ERDOĞAN'I, ATATÜRK'LE YARIŞTIRMAK!

Bazı çevreler, ısrarlı bir şekilde 12. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı ATATÜRK’LE YARIŞTIRMAK sevdasından vazgeçmiyorlar. Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN bir unvanı Başkomutan olduğuna göre, bu unvanın Sayın Erdoğan’a da verilmesi gerekmez mi, diyerek Sayın Erdoğan’ın katıldığı törenlerde yine ısrarlı bir şekilde

(İşte Ordu, işte Komutan)

sloganları atıyorlar.

Anayasamızda “Başkomutanlık, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Manevi varlığından ayrılamaz ve Cumhurbaşkanı tarafından temsil olunur” hükmü vardır. Buna göre Mustafa Kemal ATATÜRK’TEN sonra Cumhurbaşkanı olan 11 isim de Türkiye Büyük Millet Meclisini Temsilen

BAŞKOMUTAN

olmuşlar demektir. Ama hiç biri

(BAŞKOMUTAN) UNVANINI KULLANMAMIŞTIR.

Şimdi de, Sayın Erdoğan’a

(GAZİ)

unvanı verilmesinin teklif edildiği veya edileceği söyleniyor. Yani, Sayın Erdoğan’ın çevresi tarafından yine

ATATÜRK’LE

yarıştırılması hevesi.

Bilindiği gibi Sakarya Meydan Savaşı öncesinde Mustafa Kemal'e, Millet Meclisi, 5 Ağustos 1921'de ''Başkomutanlık'' unvanını tevcih etmişti. Savaşın, kazanılmasının ardından, ''Garp Cephesi Komutanı'' İsmet (İnönü) Paşa ile Genelkurmay Başkanı Fevzi (Çakmak) Paşa, cepheden, ''Edirne Mebusu İsmet ve Kozan Mebusu Fevzi'' imzalarıyla Meclis'e 15-16 Eylül 1921'de gönderdikleri tarihi önergeyle, Mustafa Kemal'e ''Müşirlik'' rütbesi ile ''Gazilik'' unvanı ''tevcihini'' önerdiler. Meclis teklifi oybirliğiyle kabul etti.

Meclis-i Mebusana Mustafa Kemal’e (GAZİ) ve (MÜŞİR) unvanlarının verilmesini  önerenler İsmet Paşa ve Fevzi Paşa’lardır ki, kendileri de meydan savaşları kazanmış birer kahramandırlar. Peki, Sayın Erdoğan’a

(GAZİ)

unvanının verilmesini öneren kim. AKP İstanbul Milletvekili Metin Külünk.

AKP oy çokluğuyla böyle bir yasa teklifini meclisten geçirebilir. Ne var ki, yine eksik bir yanı kalacak. Bir de

MAREŞALLIK

rütbesinin verilmesi de yasa teklifine eklense, ya!

Kraldan çok, kralcı olmanın alameti bütün bunlar!

ĞEYR ĞAMMUM!

Buzdolaplarının bulunmadığı, bulunup da yaygınlaşmadığı yıllarda, Siirtli hemşerilerimiz et ve sair kokuşabilecek gıdaları, kuyulara sarkıtarak, bir süre için tazeliklerini muhafaza etmeye özen gösterirlermiş.

İşte o yıllarda, zengin bir aile, ev ihtiyacı için aldıkları eti kuyuya sarkıtmış ve aradan birkaç gün geçtikten sonra çıkarmışlar. Bu durum, Yaz mevsiminin en sıcak günlerinin yaşandığı bir ortamda gerçekleştiği için, etin hafifçe koktuğu anlaşılmış.

Evin sahibi Hacı Ahmet, Hanımına:

-Et hafif kokmuş, en iyisi bunu kedilerin önüne koy, yesinler, demiş.

Hanımı ise:

-Bence, komşularımız olan Ammo Mahmut’lara verelim. Onlar fakir, zaten, ette çok hafif bir koku var. fark etmezler bile. Onlara gönderelim. Muhakkak pişirir, yerler!

diyerek fakir komşularına vermeyi teklif etmiş.

Kocası:

-Ayıp olmasın, sonra bize kokmuş et gönderdiler! Diye bizi rezil etmesinler!

demişse de, kadın bildiği gibi yapmış ve hafif kokmuş olan eti, kapı komşuları olan Ammo Mahmut’lara götürmüş.

Ertesi gün, Ammo Mahmut’la, zengin komşusu Hacı Ahmet yolda karşılaşmışlar. Ammo Mahmut, Hacı Ahmet’e Arapça (Siirt’çe) olarak söylenmiş:

-Ems, kekilbeeften arroh ımmatken, ĞAYR ĞAMMUM! (Dün ölülerinizin ruhuna kokuşmuş bir hayır göndermiştiniz!”

Haliyle, Hacı Ahmet de cevap verecek söz bulamamış ve başını önüne eğmiş…

TAŞLAMALAR

ERDOĞAN’I, ATATÜRK

İLE YARIŞTIRMAK NE

KİME FAYDASI VARDIR

ZARARI VARSA KİME

RECEP TAYYİP ERDOĞAN

BAŞKOMUTAN VE GAZİ

UNVANINI ALSA NE

ALMASA NE VAR YANİ

BUNLAR HEP BOŞ İŞLERDİR

GERÇEK OLAN BU BAKIN

KRALDAN ÇOK KRALCI

OLMAYI DA BIRAKIN

BİR BAŞKOMUTAN BİR TEK

GAZİ YETER ÜLKEYE

ÜLKEYİ BOŞ İŞLERLE

GERİP DURURUZ NİYE