DOĞMAMIŞ ÇOCUĞA DON BİÇMEK!
2019 seçimleri sonrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a kimlerin BAŞKAN YARDIMCISI OLACAKLARI şimdiden tartışılmaya başlanmış bile.Üstelik bu tartışmayı yapanlar muhalefet partilerinin kendileri.
2019 seçimleri sonrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a kimlerin BAŞKAN YARDIMCISI OLACAKLARI şimdiden tartışılmaya başlanmış bile. Üstelik bu tartışmayı yapanlar muhalefet partilerinin kendileri. Bu demektir ki, daha şimdiden Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçileceğini kabullenmişler.
Türkçemizde (Doğmamış çocuğa don biçmek) diye bir deyim vardır. Bu deyim, henüz sonucu alınmamış olaylar için, olmuş-bitmiş gibi konuşulması anlamına gelir. Hele durun bakalım, önce Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilsin, sonra kimi yardımcı yapacağı ortaya çıksın.
Başkan Yardımcısı olarak kulislerde dillendirilen isimler arasında Başbakan Binali Yıldırım ve Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın yanı sıra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile eski Başbakanlardan Tansu Çillerin adları geçiyor. Çillerin, Başbakan Yardımcısı olması konusunun, Meral Akşener’e alternatif bir isim olabileceği düşüncesinden kaynaklanmakta.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı iddialarına tek yalanlama MHP’den geldi. MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacağına ilişkin iddiaları reddederek Bahçeli’nin ‘Cumhurbaşkanı yardımcısı olabileceğine ilişkin senaryoların gerçeği yansıtmadığını söyledi. Büyükataman: “Pazarlık görüntüsü verecek hiçbir şeyin içinde olmayız. MHP tek başına iktidarı hedefleyen bir partidir, niçin 2019’da ülkücü bir cumhurbaşkanı olmasın?” diye konuşurken, adı geçen diğer isimlerden ses seda yok. Sessizlik, bir yerde kabullenmek
demektir.
Bu durumda Binali Yıldırım, Tansu Çiller ve Hulusi Akar’ın Başkan Yardımcılığı konusunda bir beklenti içinde olduklarını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Ha şunu da anımsatalım. Başbakan Yardımcısı sayısı için sınırlama yok. Seçilecek Cumhurbaşkanı ister BİR yardımcı atar, ister BİN. KEYFİ BİLİR…
YA ACELESİ OLMASAYMIŞ!
Siirt’in örf ve adetleri arasında ölüler için ilk üç gün düzenlenen helete ve ziyaretler vardır. Daha önce ölenlerin evlerinde veya camilerde icra edilen ziyaretlerde gelenler, ölülerin ruhları için Fatiha’yı şerife okurlar.
Hafızlar ise, kendilerine ayrılan köşede, sırayla Kur’an-ı Kerimden süreler okuyarak, ölülerin ruhlarına ithaf ederler.
Bu gibi durumlarda, hafızların mümkün mertebe kısa süreler okumaları esastır.
Bir zenginin taziyesinde haliyle çok kalabalık bir ziyaretçi kitlesi yanında, çok sayıda hafız da Kur’an-ı kerim okumak için sıraya girmişlerken, taziye evine yeni giren uyanık bir hafız, diğer hafızlara :
-Benim çok acil işim var. Müsaade ederseniz, önce ben okuyayım da, gideyim! Ricasında bulunmuş. Diğer hafızlar da ses çıkarmamışlar. Ama, bir de ne görsünler, (çok acele işim var) diyerek öncelikli okuma müsaadesi verilen hafız Yasin-i Şerifi okumaya başlamamış mı!
Hafızın uyanıklığına yanan hafızlardan biri dayanamayarak söylenmiş:
-(Çok acelem var) dedin, Yasin-i şerif okumaya başladın. Acelen olmasaydı, hatm-i şerif indirirdin herhalde!
Bakmadan Geçme





