CUMA HUTBELERİNDE ATATÜRK'ÜN ADINI ANMAK YASAK MI!
Camilerde, özellikle Cuma hutbelerinde Türkiye Cumhuriyetinin Banisi Mustafa Kemal ATATÜRK'ÜN adının anıldığına hiç şahit olan yok.Vaiz efendiler her telden çalarlar ama ATATÜRK kelimesini mübarek ağızlarından çıkarmazlar.
Camilerde, özellikle Cuma hutbelerinde Türkiye Cumhuriyetinin Banisi Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN adının anıldığına hiç şahit olan yok. Vaiz efendiler her telden çalarlar ama ATATÜRK kelimesini mübarek ağızlarından çıkarmazlar. Acaba diyoruz, Mustafa Kemal’in adının hutbelerde geçmesine yasak mı getirilmiş! Oysa bilinmelidir ki Mustafa Kemal ATATÜRK olmasaydı, belki bu camiler, mescitler, minareler de olmayacak, millet esir olduğu ve esirlere Cuma namazı farz olmadığı için Cuma Namazı da kılınmayacaktı.
Bu hafta bilindiği gibi Çanakkale Zaferi’nin 103. Yıldönümü kutlamaları vardı. Bu çerçevede, Çanakkale Şehitleriyle ilgili hutbeler irat edildi ama hutbelerde Atatürk’ün adı yine yoktu. Oysa Atatürk’ün olmadığı bir Çanakkale Zaferini düşünmek mümkün olabilir mi!
Mustafa Kemal I. Dünya Savaşı başladığında Sofya’da “ateşemiliter” olarak görev yapmaktaydı. Çanakkale Savaşına katılmak için Başkomutanlığa müracaat ederek aktif bir görev istemiş, Başkomutan Vekili Enver Paşa’ya yazdığı mektubunda
“Vatanın müdafaasına ait faal vazifelerden daha mühim ve yüce bir vazife olamaz. Arkadaşlarım muharebe cephelerinde, ateş hatlarında bulunurken ben Sofya’da ateşemiliterlik yapamam! Eğer birinci sınıf subay olmak liyakatinden mahrumsam, kanaatiniz bu ise, lütfen açık söyleyiniz”
demişti. Mustafa Kemal, bu ısrarları üzerine, 20 Ocak 1915’te, Esat Paşa komutasındaki, 3. Kolordu’ya bağlı olarak Tekirdağ’da kurulacak 19. Tümen Komutanlığı’na atanmıştı.
Arıburnu, Seddülbahir ve Kumkale sahillerinde Mustafa Kemal’in komutasındaki askerler büyük yararlıklar göstermiş ve düşmanları püskürtmüştü.
Kumandasındaki askerlere
“Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum! Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve komutanlar geçebilir”
emrini veren Mustafa Kemal’in, Conkbayırı sırtında yaşanan çatışmada komuta ettiği 57. Alayın neredeyse tamamına yakını şehit düşmüş ama sayıca ve teçhizat bakımından kat-kat üstün olan düşmanları yine de püskürtmüştü.
Aynı Mustafa Kemal, 25 Nisan 1915’teki Arıburnu taarruzunda gösterdiği başarıdan dolayı “Arıburnu Kuvvetler Komutanlığı”na getirilmiş ve 25 Nisan 1915’ten 16 Mayıs 1915’e kadar bölgedeki tüm kuvvetlere tek başına komuta etmiştir.
Gösterdiği başarılardan dolayı 3. Kolordu Komutanı Esat Paşa, 27 Nisan 1915’te, Mustafa Kemal’e bir kutlama telgrafı çekerek: “Başarınızı kutlarım. Raporlarınızı Başkomutanlık Vekaleti Yüksek Makamına arz ediyorum… Emrinize verilen 33. Alay’la birlikte düşmanı denize dökünüz. Donanmamız bizi ateşle destekleyecektir. Tanrı’nın yardımı bizimledir” demiş, aynı Esat Paşa, 30 Nisan 1915’te bir kere daha Mustafa Kemal’e çektiği kutlama telgrafında: “Geceli gündüzlü devam eden harbi, başarı ile yöneterek her an bir başka surette belirmekte olan fedakar hizmetlerinizin devamını bekler, sizi yürekten kutlarım” demiştir.
Mustafa Kemal, Çanakkale’deki başarılarından dolayı 30 Nisan 1915’te Gümüş İmtiyaz Madalyası almış, bunu Altın ve Gümüş Liyakat Madalyaları izlemiştir. Mustafa Kemal’in Arıburnu muharebelerini yönettiği tepeye, 3. Kolordu Komutanlığı’nın günlük emriyle-
“KEMALYERİ”
adı verilmiş, Başkomutan Vekili Enver Paşa, 3. Kolordu Komutanı Esat Paşa’yla birlikte Kemalyeri’ndeki Arıburnu karargahına giderek cephe hakkında Mustafa Kemal’le görüşmüştü.
Daha sonra Anafartalar Gurup Komutanlığı’na getirilen Mustafa Kemal bu görevi Çanakkale’den ayrılacağı 10 Aralık 1915’e kadar devem etmiştir. Anafartalar Grup Komutanı olarak emrinde 3 kolordu (2.16.15. kolordular) vardır. Bu, Ordu Komutanlığı niteliğinde bir komutanlıktır.
Çanakkale Savaşlarındaki başarılardan dolayı Mustafa Kemal’e Alman İmparatoru tarafından da “Demir Haç” nişanı verilmiştir.
Çanakkale’de benzeri daha nice yararlılıklar gösteren Mustafa Kemal’i, diyanetin Cuma hutbelerinde unutması(!) gerçekten esef vericidir. Unutulmaması gereken bir husus daha şudur. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra Diyanet İşleri Başkanlığını kurduran da, Mustafa Kemal’in kendisidir.
Bu kadar nankörlüğe pes doğrusu…
TAŞLAMALAR
BİR MİLYON DOLAR İMİŞ
TAHLİYENİN BEDELİ
BUNU SÖYLEYEN KİŞİ
BİL Kİ BİR A-KE-PE’Lİ
BİR MİLYON DOLAR DEMEK
DÖRT MİLYON TL DEMEK
BUNCA PARAYI SAYMAK
İŞİNE EMEK GEREK
GARİBANLAR NEREDEN
BULACAK BİR MİLYONU
KIÇI AÇIK ZAVALLI
YIRTIK PATİSKA DONU
MUSTAFA ELİTAŞ DA
KIZMIŞ, ESMİŞ, GÜRLEMİŞ
KIZMAYA NE GEREK VAR
SAVCILARA DÜŞER İŞ
Bakmadan Geçme





