• Haberler
  • BAZI DURUMLARDA YALAN SÖYLEMEK, DOĞRUYU SÖYLEMEKTEN İYİDİR!

BAZI DURUMLARDA YALAN SÖYLEMEK, DOĞRUYU SÖYLEMEKTEN İYİDİR!

Bazı durumlarda, yalan söylemek, doğruyu söylemekten çok daha iyidir.Dini tabiriyle (MUBAH OLAN YALANLAR) vardır.

Bazı durumlarda, yalan söylemek, doğruyu söylemekten çok daha iyidir. Dini tabiriyle

(MUBAH OLAN

YALANLAR)

vardır. Nitekim

Peygamber Efendimiz Hazret-i MUHAMMED (O’na, al ve ashabına salat ve selam olsun)

bir hadis-i şeriflerinde

"İnsanların arasını bulan ve hayır söz taşıyan yalancı değildir"

buyurmuşlardır. Harpte, devletin sırlarını korumak; insanların arasını bulmak ve aile birliğinin sağlanmasına katkı açısından kocanın karısına, karının kocasına yalan söylemesine cevaz verilmiştir.

Hz. İbrahim’in putlar için

"Onları büyükleri kırdı, ben hastayım"

demesi gibi!

Evet, bazı durumlarda yalan söylemek, doğruyu söylemekten daha iyi ve hatta gereklidir. Bu konuda anlatılan bir de anekdot vardır. Yeri gelmişken bu anekdotu da okuyucularımızın dikkatlerine sunarak, yazımızı noktalayacağız:

Gittiği bir memlekette, o ülke halkının kendisine yaptıkları haksızlıklardan ve zulümlerinden ziyadesiyle sıkılan yabancının biri, bu haksızlıkların sorumlusu olduğunu düşünerek, ülkenin Padişahına küfretmiş. Bunun üzerine yabancıyı yakalayarak Padişahın huzuruna çıkarmışlar.

Padişah, yabancının konuştuğu dili bilmediği için o dili bilen vezirlerinden birine tercümanlık yapmasını emretmiş ve yabancının kendisine neden küfrettiğini sordurmuş. Vezir, yabancıya soruyu yöneltince, kellesini keseceğini vehmeden ve bu yüzden ne olacaksa olsun diyen yabancı da, önce gördüğü haksızlıkları anlatmış, sonra da bu haksızlıkların sorumlusunun ülkenin Padişahı olduğunu söyleyerek divanında da padişaha ağız dolusu küfürler etmiş.

Padişah, tercüman olmasını istediği vezirine yabancının ne dediğini sormuş. Merhamet sahibi vezir, yalan söyleyerek:

-Padişahım, size hürmetlerini sunuyor ve affınızı diliyor. Merhametinize sığındığını söylüyor

demiş. Merhametli vezir, tercümeyi bu şekilde yaparken, divanda bulunan ve kendisi de yabancının dilini bilen diğer bir vezir hemen müdahale ederek:

-Padişahım, vezir yalan söylüyor.

Tercümeyi doğru yapmıyor. Suçlu, burada da küfürlerine devam etmektedir!

deyince, kendisi de birinci veziri gibi merhametli olan Padişah, söze müdahale eden ikinci vezire şu ibret verici cevabı vermiş:

-Vezirimin, yabancıyı korumak amacıyla yaptığı yalan tercüme, senin doğru tercümenden daha doğrudur. Çünkü onun gayesi bilerek veya bilmeyerek bana lisanen hakaret eden birisini gazabımdan korumaya yöneliktir. Senin gayen ise, benim gazaba gelerek hem yabancıyı, hem merhametli vezirimi cezalandırmaya yöneliktir. Böyle merhametsiz birinin, yanımda çalışmasını istemem!

diyerek, ikinci vezirin görevine son vermiş. Yabancıyı da, tercümeyi yanlış yapan vezirini de affetmiş!

(Allah’ım affedicisin, affı seversin. Beni affet!)

hadis-i şerifini de anımsatarak, mesajımızı noktalayalım.

Bakmadan Geçme