HALEN, YETERİNCE ÖNEMSENMİYOR!
Her noktasında deprem riski taşıyan ülkemizde konunun, deprem yaşanan başka ülkelerde olduğu gibi önemsenmediği gerçeğiyle karşı karşıyayız.Geçmiş yıllarda ülkemizde yaşanan deprem afetlerinde çok sayıda insanımızın yaşamını yitirmesine, sakat kalanlar ol
Her noktasında deprem riski taşıyan ülkemizde konunun, deprem yaşanan başka ülkelerde olduğu gibi önemsenmediği gerçeğiyle karşı karşıyayız. Geçmiş yıllarda ülkemizde yaşanan deprem afetlerinde çok sayıda insanımızın yaşamını yitirmesine, sakat kalanlar olmasına ve ülkemiz ekonomisi büyük zarar görmesine rağmen, olası depremlerde çok sayıda ölüm yaşanmasının nedeni olarak ifade edilen depreme dayanıksız konutları, bir an önce dayanıklı konuma taşımak için gereken duyarlılık gösterilmiyor.
Sayıları yaklaşık 7,5 milyon olarak tahmin edilen konutların 1999 yılı Depremi Yönetmeliğinden önce inşa edildikleri ve çoğunun depreme dayanıklı olmadığı, bizzat Çevre ve Şehircik Bakanı Sayın Mehmet Özhaseki tarafından belirtilerek, kentsel dönüşüm ile bu konutları depreme dayanıklı konuma getirmek için 15 yıllık bir sürece ihtiyaç duyulduğu vurgulandığından, halkımız için her şeyden önemli olan konuya bir kere daha dikkat çekmeyi, görev addettim.
Hiçbir hizmet, insanımızın canını teminat altına almak kadar önemli olamaz ve mademki ülkemiz her noktasında deprem riski altındadır, mademki olası depremlerde daha çok can kaybı yaşanmasının nedeni depreme dayanıklı olmayan konutlardır, o halde bu konutları bir an önce dayanıklı hale getirme hizmetini, her hizmetin üstünde görmek gerekmektedir.
Kentsel dönüşüm projeleri uygulaması ile deprem afetine karşı alınan önlemlerin en kısa süre zarfında hayata geçirilmemesi durumunda Allah korusun yaşanacak bir afette meydana gelecek ölümler belki de; “Keşke depreme dayanıklı olmayan binaları çok önceden depreme dayanıklı hale getirseydik” diye vicdani düşünceyi çağrıştıracak ama, ölenleri geri getirmek söz konusu olmayacaktır. Doğal afetlerin sıkça yaşandığı Japonya’da 9 büyüklüğündeki bir depremde bile; ya yaşamını yitiren olmamakta, ya da ölenlerin sayısı en az sayıda kalmaktadır. Çünkü bu ülkede yapıların tamamı, depreme dayanıklı standartlara göre inşa edilmişlerdir.
Ülkemizde birçok yapının depreme dayanıklı olmadığı saptandığına göre, bu yapıları gecikmeye mahal vermeden depreme dayanıklı konuma getirmek öncelikli hizmet telakki edilmelidir ve böyle bir görevi ihmal etmek, yurttaşlarımıza karşı haksızlık teşkil edecektir. Bu gerçeğe bir kere daha dikkat çekerken, 1. derecede deprem kuşağında olduğu dile getirilen Siirt’imizde özellikle “Yukarı Siirt” denilen kesimlerde Kentsel Dönüşüm Projesine yönelik beklentinin çabuklaştırılması gerektiği hatırlatmasında bunuyorum.
Bakmadan Geçme





