İMAM HATİP OKULLARI VE CAMİİLER
İmam Hatip Okulları, Türkiye'nin dört bir yanında mantar gibi biterken, bu oluşuma karşı yer-yer tepkiler olduğu medyaya intikal eden haberlerden anlaşılıyor.Nitekim Türkiye genelinde (Okulumu geri istiyorum!) eylemleriyle, okullarının imam hatibe dönüştü
İmam Hatip Okulları, Türkiye’nin dört bir yanında mantar gibi biterken, bu oluşuma karşı yer-yer tepkiler olduğu medyaya intikal eden haberlerden anlaşılıyor. Nitekim Türkiye genelinde
(Okulumu geri istiyorum!)
eylemleriyle, okullarının imam hatibe dönüştürülmesine karşı çıkan veliler ve öğrenciler var!
İmam Hatip Okulları Türkiye için bir ihtiyaç mı! Elbette, normal şartlar altında imam hatip okullarına da ihtiyaç vardır. Amma, her şeyin fazlası, fazladır. Paranın fazlası bile insanları bozar!
Bu bakımdan, İmam Hatip okullarının sayıları, da ihtiyaca göre sınırlandırılarak, imam-hatip enflasyona yol açılmamalıdır. İmam hatip okulları için ihtiyaç duyulan alanlar bellidir. Camilerin din görevlileri ve okulların Din kültürü öğretmenlerine duyulan ihtiyaç kadar mezun verecek sayıda olmaları gerekir. Diyanet ve milli Eğitim teşkilatı, her yıl kaç imam hatip, kaç din kültürü öğretmeni alacaksa, imam hatiplerden mezun olacak öğrenci sayısının da buna paralel olması lazım. Hadi, yüzde 20, yüzde 30 fazlalığı olsun. Bu sayının fazlası, fazladır. İmam hatip enflasyonudur.
İmam hatip okulu enflasyonu yanında, Türkiye’de cami ve mescit enflasyonu da vardır. Şehrimizden örnek verirsek, aynı sokak içinde ve 3-5 bin metrekarelik alanda 2-3 mescit bulunmaktadır. Çoğunun da cemaati genelde imam, müezzin ve 2-3 kişilik yöre halkından ibarettir. Oysa cami ve mescit sayısının da, cemaat sayısına orantılı olması gerekir. Cami sayısının çokluğu değil, cemaat sayısının yüksekliği tercih sebebi olmalıdır. Hele Cuma günlerine özel Cuma namazlarının mümkün olsa tek camide kılınması efdaldır. Cemaatin durumuna göre ve ancak ihtiyaç duyulduğu kadar Cuma namazı kıldırılacak camilerin sayısı arttırılabilir. Bir camii dolmuyorsa, Cuma namazı için ikinci bir camiin devreye girmesi dinen de, aklen de doğru değildir!
Biz zannediyoruz ki, imam hatip okulları ile camilerin sayıları artıkça, dinin ve dindarların kalitesi artacak. Oya, durum hiç de öyle değil. Herkes imam olursa, kim cemaat olacak! Her imam hatip okulu mezunu, kendisini imam-hatip olmuş vehmederse, imamet mevkiine kimi geçireceğiz! Din adamlarının, kalitelisini yetiştirmek gerekir. Bir zamanlar İmam Hatip Okullarına medreseciler (İmam Hatap = Odun imam) okulu derlerdi. Böylece, imam hatipten din adamı çıkmayacağını vurgulamak isterlerdi! Tabii, bu da yanlış!
Evet bu ülkede camilere ve imam hatip okullarına elbette ihtiyaç vardır. Ama ihtiyaç fazlası yaparsanız enflasyon olur. Kıymeti düşer. Bizden anımsatmak.
“BOK YER MİSİNİZ!”
Bizim SİİRT’ÇE LİSANIMIZDA (Bozma Arapça) yeşil soğanın erkeğine BOKAT denilir. Kürtçe’de ise doğrudan doğruya “BOK” derler. İşte, bu anekdotumuz da bununla ilgilidir.
Yıllar önce, Siirt’in bir köyüne görevli giden jandarma müfrezesine köyün muhtarı yemek vermiş. Müfrezenin komutanı durumunda olan Uzman Çavuş, yemek sırasında Muhtara:
-Yeşil soğanınız yok mu?
diye soracak olmuş.
Muhtar cevap vermiş:
-Komutan Bey, yeşil soğan yok ama BOK VAR. Bizim bokatlarımız çok hoştur.Yeşil soğandan da daha hoştur, getireyim
demiş.
BOKATIN ne olduğunu bilmeyen Uzman çavuş hiddetlenmiş:
-Muhtar, sana bu sözler yakışıyor mu? Biz, senin sofrana zorla oturmadık. Sen, zorla davet edip oturttun. Şimdi bu “BOK YER MİSİNİZ” neyin nesi!
diye çıkışmış.
Muhtar hemen gidip bir bağ BOKAT getirmiş ve uzatmalı çavuşa cevap vermiş:
-Komutan Bey, bizim buralarda ha bunun adına “BOK” diyoruz. İnanmıyorsan, istediğin köye git, istediğin köylüye sor!
diye karşılık vermiş.
Muhtarın söylediklerine inanmak durumunda kalan uzatmalı çavuş, muhtarın uzattığı BOKATLARDAN birini alıp yedikten sonra çok hoşuna gitmiş olacak ki:
-Senin bahsettiğin bok, bu boksa, biz bunu seve-seve yeriz!
cevabını vermiş…
Bakmadan Geçme





