CUMHURİYET KİMSESİZLERİN KİMSESİ Mİ…
Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK'ÜN deyimiyle (Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir) bunu elbette yürekten benimsiyoruz.Ancak ve maalesef adı cumhuriyet olan bu rejim giderek zayıflatılmakta, dolayısıyla kimsesizlerin kimsesi olmak iti
Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN deyimiyle (Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir) bunu elbette yürekten benimsiyoruz. Ancak ve maalesef adı cumhuriyet olan bu rejim giderek zayıflatılmakta, dolayısıyla kimsesizlerin kimsesi olmak itibarını yitirmektedir.
Cumhuriyet, ATATÜRK döneminde elbette kimsesizlerin kimsesiydi. Ancak, O’nun ilke ve inkılâplarında saptıkça, kimsesizlerin kimsesi olmak özelliğini yitirdi. Tarikatlar, aşiretler, ağalar yine hükümferma olmaya başladı. Kimsesizler yine kimseleştirildi. Bir rejimin adının cumhuriyet olması önemli değildir. Cumhuriyet rejiminde olsak bile yöneticilerin tutum ve zihniyetleri önemlidir. Tarikatlara, aşiretlere, ağalara öncelik tanıyan zihniyetler, cumhuriyet zihniyeti olamaz. Bütün vatandaşlara aynı gözle bakılmadıkça, insanlar arasında ayırım yapılmadıkça, cumhuriyet kelimesinin anlamı da manasını kaybeder.
Evet, Mustafa Kemal ATATÜRK Cumhuriyet rejimini kimsesizlerin kimsesi olsun diye kurmuştu. Şimdi, Cumhuriyet rejiminin bu özelliğini görebiliyor musunuz. Yeniden kimsesizlerin kimsesi olmak özelliğine kavuşması dileklerimizle aziz milletimizin cumhuriyet bayramlarının 94. yıldönümünü şimdiden yürekten kutluyoruz.
“HACI, SEN BURADA KAL!”
Gençliğinde güçlü, kuvvetli, kabadayı bir serseri iken tövbe edip, Hacca gitmiş, bütün kötü işlerden elini eteğini çekmiş bir hemşerimiz varmış. Hac görevini ifâ ettikten sonra, mümkün mertebe karıncayı bile incitmekten kaçınan bu hemşerimiz, bir gün çarşıda dolaşırken, birkaç serserinin, bir zavallının çevresini sardıklarını ve onu tartaklamakta olduklarını görmüş. Nasihat yollu:
-Bırakın garibanı, ne istiyorsunuz zavallıdan!
demişse de, berikiler tınmamışlar. Aralarına aldıkları zavallıyı tekme, tokat dövmeye devam etmişler. Gördüğü manzaraya daha fazla dayanamayan eski kabadayı hemşerimiz:
-Bu zulme seyirci kalmama ALLAH da razı olmaz PEYGAMBER de!
Dedikten sonra, o zamanlar, Haccı olanların, hac alâmeti olarak başlara taktıkları sarığını çıkarmış, bir kenara koymuş:
-Hacı! Sen burada kal!... Ben de gideyim, bu it oğlu itlerin hadlerini bildireyim!
demiş.
Gayet, güçlü kuvvetli olduğu için de, vurduğu her yumrukta birini devirmiş. Bunun üzerine, zavallı garibanı döverlerken, dayak yemek durumuna düşen kabadayı müsveddeleri, ortalıktan toz olup kaçmışlar.
Demek oluyor ki, gerektiği yerde ve zamanda hacılığı, hocalığı bir yana bırakmak lâzım!
Bakmadan Geçme





