GÜNDEM YARATAN KONUŞMALAR!
Türkiye Cumhuriyetinin bir numarası olarak, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmaları sürekli olarak gündem değiştirmekte, gündem oluşturmaktadır.Geçtiğimiz hafta, Sayın Erdoğan'ın İstiklâl Marşı konusunda yaptığı (Güfte güzel, beste berbat)
Türkiye Cumhuriyetinin bir numarası olarak, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmaları sürekli olarak gündem değiştirmekte, gündem oluşturmaktadır.
Geçtiğimiz hafta, Sayın Erdoğan’ın İstiklâl Marşı konusunda yaptığı (Güfte güzel, beste berbat) anlamına gelen açıklamasından sonra, Dil devrimiyle ilgili yaptığı konuşmalar da gündem oldu.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe'de düzenlenen “Liseliler Destan Yazıyor” konulu Şiir ve Kompozisyon Yarışması Ödül Töreninde dil devrimini hedef alarak şöyle konuşmuştu:
“Türkçe, dünyanın en kadim dillerinden biridir. Türkçe en azından ilk yazılı metni Orhun Abideleri ile gücünü ve yaygınlığını ispatlamış bir dildir. Dilimizin siyasi tartışmaların tarafı haline getirilmiş olmasını yakın tarihte yaşadığımız en ciddi sıkıntılardan biri olarak görüyorum. Dil devrimi adı altında Türkçemiz, tatsız, tuzsuz, ruhsuz kelimelerin tasallutu altına sokularak kadim medeniyet ile arasındaki bağ kopartılmaya çalışılmıştır. Bizim aslında damarlarımız kesilmiştir. Bir milletin siz dil noktasında bu damarı kestiğiniz anda dedesi ile arasındaki bağı kesmiş oluyorsunuz.
Bu cinnet dönemini geride bıraktığımıza inanıyorum. Kadim Türkçenin önemli bir zenginliği olarak gördüğümüz Osmanlı Türkçesi'nin okullarda öğretilmesini önemli bir adım olarak görüyorum. Türkçemizde internet ortamı başta olmak üzere pek çok mecrada yeni bir bozulma süreci yaşıyoruz. Bu konuda aileden, okula, basın yayın kuruluşlarından iş dünyasına kadar herkese düşen önemli görevler var. Tabelalarda, konuşmalarda şahit olduğumuz yabancı kelime kullanma hastalığı tahammül sınırlarını aşan boyuta ulaşmıştır.”
Gençlerin artık Fuzuli’nin, Baki’nin, Nedim’in şiirlerini, hatta Ömer Seyfettin’in hikâyelerini bile anlayamadıklarını söyleyen Erdoğan’ın hedef tahtasına koyduğu dil devriminin ne olduğuna bir bakalım.
Dil Devrimi, Türkçenin vatandaşların çoğunluğunun anlayamadığı Arapça ve Farsça kökenli sözcük ve dilbilgisi kurallarından arındırılıp Türkiye Cumhuriyeti'nin ortak, ulusal dili olarak yazı ve konuşma dili haline getirilmesini amaçlayan 12 Temmuz 1932 tarihli devrimdir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde 1932 yılında başlatılmış, 1932-1938 yıllarındaki en köklü değişim döneminden sonra değişen hız ve yoğunluk düzeylerinde 1970'lere kadar sürmüştür.
Sayın Cumhurbaşkanımız, gençlerimizin artık Fuzuli’yi, Nedim’i, Baki’yi anlamadıklarından yakınıyor ama bu gibi şairlerin yazdıklarını anlayamamak sadece günümüz gençlerinin değil, yaşadıkları çağlardaki gençlerin de sorunuydu. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, iki ayrı edebiyat, iki ayrı halk vardı. Lise düzeyinde bilgi sahibi olan herkes bilir ki, Osmanlı edebiyatı iki bölümde mütalaa edilir. Bunlar da
(Divan
Edebiyatı)
ve
(Halk Edebiyatı)
olarak adlandırılırlar. Divan edebiyatı, saray mensuplarının ve ileri düzeyde tahsil yapmışların kullandıkları lisanla yazılmış şiirlerden oluşurdu. Nedim, Baki, Fuzuli, Nabi, Riyazi, Tıfli gibi şairlerin yazdıkları şiirler Arapça, Farsça ve biraz da Türkçe kelimelerden oluşurdu. Gazel, tevhid, münacat, naat, kaside, müstezat, rubai, mesnevi, murabba, tuyuğ, terkib-i bent, tercih-i bent gibi nice türleri vardı. Bu gibi şiirleri okuyup anlayabilenler, o zamanlarda da yüzde birler, yüzde ikiler düzeyindeydi. Bu gibi şiirler
ARUZ VEZNİYLE
yazılırlardı.
Osmanlılarda halk edebiyatı türü olarak adlandırılan ve
HECE VEZNİYLE
yazılan şiirler ise o yıllarda da şimdilerde de halkın yüzde yüzü tarafından anlaşılmaktadır. Yunus Emre, Hacı Bayram-ı Veli, Kaygusuz Abdal, Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Köroğlu, Dadaloğlu, Âşık Ömer, Gevheri, Dertli, Âşık Veysel, Erzurumlu Emrah ve Seyrani gibi daha nice halk şairlerimiz vardır.
Yani, günümüz gençlerinin Fuzuli’yi, Baki’yi ve benzeri divan edebiyatı şairlerinin şiirlerini anlamayışları, ne günümüzün ne de Türk Dil Devriminin sorunudur. Sorun, Osmanlıların saray kafasındadır. Divan edebiyatını öğrenmek ve anlamak özel bir ihtisas ister. Bu konuda eğitim görmek gerekir. Üniversitelerdeki edebiyat fakültelerinin konusudur. Biz, ancak onların Osmanlıcadan, Türkçeye yaptıkları/yapacakları çevirilerle Baki’yi, Şeyh Galibi, Nedim’i, Fuzuli’yi ve benzeri divan şairlerini okuyup, anlayabiliriz.
Unutmayalım, Osmanlı döneminde okur-yazar oranı zaten yüzde 10-15 düzeylerindeydi. Bunların hepsi, divan edebiyatının eserlerini anlasa ne çıkar…
TAŞLAMALAR
GÜNDEM DEĞİŞTİRMEK Mİ
ASIL HEDEF NEDİR NE
BİR SÖZ SÖYLEDİ HAZRET
GÜNDEM DEĞİŞTİ YİNE
GÜNDEMİ DEĞİŞTİRMEK
KONUSUNDA MAHİRDİR
KONUŞMASI ETKİLİ,
BELAGATI ZAHİRDİR
ASIL OLAN KONUŞMA
DEĞİL FİİLDİR, FİİL
HAMASİ DESTANLARDAN
MİLLET ÇOK ÇEKMİŞTİR BİL
İÇ AÇICI DEĞİL HİÇ
EKONOMİK GİDİŞAT
HALİNDEN MEMNUN OLAN
ANCAK YÜZDE ON HEYHAT
Bakmadan Geçme





