BİRBİRİMİZE DÜŞTÜĞÜMÜZ YETSİN ARTIK
Dostluk ve kardeşlik bağlarımızı unutup birbirimize düşmüşüz gafilcesine.Ne mutlu her zaman dostluk, kardeşlik ve barış içinde yaşayanlara.
Dostluk ve kardeşlik bağlarımızı unutup birbirimize düşmüşüz gafilcesine. Ne mutlu her zaman dostluk, kardeşlik ve barış içinde yaşayanlara. Karşımızda beliren barışı muhatap almalıyız her zaman. Kötülükleri içimizden söküp atmalı ve sıyrılmalıyız kötülüklerden. Birlik ve beraberlik içinde olmalıyız. En iyi günlerimiz hep birlik ve beraberlik içinde yaşadığımız günlerimiz olmuştur.
Devletimizin ve insanlarımızın birlik ve beraberlik nidalarıyla olmalıyız. Kardeşliğimizi yeniden tesis etmeliyiz.
Devlet büyüklerimizin diğer devletlerle kurduğu ilişkiler barışa dayandırılmalıdır her zaman. Bütün dünya ile barış olmalıyız. Yurt içinde de öyle. Mustafa Kemal Atatürk’ün (Yurt’ta sulh cihanda sulh) dediği gibi. Ülkeler arasında artık barış rüzgârları esmeli herkes bunun için elinden gelebileni yapmalıdır.
Ülkelerin, ırkların, dinlerin, mezheplerin birbirlerine düştüğü yetsin artık. Dünya Barışının yolları aranmalı savaşlardan da yol yakınken dönülmeli yeni savaşların cereyan etmemesi için elbirliği, dilbirliğiyle Barışa ve dostluğa evet demeliyiz.
Birlik beraberlik ve kardeşlik her şeyden önce gelir. Gerisi halledilir teferruattır.
Bütün dünyaya barış ve kardeşlik dilekleriyle.
SİİRTLİ İLE YILANIN DOSTLUĞU!
Anlatılır ki, zamanın birinde bir Siirtli ile
BİR YILAN DOST OLMUŞLAR.
Yılan, Siirtlinin ambarını farelere karşı koruyormuş. Adam da yaptığı hizmetin karşılığı olarak her gün yılana bir yumurta yediriyormuş.
Bir gün, her nasılsa Siirtlinin çocuğu ambara gitmiş. Yılan da, ona saldırarak zehirlemiş. Adam, depoya girip de yerde yatan çocuğunun başında yılanı görünce, eline geçirdiği kürekle kafasını ezmiş. Sonra da yılanın kuyruğunu ve başını ayrı ayrı iplerle bağlayıp iki direk arasına gerdikten sonra:
-Ben böyle dosdoğru dostluk istedim. Senin gibi eğri, büğrü dostluk değil, demiş.
Bakmadan Geçme





