BABA OLMA SANATI

Çocuğun kişiliğinin oluşumu,karakterinin biçimlenmesi ve benlik saygısının gelişimi,büyük ölçüde özdeşim modelleri olan anne ve babanın kişilik yapılarına bağlıdır.Anne ve babanın davranışlarını kendine model olarak alan çocuk,böylelikle istenen ve istenm

Çocuğun kişiliğinin oluşumu,karakterinin biçimlenmesi ve benlik saygısının gelişimi,büyük ölçüde özdeşim modelleri olan anne ve babanın kişilik yapılarına bağlıdır.

Anne ve babanın davranışlarını kendine model olarak alan çocuk,böylelikle istenen ve istenmeyen davranışları onlardan öğrenecek, kendini bu doğrultuda yönlendirecektir. Anne ve babanın birbirlerine karşı olan ilişkilerinin sevgi ve saygı temeline dayanması,gerek çocuğun cinsiyetine özgü rolü benimsemesi,gerekse özdeşleşmesi açısından büyük önem taşır.

Bu açıdan bakıldığında ,huzursuz aile ortamı,bazı durumlarda dağılmış aile ortamı gibi çocuğu olumsuz bir şekilde etkiler ve çeşitli uyum,davranış bozukluklarının sebebi olabilir. Örneğin annesinin, babası tarafından şiddet gördüğüne tanık olan çocuk, kadınların hor görülecek yaratıklar olduğu düşüncesine kapılır. Bunun paralelinde babasına karşı duyduğu korkuyu zaman içinde tüm erkeklere genelleyerek kendi evliliğinde de eşleriyle mutlu olamayabilir. Çocuklar anne ve babalarının kendi aralarındaki ilişkilerinde son derece hassastırlar.

Babaların, çocuğun gelişimindeki rolüne deyinmek istememin nedeni, davranışçı açıdan çocukla birlikte geçirdiği sürenin kısmen kısa olması nedeni ile babanın rolünün daha önemsiz olduğu sonucuna varılmaması.

Hiç kimse iyi bir baba olarak doğmaz. Üstelik babada ,annedeki prolaktin hormonu gibi destekleyici biyolojik faktörlerde yoktur. İyi bir baba olmak; sevgi,deneyim,sabır ve bilgilenme işidir. Babalık yaşantısı ,eşinin hamile olmasıyla başlar. Baba bu süreçte eşini gerginleştirecek ortamı oluşturmamaya özen gösterir. Böylece babalık sorumluluğu da başlamış olur.

Doğumdan sonra tıpkı annede olduğu gibi,babanın da çocukla duygusal ilişkiyi kurabilmesi için onunla fiziksel temasa ihtiyacı vardır. Çocuğun beslenme ve oyun faaliyetlerinde babanın etkili olması gerekir ki,bazı babalar bu tür işlerin “erkek işi”olmadığı gibi garip saplantılar içine girerek,reddederler.

Babanın varlığıyla çocuk,annenin yalnız kendisine ait olmadığını,annenin kendisinden başka kişilerle de ilgilendiğini görür. Bu yüzden baba, anneye yardımcı olmak,toplumla bağ kurmak ve ayrıca çocuğun sosyalleşmesi için çok önemlidir. Kız ve erkekler arasındaki davranış farklarını oluşturma ve güçlendirmedeki rolleri anneninkinden de daha önemli yer tutar.

Yapılan araştırmalar, baba çocuk ilişkisinin çocuğun bilişsel gelişimi ve okul başarısını büyük ölçüde etkilediğini vurgulamakta,babasıyla yakın ve nitelikli bir ilişkiye sahip olan çocukların okula uyum ve okul başarısını olumlu açıdan etkilediğini belirtmektedir.

Bütün bunların ötesinde baba,çocuğun kişiliğinin gelişiminde özdeşim modeli olması sebebiyle büyük önem taşır. Babanın yokluğu,pasifliği ya da ilgisizliği çocuğun kişilik yapısını ruh ve beden sağlığını büyük ölçüde etkileyebilir ve bazı uyum ve davranış bozukluklarının nedeni olabilir.

Baba sadece bir para makinesi değil,hafta sonları konsere,maça,tiyatroya,resim galerisine,müzeye vb. giden ve onunla oynayan ,bir arkadaş olmak durumundadır. Baba ailede adeta korku simgesi olarak düşünülmemesi, engelleyici, cezalandırıcı nitelikte olan kararların uygulanması babaya bırakılmamalıdır.

Otoriteyi temsil eden baba ,geleneksel aile yapısı içinde böylelikle “Polis” görevi yüklenen kişi olmuş olur.Bu yaklaşımda babanın çocuğa ayırdığı kısacık süreyi sevgisiz hale getirir. Maalesef ülkemizde baba,çocukların tüm büyütme ve eğitme görevi ve sorumluluğunu anneye bırakmış,evin yiyecek ve giyim gibi maddi ihtiyaçlarını karşılamakla görevini bitirdiğini,düşünmekte bu sebeple de eve geldiğinde çocukların gürültüsünden uzak kalmak istediğini,hatta ayrı bir odada yalnız kalmayı bile dile getirebilmektedir. Bu durum çalışan anne de de böyle olmaya devam etmiştir.

Çocuk babadan “Kendisine zaman ayırmayacak kadar meşgul”insan olarak bahsetmekte,onunla olan iletişimi giderek kopmaktadır. Babanın pasif ve ilgisiz olduğu aile ortamlarında sadece çocuğun sosyal gelişimini etkilemekle kalmamakta,özellikle erkek çocuklarda çeşitli cinsel kimlik karmaşalarına sebep olabilmektedir.

Baba çocuğun okula ilişkin veya diğer sorularını cevaplandıran, akşamları uyku öncesi onunla sohbet eden bir birey olabilmelidir. Ancak böyle ortamda çocukla istenen yakın dostluk ve diyalog kurulabilir ve çocuk huzurlu,kendine güvenen,özerk bir kişiliğe kavuşabilir. Babanın ayrılıktan doğan yokluğu halinde ,düzenli aralarla çocuğu görmesi, onunla ilgilenmesi,oyun oynaması,ev dışında ortak ilgi alanları oluşturması gereklidir.

Babanın ölümü halinde ailede baba yerine geçecek (dayı,amca,dede gibi) bir kişinin model rolünü üstlenmesi yerinde olur.

Sonuç olarak denebilir ki baba,çocuğun gelişimi ve eğitimi için gereklidir. Bu ilgi zamanında ve yeterince verilmediği taktirde çeşitli sosyal-duygusal nitelikte yaralar açılabilir. Bu yaraların yıllar sonra onarılması mümkün olamadığı gibi, ilerde kendi büyüttükleri çocukta da benzer yaraların açılabilme durumu vardır. Çünkü çocukların,insanların sevdikleri tarafından sevilmeye ihtiyacı vardır.

Tüm babalara sevgilerimle...

Çocuk Gelişim Uzmanı/K.Gülay GÜNGÖRDÜ

Bakmadan Geçme