayıdır ki çocuk “Kendinden razı olmama, kendini güzel şeylere layık görmeme, kendini beğenmeme gibi negatif özellikleri içleştirmeye başlar. Özgüven eksikliği yaşamış olan çocuklardaki diğer belirtiler ise genel olarak; “İçe kapanık olma, çok kısık sesle konuşma, çok küçük yazı yazma, sorulan sorulara cevap vermeme, tırnak yeme, çalma, yalan söyleme” gibi davranış bozuklukları sergiler. Ayrıca E. fromm’a göre, her şeyi sevmenin ön şartı, kişinin kendisini sevmesidir. Kendini sevmek ve özgüven kavramları eş anlamlı olup sevebilme, güvenme, yaratıcılık ve kendini ifade edebilme özellikleri, özgüvenin yansımalarıdır. Bu özellikler kabul edilme, ilgi, ifade özgürlüğü, gibi toplumsal olguların bir ürünüdür ve ilk oluşumları aile içi ilişkilere dayanır. Kişinin kendini sevmemesi özgüvenden yoksun olması başkalarına karşı güvensiz ve düşmanca bir davranışa sebebiyet verir (Başoğlu,2007). Unutulmamalıdır ki her çocuk özel bir ilgiyi, hassasiyeti, şefkati ve merhameti hak etmektedir. Onlar bizim milletimizin gelecek neferleridir.

KAYNAKÇA:

https://scholar.google.com.tr/scholar_url?url=https://acikbilim.yok.gov.tr/bitstream/handle/20.500.12812/448274/yokAcikBilim_9012400.pdf%3Fsequence%3D-1&hl=tr&sa=X&ei=I6vhZe_9NOWMy9YPiJivwAI&scisig=AFWwaeallbQVO_flV8XAjGCPgKtK&oi=scholarr

http://acikerisim.demiroglu.bilim.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11446/1121/Bireylerin%20anne%20baba%20tutumlar%C4%B1n%C4%B1n%20%C3%B6zg%C3%BCven%20ve%20sosyal%20fobiye%20olan%20ili%C5%9Fkisinin%20incelenmesi.pdf?sequence=1&isAllowed=y

Başoğlu T.S (2007). Sınav kaygısı ile özgüven arasındaki ilişkinin erinlik döneminde incelenmesi.

Özbey, Ç. (2004). Çocuk sorunlarına yapıcı çözümler, İnkılap kitabevi, İstanbul.

Bakmadan Geçme