ESAD'IN VERDİĞİ BİR KURTULUŞ SAVAŞIDIR!

Suriye, 2011 yılından beri işgal altındadır. Bugün Suriye topraklarında bulunan ABD, Rusya, YPG, PKK ve hatta Türkiye bile işgalci konumundadırlar. Suriye, Birleşmiş Milletler yasasına göre bağımsız, bağlantısız bir devlettir. Gerçeği söylemek gerekirse, Beşşar Esad’ın verdiği de bir kurtuluş savaşıdır. Bu bakımdan, kurtuluş mücadelesi vererek bağımsızlığını kazanmış bir ülke olarak, bizim Esad’a karşı değil, O’nun yanında yer almamız gerekirdi.

Maalesef, Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN (YURTTA SULH, CİHANDA SULH) ilkesini unutarak, sözde CİHATÇI bir kalıba giren ve (CUMA GÜNÜ EMEVİ CAMİİNDE CUMA NAMAZI KILACAĞIZ) diyen hayalperestler yüzünden Suriye bataklığına saplanmış bulunuyoruz!

Suriye, sözün tam anlamıyla bir bataklıktır. Bataklıkların bariz özellikleri, içlerine saplananların çırpındıkça daha da batmalarıdır. İşin gerçeği şu ki (Büyük Ortadoğu Projesi) adı altında oynanan oyuna geldik, bu oyunun bir parçası olduk. Esad’ı düşman ilan ederek, ABD’nin senaryosu olan Büyük Ortadoğu Projesinin değirmenine su taşıdık. Bu yüzden ülkemize 5 milyon Suriyeli mülteciyi misafir(!) etmek zorunda bırakıldık. ABD’nin, PKK’nın uzantısı olan YPG’yi sınırlarımıza dayamasına kendi tutum ve davranışlarımızla, yol açtık.

ABD, gerçekte dünyanın en büyük terör örgütüdür. Bütün terör örgütlerinin kurucusu ve hamisidir. Terör örgütlerini kullandıktan sonra, miatlarını dolduranları imha etmekte de üstüne yoktur. ABD, ne kimseye dost olur, ne de stratejik ortak! Terör örgütlerini, hatta ülkeleri bile kendi menfaati için kullandıktan ve onlardan alacağını aldıktan sonra, çöp sepetine atar!

Dün, Suriye ile ilgili bir zirve vardı. Türkiye’de, Çankaya Köşkünde düzenlenen ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ev sahipliğinde gerçekleşen zirveye Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani katılmışlardı.

Bilindiği gibi daha önce de Suriye ile ilgili dört zirve gerçekleştirilmişti. Dünkü zirvede, ilk dört zirvede ele alınan kararların gözden geçirildiği ve toplantının ana gündemini İdlib'deki son durumun oluşturduğu belirtilmektedir.

Suriye ile ilgili bir zirve toplantısı düzenlenirken, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın davet edilmeyişi elbette büyük bir eksikliktir. Ama Esad, kritik zirve öncesinde ülkesinde genel af ilan ederek, dolaylı olarak mesajını verdi. Esad'ın imzaladığı af ve ceza indirimi kararnamesi, ülkesinde 14 Eylül 2019’dan önce işlenen suçlar için geçerli olurken, tüm suçları kapsamıyor. Ölüm cezasını ömür boyu hapse, müebbeti 20 yıl hapis cezasına düşüren genel af, devlete karşı silahlananları, Suriye karşıtı yabancı devlet veya örgütlerle işbirliği yapan mahkûmları veya firariler de af kapsamı dışında tutulmakta. Aftan muaf tutulan diğer suçlar arasındaysa uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yer alıyor.

Yasadan yararlanabilecek olan yurt içindeki asker kaçaklarının 3 ay, yurt dışında olmaları halindeyse 6 ay içerisinde teslim olmaları gerekiyor.

Esad'ın af kararının, Suriye'nin toprak bütünlüğü, İdlib’de ateşkesin devamı ve ihlallerin durdurulması gibi konuların ele alındığı zirvenin öncesine denk gelmesi, elbette tesadüfi değildir. Türkiye’de yaşayan ve Esad’ın af kapsamına dahil en az 1 milyon civarında asker firarisi bulunduğu tahmin edilmektedir. Bunlar bile affı fırsat bilip ülkelerine geri dönerlerse, ülkemiz açısından büyük bir rahatlama olacaktır.

Bu satırlar karalandığında zirvede ne gibi kararlar alındığı henüz açıklanmamıştı. Dileriz ki zirvede Beşşar Esad’ın, kendi ülkesini işgalden kurtarmak için BİR KURTULUŞ SAVAŞI VERDİĞİ UNUTULMAMIŞ OLSUN!

TAŞLAMALAR

GAZETECİ DEDİĞİN

ELBETTE BOYUN EĞMEZ

BOYUN EĞEN KİŞİYE

GAZETECİ DENİLMEZ

GAZETECİ DEDİĞİN

HALKIN SESİ OLMALI

YALAKA GAZETECİ

DÖNEMİ KAPANMALI

YALAKALIK YAPMAKTAN

UTANMIYORSA KİŞİ

GAZETECİ DEĞİLDİR

YAĞCILIK GERÇEK İŞİ

NE BOYUN EĞDİM, NE DE

YALAKALIK YAPTIM BEN

HİÇ Mİ ARLANMIYORSUN

EY YALAKA KİŞİ SEN