İSLAMİYETİN ÖNGÖRDÜĞÜ DE PARLAMENTER SİSTEMDİR!

İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener basın kuruluşlarının temsilcileriyle yaptığı görüşmede Cumhurbaşkanlığı sistemini eleştirerek

"TUTMADIĞINI",

İYİ Parti'nin

"iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem"

önerisinde ısrarlı olduğunu vurgulayarak

"Parlamenter sisteme Erdoğan'ın geçeceğini düşünüyorum"

diye konuşmuş.

"Tek adam rejiminin getirdiği sonuç, 7'den 77'ye herkesin her konunun Sayın Erdoğan'ın tutumu nedeniyle olduğu şeklinde. Tutmadı. İnsanlar nefes alamıyor. Biz bir çözüm önerisi ortaya koyduk: İyileştirilmiş, güçlendirilmiş parlamenter sistem. Önceden anketlerde sorulmazdı, şimdi soruluyor. Bu ay gördüğüm anketler yüzde 54-64 arasında değişiyor. Bir ankette yüzde 64 parlamenter demokrasiye geçmek lazım diyor. Önemli bir sonuç" diyen Akşener, sözlerine şöyle devam etmiş:

"Ama ben iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme Sayın Erdoğan'ın geçeceğini düşünüyorum. Bu konuda adım atacağını düşünüyorum. Dolayısıyla böyle bir adım atıldığında, buyurun bakalım dendiğinde zaten o zaman ittifak nasıl olacak o konuda da bir şey söylemek mümkün değil. Arızalarında, enfekte olmuş alanlarından arındırılmış bir parlamenter sistemden bahsediyoruz. Saray Erdoğan'ı kapattı, steril hale getirdi. Çünkü Saray öyle bir şeydir ki, kendine ait bürokrasi, kültür, hayat tarzı yaratır. Tabiri caiz ise bir paralel evren yaratır, koparsınız. Vatandaşın nabzını bilen tanıyan onunla yaşayan bir kişilik olmasına rağmen koptu gitti. Ben Sayın Erdoğan'ın kendisi için sağduyusunun galip geleceğine inanıyorum" ifadelerini kullandı.

Akşener, Erdoğan'ın, parlamenter sisteme dönmek zorunda kalmasının gerekçesini de

"Ben Erdoğan'ın bugünkü cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle seçime gittiğinde seçilemeyeceğini görüyorum, matematiksel olarak mümkün değil"

ifadeleriyle açıkladı.

Evet, Sayın Akşener parlamenter sistemi savunmakta yerden göğe haklıdır. Gerçekte, parlamenter sistem, İslam dininin de öngördüğü sistemdir. Bu hükme nereden vardığımıza açıklık getirelim. İslam dininde

MEŞVERET

esastır. Arapça bir kelime olan meşveretin karşılığı

“görüşerek anlaşma”, “danışma”, “konuşarak bir karara

varmak”

olarak açıklanabilir. Meşveret Kur’an-ı Kerim ayetleriyle ve hâdis-i şeriflerle öngörülmektedir.

Kur’an-ı Kerim’de mealen:

“Onların işleri kendi aralarında istişare iledir.”

buyrulmaktadır.

Meşveret, ilahi bir emirdir.

Peygamber Efendimiz Hazret-i MUHAMMED’e bile (O’na al ve ashabına salat ve selam olsun)

meşverette bulunması emredilmiştir.

“Onların işleri aralarında istişare iledir”

mealindeki ayeti kerimede doğrudan parlamenter sisteme işaret edilmektedir. Devletin başındaki kuvvet veya adına hükümet dediğimiz erk, işlerinde kiminle istişare edecek, elbette istişare heyeti olarak tensip edilmiş parlamenterlerle.

Ashabı kiramdan nakledildiğine göre Peygamber Efendimiz kadar istişareye önem veren kimse yoktur. Bir savaşta, Peygamber Efendimizin önerisine karşılık, ashabı kiramdan bir zat:

-Bu bir vahiy mi, sizin görüşünüz mü?

diye sorduklarında

Peygamber Efendimiz:

-Kendi görüşümdür

diye buyurdukları zaman soruyu yöneten zat karara itiraz ederek, başka bir taktik önerince, Peygamber Efendimiz, gerçekten olumlu bulduğu bu görüşü benimsemiş ve karar değiştirmiştir.

İstişarenin önemine vurgu yapan Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde mealen

“Allah bunu benim ümmetime bir rahmet kıldı. Onlardan her kim istişare eylerse, doğrudan mahrum olamaz, her kim de terk ederse hatadan kurtulamaz”

buyurmuşlardır.

Yazımızı

MEŞVERETLE,

yani danışmayla veya günümüzdeki deyimi olan parlamenter sistemi çağrıştıran şekliyle ilgili olarak yorumlanabilecek vecizelerle noktalıyoruz:

*Her insan tek başına fikrinde hata yapabilir. Meşveret ise insanların fikirlerinden müteşekkildir. Bunun için meşveret yapan insanların hata yapma oranı azalır.

*Peygamberimiz (asm) hayatıyla meşvereti emretmiştir: “Kim bir iş yapmayı ister ve o hususta istişare edip uygularsa, işlerin en doğrusunu bulmuş olur. Allah kendilerine en doğru olanı bildirir.”

*Meşveret hür insanların yapabilecekleri bir faaliyettir. Ancak hürriyeti imanın bir özelliği olarak idrak edip yaşama bilincinde olmak gerekir. Aczini ve farkını anlayan bir insan işlerinde doğruya ulaşabilmek için diğer fikirlerle müşavere etmeye ihtiyaç duyar.

*Kibirli bir insan tahakküm içindeki aczini ve farkını bilmediğinden, faaliyetlerini enaniyetine (bencilliğine)  dayandırır. Müşavereye ihtiyaç duymaz ve bundan kaynaklanarak hatalarla hayatını devam ettirmeye çalışır.

*Meşveret insana hürriyetini kazandırır. Meşveret yoluyla insan iradesini kullanmaya başlar. Başkalarının iradesinin tahakkümü altında kalmaktan kendisini korur. Meşveret sistemini uygulayan biri ise iradelerden doğan fikirlere danışır ve tam bir hürriyet-i medeniye ortamı oluşturur.

*Meşveretin vazgeçilmezleri içerisinde adalet ilim ve işin icap ettirdiği olgunluk, kabiliyet gibi şartlar vardır.

*Meşverette tam bir hürriyet ortamı olmalıdır. Görüşler hiçbir tahakküm altında kalmadan söylenmelidir.

*Meşveretsiz karar vermemeliyiz. Çünkü meşvereti emreden ayettir. Unutmamalıyız ki meşveretin hüküm sürdüğü yerde şüphelerin hükümleri olamaz.

***

Meşveretin önemine vurgu yaptıktan sonra şimdi soralım ve cevabını verelim.

-Peki, devleti yöneten erk, kiminle istişare edecek. Elbette seçilmiş parlamenterlerle…

TAŞLAMALAR

TEK ADAM REJİMİNE

ALIŞMADIK BELLİDİR

PARLAMENTER SİSTEME

GERİ DÖNÜLMELİDİR

İSLAM DİNİNE GÖRE

İSTİŞARE ESASTIR

TEK ADAM REJİMİNİN

SONU MUTLAK İFLASTIR

PARLAMENTOLAR BİRER

İSTİŞARE KURULU

GİBİ İŞLEV YAPARLAR

BİLELİM GEREK BUNU

NE KADAR İSTİŞARE

O KADAR DOĞRU KARAR

İŞİN EHLİ OLANA

DANIŞMAKTA YARAR VAR