HAVALİMANI KONUSUNDA

Uzun süredir kapalı olan Siirt Hava Alanında çalışmaların devam ettiği belirtiliyor.Kurulduğu 1994 yılından bu yana defalarca açılıp kapatılan ve son olarak takribi 7 ay önce yeniden ulaşıma kapanan Havalimanımızda yenileme ve genişletme çalışmaları devam

Uzun süredir kapalı olan Siirt Hava Alanında çalışmaların devam ettiği belirtiliyor. Kurulduğu 1994 yılından bu yana defalarca açılıp kapatılan ve son olarak takribi 7 ay önce yeniden ulaşıma kapanan Havalimanımızda yenileme ve genişletme çalışmaları devam etmekte.

Siirt Havalimanında seferlerin ne zaman yeniden başlatılacağı konusunda net bir bilgi verilmezken, Siirt Valiliğinin ve Devlet Hava Meydanlarının çalışmaları yine de umut verici bir gelişme olarak algılanmaktadır.

Siirtliler olarak, bir süreden beri uçağa binebilmek için Batman veya Diyarbakır’a gitmeğe mahkûm edilmiş durumdayız. Bu durumun daha ne kadar devam edeceğini de maalesef bilmiyoruz.

Siirt Hava Alanına, Türk Hava Yollarına ait uçaklar inip, kalkmadıkça yeniden hizmete açılsa bile, her an kapatılabileceği ihtimali olacaktır. Bundan yıllarca önce, bir uçak, iniş yaparken, kazara pistten çıkınca, sanki hiçbir yerde olmamış bir tehlike gibi lanse edilmiş ve Türk Hava Yolları Siirt Hava Alanına ambargo koymuştu.

Bir zamanlar, Atlas Jet’in, Siirt-Ankara seferleri başlatması eski Valilerimizden Sayın Murat Yıldırım’ın himmet ve gayretleriyle gerçekleşmişti. İstanbul’da, Hava Alanlarından Sorumlu Vali Yardımcısı olarak görev yaptığı için şirketin yönetimiyle özel dostlukları olan Sayın Murat Yıldırım, bu sayede, Atlas Jet’i Siirt’e seferler düzenlemeğe ikna etmek işinde muvaffak olmuştu.

Özel şirketlerin durumları belli olmaz. Asıl olan, Türk Hava Yollarının uçaklarının Siirt Hava Alanına sefer yapmalarının sağlanmasıdır. Bunun için, pilotlar derneğinin ikna edilmesinin gerekliliği savunuluyor. Çünkü sonuç itibarıyla KAPTANLAR ONLAR!

Evet, Siirt yaklaşık 15 yıldan beri hava alanına sahip ama toplam hizmet süresi 2-3 yılı geçmez. Bakalım, bir ileri, bir geri çalışan hava alanı yeniden rötuştan geçirildikten sonra bir daha kapatılmamak üzere yeniden ve ne zaman hizmete açılacak. Hemen belirtelim ki Siirtliler olarak Siirt-Ankara seferleriyle de yetinecek değiliz. Siirt havalimanı yeniden hizmete açılacaksa, Siirt-Ankara, Siirt-İstanbul ve Siirt-Adana seferleri de mutlaka gündeme getirilmelidir.

Dileriz ki, havalimanımız yeniden hizmete açılırsa, uçuşlara kapanışı da son kapanışı olur.

ÜÇ KÂĞITÇI EMANETÇİYİ NASIL OYUNA GETİRDİLER

Bankaların yaygın olmadığı geçmiş yıllarda Siirt’te

“EMANETÇİ”

olarak tanınan muteber kimseler varmış. Bu emanetçiler, genelde zengin kimselermiş.

İşte, yine geçmiş yıllarda Şehrimizde bulunan bu emanetçilerden birine, kadıncağızın biri kocasından habersiz biriktirdiği altınları götürerek teslim etmiş. Ama, teslim ederken:

-Kocamın da, başkasının da haberi yok. Ne olur, yine kimsenin haberi olmasın!

diye sıkı, sıkıya tembihlemiş.

Kadının, teslim ettiklerinden hiç kimsenin haberdar olmadığını öğrenen emanetçi, kendisine emanet edilen altınları bir daha vermemek konusunda niyeti bozmuş.

Aradan zaman geçmiş, kadının ihtiyacı olmuş, altınları geri almağa gelmiş. Ama emanetçi:

-Ne altınları Kadın!

diyerek kadıncağızı, kocasına şikâyet etmekle tehdit etmiş.

Tabii, kadıncağız ağlaya, sızlaya geri dönmüş. Kadının çok samimi ve gerçekten sırdaşı olan bir arkadaşı varmış. Durumu ona anlatmış. Beriki kadın:

-Sen hiç merak etme. Kimsenin haberi olmadan emanetçiden altınlarını almak boynumun borcu olsun!

demiş. Eve gidip, kocasına, hiç kimseye söylemeyeceğine dair yemin verdirdikten sonra durumu anlatmış ve arkadaşı olan kadının emanetçideki altınlarını nasıl kurtaracağının plânlarını birlikte yapmışlar.

Yapılan plân gereğince, kadın tekrar emanetçiye gönderilmiş. Hemen ardından diğer kadın emanetçinin yanına girmiş. Birbirlerini hiç tanımıyorlarmış gibi bir hava estirmişler. İkinci kadın çok acelesi varmış gibi davranarak, emanetçiye bir bohça dolusu altını vererek:

-Güvenilir bir kişi olarak senden istirham ediyorum. Benim bu altınlarımı sakla. Kocamın veya bir başkasının haberi olmasın demiş.

İlk kadın ise fırsatı değerlendirerek:

-Ben, emanetlerimi almağa gelmiştim!

deyince, yeni kadının getirdiği altınların, ilk kadının getirdiklerinin yaklaşık on katı kadar fazla olduklarını görünce, yeni kadının gözlerini boyamak için:

-Hiç merak etme, bak, bu kadıncağız da bana altın emanet etmişti. Şimdi, emanetlerini almaya gelmiş. Onun emanetlerini vereyim, sonra, senin emanetlerini alıp saklayayım!

demiş.

İçeri odaya girip, birinci kadının altınlarını getiren emanetçi, tam kadının eline altınlarını geri verirken, evin kapısı hızlı, hızlı çalınmış. Emanetçi, mecburen gidip kapıyı açmış. Kapıyı çalan, ikinci kadının kocasıymış. Kocası, sanki her şeyden habersiz ve bir plânın parçası değilmiş gibi davranarak:

-Sen benden habersiz altın biriktirir, emanetçide saklamaya getirirsin ha!

diyerek, karısını sözde dövmeye başlamış ve elindeki altınları almış. İlk kadın da, emanet ettiği altınlarını bu oyun sayesinde

ÜÇKÂĞITÇI EMANETÇİDEN kurtarmış!

Bakmadan Geçme