GERÇEKÇİ OLMAK!

Zaman-zaman samimi dostlarımdan: -(Sen neden her zaman muhalifsin!) şeklinde tenkit edenler oluyor.Dostlarım, bu konuda kısmen haklıdırlar.

Zaman-zaman samimi dostlarımdan:

-(Sen neden

her zaman muhalifsin!)

şeklinde tenkit edenler oluyor. Dostlarım, bu konuda kısmen haklıdırlar. Ama söylem tarzları yanlış. Ben her zaman için muhalif değil, ömrüm boyunca hep gerçekçi oldum. Muhalif olarak nitelendirilmemin sebebi de budur.

Şimdi eğri oturup, doğru konuşalım, eksiği, aksağı, yanlışı olmayan iktidar var mıdır. Elbette, en iyi iktidarların da birçok yanlışları vardır, olmaktadır, olacaktır. İşte, bu yanlışları, aksaklıkları, eksiklikleri dile getirdiğimiz zaman,

ADIMIZ MUHALİFE ÇIKIYOR.

İktidarların her yaptıklarını (yanlışlar dahil) alkışlamak dalkavukların işidir. Zaten, iktidarların sayılamayacak kadar dalkavukları, alkışlayıcıları vardır. Bu yüzden kusurlarını göremezler, göremezler. İktidarların yanlışlarını alkışlamak, aslında en büyük zararı onlara verir. Kendilerini kusursuz, eksiksiz zannetmeğe başlarlar ki, tehlike çanları asıl o zaman çalmağa başlar.

(Dost, acı söyler)

şeklinde bir deyimimiz vardır. Dostun acı söylemleri uyarı mahiyetindedir. Hatadan döndürmek amaçlıdır. Siirtçe lisanımızda da

(Seni alkışlayan

yere değil, seni ağlatan yere git)

şeklinde tercüme edebileceğimiz bir deyimimiz bulunmaktadır. Çünkü Seni alkışlayanların yanına gittiğin zaman, kendini kusursuz, eksiksiz zannetmeğe başlarsın. Kibre kapılır, yanlışlarına, yanlışlar eklersin. Seni ağlatan yerlere gittiğin zaman, yanlışlarını, eksikliklerini görmek fırsatını bulursun. Belki, hatalarından dönüş yaparsın.

Bugün Türk medyasının yüzde doksanının AKP’nin şakşakçısı olduğunu kim inkâr edebilir. Sözde

(MERKEZ MEDYA)

olarak adlandırılan bir

(DOĞAN GRUBU)

vardı. Onların da pek dişe dokunur muhalefet yaptıkları yoktu ya. Arasıra da olsa, doğruları yazdıkları olurdu. Buna da tahammül etmediler. Onu da iktidar yanlısı bir gruba peşkeş çektiler. 1 milyar 100 milyon dolara el değiştiren koca medya grubu için ödenen paranın 700 milyon dolarının banka kredisi olarak sağlandı. Bankalar, bana da 700 milyon kredi verselerdi, emin olun Türkiye’nin en okunur, en izlenir medyasını tesis ederdim.

6,5 milyar lira vergi cezası tahakkuk ettirilirse, adamcağız medya patronluğundan kaçmasın da ne yapsın. Sözde bir MERKEZ MEDYA vardı, o da yandaşlara satıldı. Türkiye’nin tek sesliliğe mahkûm edilmesini alkışlayanlar varsa, kusura bakılmasın ama, ben bunlara ancak VATAN HAİNİ derim…

Bizim muhalif oluşumuz, işte bunlara karşıdır. 31 Mart yerel seçimlerinde medyanın durumunu gördünüz. Hala İstanbul’un ve Ankara’nın CHP’ye geçmesini sindiremiyorlar, hileler yapıldığını öne sürüyorlar. Peki, ALLAH için söyleyin. Muhalefet partilerinin seçimlere hile karıştırmak gücü var mı! Hile yapsa, bütün devlet erkini elinde tutan iktidar yapabilir. Seçim sonuçlarını  muhalefete peşkeş çekmek kimin haddine!

ANEKDOT

Her seçim döneminde olduğu gibi, Şehrimizde yine Belediye Başkanlığı seçimi hengamesinde bir adayın bürosunda bulunan yandaşlarından, dalkavuklarından, şak-şakçılarından biri:

-Grup halinde, Başkanla birlikte gidip çarşıyı dolaşalım!

Teklifinde bulunmuş. İçlerinden gerçekçi olan ve halkın nabzını iyi tutanlardan diğer biri ise şöyle söylenmiş:

-Bence en iyisi, Başkanın yalnız başına gezmesi.

Ve samimi olarak sözlerini şöyle sürdürmüş:

-Vallahi kardeşim, Başkanın çevresinde bizim gibi üçkağıtçıları, dalaverecileri, sahtekârları görenler “O, oooo! Başkanın adamları bunlarsa ve kazanırsa, deveyi hamuduyla yutacaklar!” diyeceklerdir. Bunun için, en iyisi mi, başkan yalnız başına gezsin, millet bizi etrafında görerek, bizden dolayı ona teveccühten vazgeçmesin! Biz, seçimler olup bitene kadar, başkanın çevresinde görünmezsek, kendisine en büyük iyiliği yapmış olacağız!

***

Biz de diyoruz ki AKP belediye başkan adayı Ali İlbaş’a seçimi kaybettirenler, çevresindekiler olmasın!

Bakmadan Geçme