• Haberler
  • BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİ ETRAFINDA KOPARILAN FIRTINALAR!

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİ ETRAFINDA KOPARILAN FIRTINALAR!

31 Mart yerel seçimlerinde büyükşehirlerin el değiştirmeleri anlaşılan iktidarı çok zor duruma sokmuştur.Çünkü bu sadece bir seçim yenilgisi değil, birçok usulsüzlüklerin ortaya çıkarılmasının sebebi olacak gibi görünmektedir.

31 Mart yerel seçimlerinde büyükşehirlerin el değiştirmeleri anlaşılan iktidarı çok zor duruma sokmuştur. Çünkü bu sadece bir seçim yenilgisi değil, birçok usulsüzlüklerin ortaya çıkarılmasının sebebi olacak gibi görünmektedir. Sadece Ankara’da 150 ihale dosyasının yeniden gözden geçirileceği, varsa usulsüzlüklerin ortaya çıkarılacağı, Melih Gökçek zamanında parsel-parsel satılan gayrimenkullerin ve rantların teşhir edileceği açıklanırken, bazı dosyaların savcılıklara intikal ettirildiği bile belirtilmektedir.

Sadece Ankara’da değil, İstanbul ve el değiştiren diğer bütün büyük şehir belediyelerinde de durum aynıdır. Çok sayıda, yolsuzluklar yanında ranta dayalı satışlar, imar planlarında değişiklikler, usulsüzlükler olduğu iddiaları var. İşte, iktidar partisinin büyükşehir belediyelerini kaybetmek istemeyişinin ve özellikle İstanbul büyükşehir belediyesinin 31 Mart’ta yapılan ilk seçiminin sonucunu iptal ettirmesinin sebebi buydu. Ne idüğü belirsiz bir takım vakıflara yapılan astronomik bağışlar, hibe adı altında peşkeş çekilen arsalar, binalar, iş yerleri bir-bir ortaya çıkarılmaktadır.

Seçimleri sandıkta kaybeden iktidar,  büyükşehir belediyelerinin yeni yöneticilerinin ellerini-kollarını bağlamak için hükümet olarak bütün imkânları kullanmaktadır. Kamu bankalarının, bu belediyelere kredi vermesi resmi yasaklanmış, üzerlerine ÇARPI işareti vurulmuş gibi. Belediye Meclislerinde çoğunluğun kendilerinde olmasına dayalı olarak, önemli projelere sekte vurulmakta, yeni yönetimler adeta kıskaca alınmış bulunmaktadır.

Rant kokusu içeren Kanal İstanbul konusunda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının haklı direnişine karşı (Sen otur, kendi işine bak) denilirken, sanki Kanal İstanbul Projesi 16 milyon İstanbulluyu ve dolayısıyla seçilmiş belediye başkanını ilgilendirmiyor gibi bir hava estirilmek istenmektedir. Oysa Kanal İstanbul projesi en çok İstanbulluları ve dolayısıyla seçtikleri Büyükşehir Belediye Başkanını ilgilendiren bir konudur.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, kendisinden önceki dönemde Kanal İstanbul’la ilgili olarak imzalanmış olan protokolden Belediye olarak imzalarını geri çekeceklerini açıklaması üzerine, meclisteki üye sayılarına güvenerek, (Kendi kararınla çekilemezsin, bunun için meclis kararı alman gerekir) denilmektedir.

İmamoğlu, Kanal İstanbul’la ilgili yaptığı son açıklamasında "Kanal İstanbul bir ihanet projesi değil, bir cinayet projesidir" demek suretiyle konuyla ilgili duruşunu bir kere daha vurgulamıştır.

"Ya İstanbul ya Kanal"

diyen İmamoğlu en büyük tehlikenin Terkos Gölü'ne karışacak tuzlu su olduğunu, kanalın yapımının İBB'ye büyük maliyet yükleyeceğini belirterek bu maliyetin 35 milyar TL olarak hesaplandığını belirtmektedir.

İmamoğlu’nun, İBB olarak Kanal İstanbul protokolünden çekildiklerini açıklamasının ardından ilgili bakanın (TEK TARAFLI ÇEKİLEMEZSİN) restine karşılık:

(O dönemdeki atanmış belediye başkanı meclis kararı olmadan yetkisiz bir şekilde protokolü imzalamıştır. İBB başkanı 1 Ekim 2018 de imzaladı, 12 Ekim'de meclis kararı alma yoluna gidildi. İmza hukuksuz ve geçersizdir.)

açıklamasında bulunmaktadır.

Yapılması ön görülen Kanalın

Deprem riskini tetikleyeceğini belirten İmamoğlu

(Göz Göre göre felakete neden davetiye çıkarıyoruz.) demektedir.

Ankara Büyükşehir Belediyesinde de olaylar durulmak bilmiyor. Başkan Mansur Yavaş’a sözde İş Adamı Sinan Aygün’den 25 milyon TL rüşvet istediği havası uyandırılmak istenirken, Mansur Yavaş, Sinan Aygün hakkında suç duyurusunda bulundu. Başkan Yavaş, Melih Gökçek dönemine ait 150 dosyayı incelemeye aldıklarını, bu dosyalarda tespit edilecek yolsuzlukların da mahkemelere intikal ettirileceğini açıklamış bulunmakta.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, CHP'li eski vekil Sinan Aygün'ün gündeme oturan rüşvet iddialarıyla ilgili yaptığı açıklamada:  "Ankara'da bir grup var işlerini hatırla, tehdit, şantaj, rüşvet, siyasi bağlantı gibi yollarla çözüyorlar" ifadelerini kullandı.

Yavaş, Ankara’da yaşandığını iddia ettiği yolsuzluklarda FETÖ üyelerinin dahillerinin bulunduğunu, TOGO Kuleleri'nin olduğu bölgede de aynı izlere rastlandığını belirtirken “Artık ranta rüşvete bulaşmış bir belediye yok. Biz belediyeyi meclis üyelerine kadar bütün belediyeyi ranta kapattık” demektedir.

Peki, el değiştiren büyükşehir belediyeleri etrafında yaşanan bu kargaşa neyin nesidir, diye sorulacak olursa cevabını verelim. Türkiye siyasetinde ciddi bir teşhis, bir kanı vardır. Büyükşehirleri kaybeden, iktidarı kaybeder. İktidarın gerçek korkusu da bu olsa gerek!

TAŞLAMALAR

ŞİMDİ KANAL İSTANBUL

TARTIŞILMAKTA EN ÇOK

KANAL İSTANBUL HALKIN

GÜNDEMİNDE YOKTUR YOK

BİL MİLLETİN GÜNDEMİ

İŞSİZLİK VE YOKSULLUK

RANT İÇİN YAPILAN BU

KAVGALAR YETSİN ARTIK

MİLLET İŞ, AŞ İSTİYOR

ONLARSA RANT PEŞİNDE

ONLARIN DERDİ VURGUN

MİLLET EKMEK DERDİNDE

PARSEL-PARSEL SATMIŞLAR

MEĞERSE ANKARA’YI

ÜÇKÂĞIT OYUNUDUR

BUL KARAYI, AL PARAYI

Bakmadan Geçme