İstanbul Müftülüğü Vaizi Umran Kılıçer'in Kaleminden Tövbe, İman, Güzel Ameller
Allah'ın Selamı Rahmeti Mağfireti üzerinize olsun Kıymetli Dostlar.İslam'da tövbe, binaya nispetle arsa gibi iman, temel gibi sâlih ameller direkler ve duvarlar gibi cihad da çatı gibidir.
Allah'ın Selamı Rahmeti Mağfireti üzerinize olsun Kıymetli Dostlar.
İslam’da tövbe, binaya nispetle arsa gibi; iman, temel gibi; sâlih ameller direkler ve duvarlar gibi; cihad da çatı gibidir.
Arsa olmadan bina tasavvur edilemez, temel olmadan bina kurulamaz, direkler ve duvarlar olmadan bina teşekkül etmez, çatı olmadan bina korunamaz.
ARSA DURUMUNDA OLAN TÖVBE;
Küfür ve şirkten tövbe olmadan iman olmaz. Mümin için de yasaklanmış olan günahlardan ve kötü huylardan, emredilmiş olan farzların, vaciplerin ve sünnetlerin terk edilmesinden tövbe olmadan kâmil iman olmaz.
Tövbe imandan önce gelir, arsanın temelden önce gerektiği gibi.
“Muhakkak Ben, tövbe eden, iman edip sâlih amel işleyen, sonra da hak yolda (tövbede, imanda ve sâlih amellerde) sebat gösteren kimse için çok bağışlayıcıyım.”
(Tâ-hâ sûresi 20/82)
Tövbe her mü’mine lazımdır:
"Ey müminler! Hepiniz Allah'a tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.”
(Nûr sûresi 24/31)
Mü’minlerin büyük çoğunluğu bedenen işlenen günahlardan tövbe ediyor da kalple işlenen kibir, riya, ucub, hased, kin, cimrilik ve açgözlülük, gazap vs. gibi kötü huylara tövbeyi bilmiyor, idrak etmiyor. Kalpler de böylece kirli kalmakta olduğundan çok kolay günah işleyebiliyor.
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şu hadîs-i şerîfi boşuna buyurmamıştır:
“Dikkat ediniz! Vücutta bir et parçası vardır ki o bozulursa bütün vücut bozulur, eğer düzelirse bütün vücut düzelir. Dikkat edin o et parçası kalptir.”
(Müslim, Müsâkât, 107; Buhârî, Îmân, 39; İbn Mâce, Fiten, 14; Dârimî, Büyû’, 1.)
TEMEL DURUMUNDA OLAN İMAN;
İman olmadan, amel kabul edilmez. Nasıl ki binanın temelini korumak binayı korumak olduğu gibi imanı korumak da dünya ve âhiret huzurunu korumak demektir.
Binanın temelini direkler, duvarlar ve çatı koruduğu gibi imanı da koruyan; ilim, amel, zikir ve fikir/tefekkürdür.
İlme; müminin lehinde olan imanı ve sâlih amelleri, aleyhinde olan küfür ve şirki, haramları ve mekruhları bilmek dâhildir.
Amele; yasaklardan sakınma, emirleri yerine getirme -kalbinde ihlas ve uygulamasında sünnete uyma olarak- dâhildir.
Zikre; kalple, dil ile, fiil ve hal ile Allah’ı zikretmek dâhildir.
Fikre/tefekküre; sorumluluğunu, başını ve sonunu düşünmek dâhildir.
DİREKLER VE DUVARLAR DURUMUNDA OLAN SÂLİH AMELLER;
Sâlih amel; imana uygun amel, Kur’ân doğrultusunda, ihlaslı ve sünnete uygun ameldir. Hakk’a ve halka karşı görevlerimizi yerine getirmektir. Farzlar, vacipler, sünnetler ve müstehap olan amellerdir.
Amellere; namaz, oruç, zekât, hac, İslam kardeşliği, Allah yolunda cihad, bize lazım olan itikâdî, ahlâkî ve amelî farz olan ilimleri öğrenmek ve öğretmek dâhildir.
ÇATI DURUMUNDA OLAN CİHAD;
Çatının binayı koruması gibi, İslam binasının korunması da nefisle, şeytanla ve kâfirle mücahede ile mümkün olmaktadır.
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, cihadın dindeki yeri hakkında şöyle buyurmuştur:
“İş (din)in başı islâm (teslimiyet), direği namaz, zirvesi cihaddır.” (Tirmizî, Îmân, 8; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 231, 237.)
Mü’min, kalbiyle küfrü ve şirki reddedecek, diliyle küfrün ve şirkin iptaline, İslâm’ın ispatına ve tespitine (kalbe imanı yerleştirmeye) gayret edecektir.
İstilaya uğrayınca herkese, eliyle cihad etmek farz-ı ayn olur yoksa farz-ı kifâye olur.
Cihad denilince sadece savaş anlayan yanlış anlamıştır. Delili de şudur:
Rivayet olunur ki Hz. Hasan radıyallahu anh Hacc sûresinin 78. âyetini okumuş ve şöyle demiştir:
“Adam, Allah uğrunda cihad eder, hâlbuki bir kılıç vurmamıştır” (Yazır, M. Hamdi, Hak Dini Kur’ân Dili, V, 3423, Eser Kitabevi, İstanbul 1971.)
Cihadda savaş yoktur diyen de yanlış anlamıştır. Çünkü cihad hem kalp, hem dil, hem de beden ile yapılır.
Hayırlı Bereketli Ramazan günlerimizi dolu dolu geçirmek ümidiyle..
Selamlar
Bakmadan Geçme





