- Haberler
- DİNİ KENDİNE GÖRE YORUMLAMAK!!!
DİNİ KENDİNE GÖRE YORUMLAMAK!!!
Mukaddes dinimiz İslam'ı kendilerine göre yorumluyorlar.İyi ki, dini konularda az-çok bilgimiz var da, tuzaklarına düşmüyoruz.
Mukaddes dinimiz İslam’ı kendilerine göre yorumluyorlar. İyi ki, dini konularda az-çok bilgimiz var da, tuzaklarına düşmüyoruz. Düne kadar (Başörtülü kadınlarımıza uzanan elleri kıracağız!) diyorlardı. Şimdi, her ne sebeple olursa olsun, başörtülü bacılarımızın ellerine kelepçe vuruyorlar!
Başörtülü bacılarımızı önemli mevkilere getirirlerken, sözde İslamiyet’e hizmet ediyorlardı. İyi de kardeşim, (Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu) diye bir deyimimiz var. Bir taraftan türbanlı bacılara kelepçe vuracaksınız, öte yandan, yandaş olanları önemli mevkilere getireceksiniz. Bu yaman bir çelişki değil mi!
Artık türbanlı bayan bakanlarımız, elçilerimiz, milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız, müdürlerimiz, doktorlarımız, hemşirelerimiz, öğretmenlerimiz, memurlarımız, hatdta savcılarımız ve hâkimlerimiz var! Ne mutlu bize! Şimdi de Binali Yıldırımın istifası durumunda başörtülü bir milletvekilinin TBMM Başkanı yapılacağı söyleniyor. Öncelikle tebrik ederim. Elbette, kadınımız her göreve layıktır, gelmelidir ve gelecektir.
Her makama türbanlı kadının getirilmesini anladık da, hâkimlik konusuna biraz kafamız takıldı. Bunu durum sözde İslam dinine önem vermek adına gerçekleştiriyorsanız, yanılıyorsunuz. Çünkü dinimizde bayanlara hâkimlik yapmak hakkı tanınmıyor. Hatta kadınların şahitliği
(YARIM ŞAHİTLİK)
olarak kabul edilir. İki kadının şahitliği, bir erkeğin şahitliğine eşit sayılır. Bu durumda tek başına şahitliği kabul edilmeyen bayanın, hüküm verme makamında olmasını İslami açıdan anlatamazsınız. Ama toplumumuzda bu gerçekleri bilen kaç kişi var!
Çıkarları için açık bir şekilde istismar etmekle dinimize en büyük zararı verenler de bütün bu gerçekleri biliyorlar lâkin
(nasıl olsa milletin kahir ekseriyeti bu gibi
ince detayları bilmiyorlar!)
demektedirler. Ve bu görüşlerinde haklıdırlar!
İslam dinini istismar edebilmek, ancak, dini kuralları bilmeyenlerin yoğun oldukları toplumlarda yaşanabilir. Bu millet, dininin kurallarını yeterince bilseydi, bu kadar istismar edilebilir miydi!
Kurtuluş Savaşı yıllarında, gerçek din adamları
Mustafa Kemal ATATÜRK
ve silah arkadaşlarının yanında yer alırlarken, yobaz taifesi, karşı durmuş
(halifelik elden
gidiyor!)
teraneleriyle istiklal savaşlarına ayak bağı olmuşlardı. Oysa gerçek din adamları biliyorlardı ki, Hilafet sadece ilk dört büyük şahsiyet
(Hz. Ebubekir, Hz.
Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali)
için geçerliydi. Ondan sonrakiler için PEYGAMBER EFENDİMİZ HAZRET-İ MUHAMMED’İN (O’na al ve ashabına salat ve selam olsun) ifadeleriyle (ACI BİR SALTANATTI!)
Melun YEZİD’İN bile (HALİFE) unvanını taşıdığını düşünürsek, gerçek daha iyi anlaşılacaktır. Elbette, (Halife) unvanlı sultanlar arasında iyi olanlar da vardır. Onlara, (iyi halife) olarak değil (iyi sultan) gözüyle bakmak gerekir.
Evet ve maalesef dinimizi gerçek anlamda bilmiyor ve yaşamıyoruz. Bunun için de, din adına yapılan istismarları kolaylıkla hazmediyoruz. Dinimizi gerçek anlamda bilsek, bu durumlara düşer, medeni dünyadan bunca geri kalır mıydık. Medeni dünya Ay’a çıkmağa, fezayı keşfe uğraşırken, biz hala başörtüsüne takılır mıydık!
Bu Müslüman milletin en büyük eksikliği, dinin kurallarını yeterince bilmemesidir. Bilse, bu tuzaklara düşmez, istismarcıların kucağına oturmazdı!
Keşke samimi Müslümanlar, dinlerinin kurallarını öğrenmeğe gayret gösterseler de din simsarlarına kanmasalar!
TAŞLAMALAR
“MEYVEYİ VE SEBZEYİ
MEVSİMİNDE YİYİNİZ”
HAZRET DOĞRU BUYURMUŞ
GERÇEK BUDUR BİLİNİZ
SEBZEYİ VE MEYVEYİ
KURUTURDUK GEÇMİŞTE
ÜÇYÜZALTMIŞBEŞ GÜN VAR
NE İSTERSEN ŞİMDİYSE
PARAN VARSA (YOK) YOKTUR
PARAN YOKSA VAR DA YOK
PARASI OLANLARIN
SIRTI PEKTİR, KARNI TOK
VAZGEÇ SEBZE, MEYVEDEN
GÜCÜN YETMEZ BİLESİN
BİR MERCİMEK ÇORBASI
NEYİNE YETMEZ SENİN
Bakmadan Geçme





