BİTCOİN DE BİR SAADET ZİNCİRİ Mİ!
Bir zamanlar Türkiye'de (TİTAN) adı altında bir saadet zinciri kurulmuştu.Saadet Zincirini kuran Kenan Şeranoğlu adında biriydi.
Bir zamanlar Türkiye’de
(TİTAN)
adı altında bir saadet zinciri kurulmuştu. Saadet Zincirini kuran Kenan Şeranoğlu adında biriydi. Titan batmış ve kurucusu Şeranoğlu da tutuklanarak cezaevine konulmuştu. Bütün mal varlığını kaybeden ünlü dolandırıcı, şimdilerde asgari ücretle geçinmek zorunda kalan bir emekli konumunda.
Saadet zinciri denilen olay sanal oyunlarla ortaya çıkan bir piramit sistemidir. Ortada mal yok, para yok, pul yok. Bu sistem çok sayıda kişinin para kaybetmesine karşılık, çok az sayıda kişinin (tezgâhı kurgulayanların) para kazanması kuralı üzerinde şekillendirilmiştir. Bu sistem, yüzlerce, bazen binlerce kişinin kaybetmesine karşılık, işi kurgulayanları zengin etmeye yönelik bir üçkâğıtçılıktır.
İşte, bu saadet zincirlerinden biri de
BİTCOİN
adı altında kurulanı ve dünyanın birçok ülkelerinde yaşananıdır. Bir hafta öncesine kadar anormal şekilde yükselen hayali hisseler, hafta sonu itibarıyla ani olarak düşüşe geçti. 18 Aralık 2017 tarihi itibarıyla zirveyi gören bu sanal para, son altı gün içinde yüzde 25 değer kaybetti.
Hiçbir yasal düzenlemesi ve güvencesi olmayan bu sanal paranın sonunun da, daha önce kurulan ve balon gibi patlayan saadet zincirleri gibi olacağına kimsenin şüphesi olmasın.
Evet, ortalarda dolaşan dijital bir para birimi var. Bu paranın, kendisinden başka hiçbir karşılığı da yoktur. Onunla alış-veriş yapılması da mümkün değildir. Bu sanal paraya yatırım yapıp da, parasını alabilen var mı, yok mu doğrusunu isterseniz, pek bilmiyoruz. Düşüşe başlaması ise sonun başlangıcı olabilir. Aman, dikkat edelim!
ANEKDOT
Karnı acıkan, zavallının biri, fırından yarım ekmek almış, kaldırım üstünde döner satmakta olan kişinin önünde durarak, ekmeğini, dönerin buharına tutup yemeğe başlamış. Ekmeği bitirip de tam gidecekken, dönerci yakasına yapışmış:
-Ücretimi vermeden nereye gidiyorsun?
Zavallı adam:
-Ne parası?
diyecek olmuş.
Arsız dönerciyle kapışmışlar ve mahkemelik olmuşlar.
Kadı, davacı konumundaki dönerciye, alacağının mahiyetini sormuş. Dönerci de:
-Efendim, bu adam geldi, elindeki ekmeğini dönerimin buharına banarak yedi, sonra para ödemeden çekip gitmek istedi. Ondan alacaklıyım
deyince, Kadı:
-Haklısın oğlum! Peki, ekmeğini dönerin buharına banmasına karşılık ne kadar ücret istiyorsun?
diye sorunca, hayli sevinen Dönerci, kafadan atmış:
-On akçe, efendim!
Bunun üzerine Kadı, kendi cebinden on akçe çıkararak, davacıyı yanına çağırmış.
-Oğlum, kulağını ver!
dedikten sonra, on akçeyi kulağının dibinde şıkırdatarak:
-Paranı aldın işte!
demiş.
Dönerci:
-İyi ama Efendim, parayı vermediniz ki!
deyince, Kadı adamı azarlayarak:
-Oğlum, dönerin buharını satan, paranın da sesini alır. Hadi, seni cezalandırmadan şimdi defol bakalım!
demiş. İşte, sanal parayı alıp-satanların da sonları budur!
Bakmadan Geçme





