ÇALIŞIYOR YA, İSTERSE ÇALSIN!

Zenginin parası züğürdün çenesini yorar dedikleri gibi bir dostumuzla takıştık. istanbulun merkezi ilçelerinden Şişli semtimizde bayanları müşteri konusunda asla sorunu yaşamazlar. Aşırı müptelası olduğu bir siyaset adamıyla ilgili İsviçre’de gizli hesaplarda parası olduğuna dair yayınlanan haberleri anımsatarak bu haberlere tepkisinin ne olduğunu sordum. Aşırı tutkunu olduğu siyasi için ilginç bir yorum yaptı:

-Çalışıyor ya, isterse çalsın!

Bir kimsenin kamu hizmeti yaparken çalıştığı için

ÇALMASININ

mubah görülebileceğine böylece ilk defa şahit oldum. Oysa ne dinen, ne de yasal olarak

ÇALIŞIYOR OLMAK,

bir kimseye

ÇALMAK

hakkını vermez. Böyle bir durum dinen

GÜNAH

, yasal olarak

SUÇTUR

!

Gerçi durumunu tartıştığımız kişinin İsviçre Bankalarında gizli hesabı olduğunu kesin olarak bilmiyoruz. Ancak, medyaya yansıdığı kadarıyla öğrendik. Yalan da olabilir, doğru da. Dileriz ki yalan olur böylece

DİNEN GÜNÜHKAR, YASAL OLARAK SUÇLU

duruma düşmemiştir. Üstelik

GIYBET

edildiği için büyük sevaplar da kazanmıştır!

(Rüşvetin belgesi olmaz!)

sözünde olduğu gibi hırsızlıkları, rüşvetleri, dalavereleri kanıtlamak elbette kolay değildir, hatta imkânsız gibidir. Bu bakımdan tartıştığım arkadaşım bana

“çalışıyor ya, isterse çalsın!”

diyeceği yerde

“BU KANITLANMAMIŞ KURU BİR İFTİRADIR!”

deseydi, hatta daha da ileriye giderek

“Sen de iftiraya ortak oluyorsun!”

demek suretiyle bana da çıkışsaydı, gerçekten haklı bir tavır sergilemiş olacaktı.

Böyle düşünenler yanında, bir de

(Dini takviye için para gerekli. Para olacak ki,

şeriatı getirebilsin!)

düşüncesinde olanlar da az değil.

Aynı konuyu bir Yazara sormuşlar, demiş ki:

-O çalmaz, olsa-olsa zekat paralarını toplayarak fakirlere dağıtmak işini yükümlenmiştir!

Diyeceğimiz şu ki ne kadar gayretli çalışırsa çalışsın, ne kadar yararlı hizmetler üretirse üretsin

ÇALIŞKAN OLMAK, HİÇ KİMSEYE ÇALMAK HAKKINI VERMEZ!

Böyle bir müdafaa ne dini açıdan ne de yasal olarak geçerli değildir.

“Çalışıyor ya, isterse hırsız olsun!”

düşüncesinde olanların dikkatlerine!

“VE ALEYKÜMÜSSELAM, BAKAN BEY!”

Öyle anlatılır ki, Korkut Özal Tarım ve Köy İşleri Bakanı olarak Siirt’i ziyaret ediyormuş. Bu arada Aydınlar’a (TİLLO) giden Bakanın peşindeki bürokratlar da cümbür cemaat Tillo’ya gitmişler. Korkut Özal malum, namazında, niyazında biri! Vakit girince, haliyle, namazını kılmak için Tillo’daki Hazret-i Fakirullah Camiine (Büyük Cami) girmiş.

Camiye gidenler arasında, hayatında hiç namaz kılmamış, alnı secde görmemiş biri varmış. Ama, bir tayin işi dolayısıyla Tarım Bakanının peşinden ayrılmıyormuş. Bakan Camiye girince ne yapıp, yapıp yanında saf tutmuş. Onunla birlikte, belki abdestsiz namaza durmuş. Cemaatle birlikte kalkmış, oturmuş. Namazın sonunda selâm verilirken, Korkut Özal:

-Es Selam-u aleyküm ve rahmetullah…

deyince, Bakanın kendisine selâm verdiğini zanneden bürokrat büyük bir heyecanla:

-Ve aleykümüsselâm! Sayın Bakanım!

demiş!