• Haberler
  • BÖLGEMİZDE SİYASET YAPMAK İÇİN!

BÖLGEMİZDE SİYASET YAPMAK İÇİN!

Bölgemizde siyaset yapmanın iki geçerli yolu vardır.Ya etnik yapı üzerinden siyaset yapacaksınız, ya da şeyhzade, ağazade ve aşiret sahibi olacaksınız.

Bölgemizde siyaset yapmanın iki geçerli yolu vardır. Ya etnik yapı üzerinden siyaset yapacaksınız, ya da şeyhzade, ağazade ve aşiret sahibi olacaksınız.  Bunun yanında bir üçüncü yol var. O yol da sadece AKP’liler için geçerlidir. Erdoğancı holding sahiplerinin adamı olmak. Geçmişte, bu guruba cemaatçiler de dahildi amma, (PARALEL DEVLET!) yaftasıyla o kesim de devre dışı bırakıldı. Düşman kesildi!

Bölgemizdeki bu siyasi tabloyu görüp de Cumhuriyetimizin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü minnet ve rahmetle anmamak mümkün mü!

Atatürk, gerçekten çok ileri görüşlüydü, siyasi bir dehaydı. Şeyhlerin, ağaların, aşiretlerin, tarikatların, Türkiye ve özellikle bu Bölge için ne denli belâ olduklarını ta o zamanlar bilmişti de ağaları, şeyhleri başka illerde mecburi iskâna tabi tutmuştu. Şayet, Atatürk’ün uyguladığı taktik devam etseydi, bu gibilerin bölgemiz üzerindeki etkinlikleri çoktan silinmiş olacaktı. Amma, işin içine siyaset karışınca ve siyasi partiler oy kaygısına düşünce, sürgündekiler, daha bilenmiş, bilinçlenmiş  olarak geri döndüler. Hâkimiyetlerini genişleterek pekiştirdiler ve siyasete soyundular.

Evet, bölgemizde artık siyaset yapmanın yolları tıkanmıştır. Siyaset yapmak için HDP’nin görüşünde olmak veya şeyh, ağa ve aşiret mensubu olmak gerekmektedir. Bölgemizde tıkanan siyasetin normal duruma gelmesi ihtimali imkânsız gibi. Bir taraftan etnik Kürt Milliyetçiliği üzerinden sürdürülen siyasetin son bulmasına, öbür yandan şeyhlik, ağalık, aşiretlik, tarikatçılık, cemaatçilik gibi müesseselerin kalkmasına bağlı. Oysa hükümetlerin sürdüre geldikleri yanlış politikalar sebebiyle, FEODAL YAPI ZAYIFLAYIP ORTADAN KALKACAĞINA, HER GÜN BİRAZ DAHA DA GÜÇLENDİRİLMEKTEDİR.

Bölgemiz insanları, daha önce duydukları saygıdan veya korkudan ellerini öptükleri ağaların, şeyhlerin, tarikatçıların, cemaat liderlerinin ellerini ihale koparmak, KADROYA GİRMEK, memur iseler terfi etmek için öpmeye mecbur hale getirilmiş bulunmaktadırlar. Böyle olunca, haliyle, FEODAL YAPI daha da güçlenmektedir.

Evet, Bölgemizden normal vatandaşlar için siyaset yolları kapanırken, normal hayatı idame ettirmek için dahi iki seçenek kalıyor. Bir Şeyhin sadık müridi, bir ağanın marabası, bir cemaatin, ya da tarikatın mensubu veya HDP’nin militanı olmak.

Sözün, özü,  bu bölgede yaşayan normal vatandaşlar, artık, ALLAH’A EMANET. Atasözünde olduğu gibi (Ya bu deveyi güderler, ya bu diyarlardan giderler!)

ANEKDOT

Hani tek parti olarak nitelendirilen Mustafa Kemal’in (ATATÜRK) dönemindeki mebuslarına bir bakalım da, günümüz milletvekilleriyle kıyaslayalım. Bakalım, o zamanın mı bu zamanın mı vekilleri gerçek anlamda vekildirler.

Siirt’in birinci dönem Milletvekillerinden Merhum Kadri Oktay’ın (KADRİ EFENDİ) Meclis-i Mebusan’ın kürsüsünden yaptığı ve tutanaklara geçmiş meşhur bir ifâdesi vardır. İşleri yağcılık olan mebuslara şöyle seslenmişti:

-

“BIRAKIN, BU TABASBUSU KELBİYEYİ!”

Bu eski deyimin anlamını öğrenmek için sadeleştirerek yazalım:

-“BIRAKIN, KÖPEKLER GİBİ YALTAKLANMAYI!”

Atamalarla olduğu dönemlerde, böyle yiğit milletvekilleri bulunan Siirt’in, daha sonra düşürüldüğü duruma bakıyoruz da, şaşırıp kalıyoruz. Kadri Efendi, seçilmiş değil, atanmış bir milletvekiliydi. Türkiye’de, 1950 yılına kadar milletvekillerinin hepsi de seçimle değil, atamayla tespit edilirlerdi. Ama, atamaların ne kadar isabetli olduğu KADRİ EFENDİ örneğinden ortada.

Bugünkü ortamda, TBMM’nde, hangi partinin milletvekili, kendi liderine tabasbusta bulunanları “KELP GİBİ=KÖPEK GİBİ” YALTAKLANMAKLA SUÇLAYABİLİR.

Atanmış milletvekilleriyle, seçilmiş milletvekillerine bakıyoruz, kalite itibarıyla, atanmışlar, seçilmişlere 10 çekiyor. Atanma usulü tespitlerde, demokrasi yok ama, adam gibi adamlar var. Demokratik sistemde ise, ne hikmetse düşük ayardakilere fırsat düşüyor.

Gerçekten de, kafaları karıştıran bir durum, bu. Atanmışlar, demokratik ortamda gelenlerden üstün olduklarına göre, bizim, demokratik sistemimizde bir hata mı var, dersiniz!

Bakmadan Geçme