• Haberler
  • Genel
  • AYSEL TUĞLUK'UN ANNESİNİN  CEZANESİNDEKİ OLAYLAR

AYSEL TUĞLUK'UN ANNESİNİN  CEZANESİNDEKİ OLAYLAR

Ankara'da hayatını kaybeden HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk'un annesi Hatun Tuğluk'un cenazesi, cemevindeki törenin ardından toprağa verilmek üzere İncek Mezarlığı'na götürülmüştü.Ancak, defin işlemi sırasında 40-50 kişilik bir grup 'Burada şe

Ankara’da hayatını kaybeden HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk’un annesi Hatun Tuğluk’un cenazesi, cemevindeki törenin ardından toprağa verilmek üzere İncek Mezarlığı’na götürülmüştü. Ancak, defin işlemi sırasında  40-50 kişilik bir grup “Burada şehit cenazesi var, buraya terörist cenazesi gömdürmeyiz. Burası Ermeni mezarlığı değil” diyerek cenazenin burada toprağa verilmesine tepki göstermiş ve elim olayların yaşanmasına yol açılmıştı.

Bunun üzerine yakınları, mezara zarar verilebileceği düşüncesiyle cenazeyi Tunceli’ye götürmeye karar vererek, cenazeyi kabrinden geri çıkarmışlar.

Hatun Tuğluk’un cenazesinin bu sabah defnedilmek üzere Tunceli’ye götürüleceği belirtilimekte.

Bunun üzerine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ankara Valisi Ercan Topaca ve emniyet yetkilileri bölgeye giderek mahallele halkına itidal çağrısında bulunmuşlar.

"Merhuma Allah'tan rahmet diliyorum. Olan hadiseyi kabul etmek mümkün değil, çok çirkin. Medeniyet inancımızla bağdaşmayan saygısız, ölçüsüz davranış söz konusu. Geleneklerimize inançlarımıza uygun değil. Kabul etmemiz, hoş görmemiz mümkün değil. 20-25 kişilik grup bu saygısızlığı yapıyor. Hemen müdahale ediliyor. Aile cenazeyi defnetmekten vazgeçiyor. Ailenin kararı ile defin işlemi yapılacaktır. Cenazenin mezardan çıkarılması bu kendini bilmezler tarafından yapılmadı. Onları savunmak için söylemiyorum.

Aile yaşanan bu çirkin hadiseden sonra cenazeyi İncek Mezarlığı'na gömmekten vazgeçiyor. Buradan vatandaşlarımıza sesleniyorum. İnsanların defin edilecek yerlerde yapılacak işler bellidir. Böylesine saygısız davranışlardan uzak durmak gerekmektedir. Provokasyon yapmak isteyen çevrelerin arayıp da bulamadığı şeylerdir. Bu hadiseyi kınıyorum, yapanları lanetliyorum. Bu olayı yapanlarla alakalı tahkikat başlatıldı. Yaptıkları işin hesabını verecekler" diyen yetkililer, elbette gerçeği dile getirmektedirler.

Aysel Tuğluk’un Annesi Alevi olabilir. Alevilerin, Müslüman mezarlığında gömülmelerini engelleyecek hiçbir durumları yoktur. Kaldı ki, çocuklar üzerinden anne-baba suçlanamaz. Suçların şahsi olduğu unutulmamalıdır.

Şehrimizin ZEVYE MEZARLIĞINDA DEFNEDİLMİŞ PKK’LILAR VARDIR. Peki, şimdi onları da mezarlarından mı çıkaralım! İnsanlar çok büyük suçlar işleyebilirler. Ancak, işlenen suçlar ne kadar büyük olursa olsun, inkâr etmedikçe dinden çıkılmaz. Dinden çıkılmadıkça da kimseye (KÂFİR) denilemez. Kaldı ki, mecburi durumlarda Müslüman olmayanların bile, İslam mezarlığına defnedilebileceği belirtilmiştir.

Unutmayalım, dinimiz hoşgörü dinidir ve YÜCE ALLAH’IN RAHMETİ SONSUZDUR. Hoşgörülü olalım ve ALLAH’IN RAHMETİNİ SORGULAMAYALIM.

“ASAYİŞ YILDIRIM VAR!”

İnternet’in, cep telefonlarının icat edilmediği, sabit telefonların bile otomatik olmadığı ve Şehirlerarası konuşmaların ancak PTT’den kayıt yapılarak gerçekleştirilebildiği dönemlerde yaygın medyaya muhabirlik yapmak gerçekten zordu.

O dönemlerde, yaygın medyaya muhabirlik yapanlar, güncel olmayan haberleri, fotoğrafları mektupla gönderirlerdi. Önemli olayları ise telefonla verirlerdi. İşte, o dönemlerde bir ajansa muhabirlik yapan Ahmet Arıtürk, bir gün önemli bir haberi telefonla vermek için PTT’nin santraline

“ACELE, BASIN ÖDEMELİ”

kaydıyla bir telefon numarası vermiş ve bağlanmayı beklemiş. Aradan epey süre geçtiği halde telefonun bağlanmaması üzerine tekrar santral memurunu aramış, verdiği kaydın

“BASIN VE ACELE”

olduğunu, basının öncelik hakkı bulunduğunu anımsatmış.

Amma, bayan santral memuru:

-BASIN ACELE AMA, KENDİ KATAGORİSİNDE ÖNCELİKLİ. YILDIRIM GÖRÜŞME TALEPLERİNİN ÖNÜNE ALAMAM!

diye cevaplandırmış.

Kafası bozulan Ahmet Arıtürk bu defa:

-O zaman, benim telefon kaydımı, BASIN YILDIRIM yap!

demiş.

Santral memuru Bayan da:

-Tamam!

diye cevap vermiş…

Ancak, aradan uzun sayılacak bir süre geçip de telefon yine de bağlanmayınca, Ahmet Arıtürk yeniden telefona sarılmış:

-BASIN YILDIRIMDAN DAHA ÖNCELİKLİ VAR MI ARTIK! Telefonu hâlâ neden bağlamıyorsun?

diye biraz da hiddetle sormuş.

Bayan santral memuru ne cevap verse beğenirsiniz:

-EVET VAR, ASAYİŞ YILDIRIM!

Bunun üzerine, Ahmet Arıtürk son çâre olarak PTT Müdürünü aramış ve durumu iletmiş. Sonra anlaşılmış ki, bayan Santral memuru, bir başka ajansın muhabiri için bunları yapıyormuş. Böylece, önce o muhabirin haberlerini geçmesini sağlıyormuş. Hatta, kanıtlanması mümkün olmasa bile, diğer ajans muhabirlerinin telefon haberlerini dinleyerek, karşı tarafa bilgi aktarıyormuş.

Siirt basınında ne gibi badirelerin yaşandığının ilginç bir anekdotu olması açısından ve sırası gelmişken bu anekdotumuzu da yazdık.

Bakmadan Geçme