• Haberler
  • CAMİLER HAFTASI VE CAMİLERİMİZ

CAMİLER HAFTASI VE CAMİLERİMİZ

Diyanet İşleri Başkanlığı 1-7 Ekim tarihleri arasını CAMİLER HAFTASI olarak açıklamış bulunmakta.Camiler 'Allah'ın Evi', 'Kâbe'nin Şubesi' olarak bilinen mukaddes yerlerdir.

Diyanet İşleri Başkanlığı 1-7 Ekim tarihleri arasını CAMİLER HAFTASI olarak açıklamış bulunmakta. Camiler

“Allah’ın Evi”, “Kâbe’nin Şubesi”

olarak bilinen mukaddes yerlerdir. Günün beş vaktinde (Sabah, Öğle, İkindi, Akşam, Yatsı) müminlerle dolup taşarlar.

Peki,

“Allah’ın Evi”

olarak kabul ettiğimiz,

“Kâbe’nin Şubesi”

olarak nitelendirdiğimiz camilerimiz, ne derece temiz tutulmaktadırlar. Daha doğrusu, temiz tutuluyorlar mı. Bunda hem cemaatin, hem cami görevlilerinin sorumlulukları yok mu!

Münafık’ın birine

“Cami denilince aklına

ne gelir?”

diye sormuşlar.

“Pis çorap

kokusu!”

diye cevap vermiş. Bu cevapta gerçek payı bulunduğunu kabul etmek gerekir. İnanır mısınız, geçen hafta içinde gittiğim bir camide öyle pis bir çorap kokusu vardı ki, neredeyse burnumun direği kırılacaktı. Elbette bunda sorumlu olan cemaattir, cemaatin temizlik konusuna gerekli alakayı göstermemesidir.

Ancak, camilerdeki sergilerin yeterince temiz olup olmadıkları konusuna gelince, zaman zaman da olsa camiye giden bir vatandaş olarak, pantolonlarımın dizleri devamlı lekeli gibidir. Çünkü namazlardaki oturuşlarda, sergilerdeki tozlar pantolonuma sirayet etmekte ve leke olarak ortaya çıkmaktadırlar. Hele siyah ve lacivert pantolon giyenlerin vay hallerine. Bundaki kusur da, elbette camii görevlilerinindir.

Camilerde gördüğümüz önemli eksikliklerden biri de, ayakkabıların gelişi güzel bırakılmaları ve ayakkabılıklara konulmamalarıdır. Cami tuvaletlerinin, genelde paralı olmalarına mukabil yeterince temiz tutulmadıkları bir gerçektir. Tuvaletlerin kapılarının sürgüleri ya yoktur, ya kırıktır. Ceketinizi asmak isterseniz, bir askılık bulamadığınız olur. Camii denilince, sadece içinin değil, müştemilatının da temiz olması gerekeceğini unutmayalım!

Bir de, camilerin avlularındaki dilenciler konusuna değinmeden geçemeyeceğim. Dilenmek, yasalar çerçevesinde yasak. Dinimizde de HARAM olan bir davranıştır. Camileri mesken kılan dilencilere karşı yeterince mücadele verilmediği ortada!

Bir de imamsız, müezzinsiz bırakılan veya görevlileri bulunduğu halde, namaz kılmaya gelmeyen imamlar, müezzinler var. Ben şahsen, sabah namazına camilere pek gittiğimi söyleyemem. Ancak, gidenlerin ifadelerine göre, sabah namazlarında çoğu camilerde ne imam var, ne müezzin!

Sonuç itibarıyla diyebiliriz ki,

“Allah’ın

Evi” ve “Kâbe’nin Şubesi”

olduklarını bilsek bile, temizliklerine ve cami adabına ne cemaat ve ne de görevliler olarak gereken itinayı göstermediğimiz bir gerçek!

Yine de CAMİİLER HAFTAMIZ mübarek olsun!

ANEKDOT

Camiin önünden geçen Bektaşi, müezzinin elinde sopa, bir ineği camiin avlusundan vurarak çıkarmağa çalıştığını görünce, ineğe acıyarak:

-Yazık değil mi, hayvana böyle vuruyorsun!

Diyecek olmuş. Müezzin cevap vermiş:

-Görmüyor musun, camiin avlusuna girmiş.

Müezzinin bu cevabı üzerine Bektaşi söylenmiş:

-İyi ki ayağımı attığım yok mübarek yere!

Bakmadan Geçme