MEVLİD KANDİLİ
Yarın gece, mübarek gecelerden MEVLİD KANDİLİ'Nİ kutlayacağız.'VELADET KANDİLİ' olarak da adlandırılan gecenin özelliği, Peygamber Efendimiz HAZRET-İ MUHAMMED MUSTAFA'NIN (O'na, al ve ashabına salat ve selâm olsun) dünyaya teşrif ettikleri gece olmasıdır.
Yarın gece, mübarek gecelerden
MEVLİD KANDİLİ’Nİ kutlayacağız. “VELADET KANDİLİ”
olarak da adlandırılan gecenin özelliği,
Peygamber Efendimiz HAZRET-İ MUHAMMED MUSTAFA’NIN (O’na, al ve ashabına salat ve selâm olsun)
dünyaya teşrif ettikleri gece olmasıdır. Milâdi takvime göre,
Peygamber Efendimizin dünyaya teşrifleri 20 Nisan 571’dir.
Ancak, Hicri takvime göre
Rebiül evvel ayının 12’nci gecesi dünyaya teşrif etmişlerdir.
Rebiül evvel ayının 11’inci gününü, 12’nci gününe bağlayan geceyi yani
MEVLİD
KANDİLİ’Nİ
bu yıl Çarşamba gününü, Perşembe’ye bağlayan bu gece idrak edeceğiz.
CENAB-I ALLAH’IN (Celle Celelühü) KUR’AN-I KERİM’DE “RAHMETEN LİL ÂLEMİN = ÂLEMLERE RAHMET OLARAK”
gönderildiğini buyurduğu
HAZRET-İ MUHAMMED’İN
dünyaya teşrifleri, elbette ki kutlanması gereken çok önemli bir olaydır
. Zaman
denilen mefhumun, en önemli dilimlerinden biridir. Bir hâdis-i kutside,
“LEVLÂKE, LEVLÂKE LEME ĞALAKTUL EFLÂKE = SEN OLMASAYDIN, SEN OLMASAYDIN FELEKLERİ YARATMAZDIM”
buyrulmuştur.
Yine
Peygamber Efendimiz
bir hâdis-i şeriflerinde
“Görünüşte, Âdem’in oğluyum, gerçekte, O’nun atasıyım. Çünkü Âdem benim nurumdan yaratıldı”
buyurmuşlardır.
HAZRET-İ ALLAH’IN
indinde, peygamberler de derece derecedir.
Yüce Allah, ilki Hazret-i Âdem, sonuncusu Hazret-i Muhammed
olmak üzere insanları irşat etmek ve hak yola davet için 124 bin peygamber göndermiştir. Ancak, sadece 23’ün adları
KUR’AN-I KERİM’DE GEÇMEKTEDİR.
Bunların içinde de,
ULULAZM olan Peygamber sayısı 5’tir. ULULAZM PEYGAMBERLER, HAZRET-İ MUHAMMED, HAZRET-İ İBRAHİM, HAZRET-İ NUH, HAZRET-İ MUSA VE HAZRET-İ İSÂ’DIR. (Cümle Peygamberlere, al ve ashaplarına salat ve selâm olsun.)
ULULAZM PEYGAMBERLERDEN HAZRET-İ MUHAMMED’İN UNVANI (HABİBULLAH)TIR. HAZRET-İ İSA’NIN (RUHULLAH), HAZRET-İ MÛSA’NIN (KELİMULLAH), HAZRET-İ İBRAHİM’İN (HALİLULLAH)tır. Bu unvanlar mana olarak tahlil edildiklerinde, (HABİBULLAH)IN diğerlerinden önde olduğu anlaşılır. Çünkü anlamı (ALLAH’IN SEVGİLİSİ) demektir.
Hazret-i MUHAMMED, son peygamber olması ve Yüce ALLAH’IN SON VE DEĞİŞMEYECEK KİTABI KUR’AN-I KERİMİN kendisine indirilmiş olması sebebiyle de, Peygamberlerin şeklen sonuncusu, manen en yüceleridir.
İşte, bütün bunlardan dolayı, bu gece idrak edeceğimiz
MEVLİD KANDİLİ,
çok önemlidir. Tövbe ve istiğfar için fırsattır. İnsanın, kendisini değiştirmesinin, yenilemesinin manevi sebeplerinden biridir.
Bilindiği gibi, sadece
MEVLİD KANDİLİ GECELERİNDE DEĞİL,
diğer kandil gecelerinde de, adına
(MEVLİD)
denilen,
Peygamber Efendimizin
dünyaya teşriflerini, mübarek hayatlarını ve dar-ı dünyadan, dar-ı ukbaya göçlerini şiirsel olarak anlatan kasidelerin, okunması, okutulması bütün İslâm âleminde yaygındır. Şefaatlerine mazhar olmak ümidiyle, asırlar öncesinden nice şairler, kasidelerle Peygamber Efendimizin mübarek yaşamlarını terennüm etmeğe gayret etmişlerdir. Arapça, Türkçe, Farsça, Kürtçe, hatta son yıllarda İngilizce olarak yazılmış mevlitler bile vardır. Türkiye’de, Mevlitlerin en yaygını, asıl adı
(VESİLET-ÜL NECAT)
olanıdır. Bu
MEVLİD-İ ŞERİF
Süleyman Çelebi Hazretlerine aittir.
Özellikle
KANDİL GECELERİNDE
okunmaları usul ittihaz edilen Mevlidi şeriflerin, ölüm, doğum, düğün, sünnet ve benzeri etkinlikler vesilesiyle de okunmakta oldukları bilinen bir geçektir.
Doğrusunu isterseniz, mevlidi şerif okumak, okutmak ne farzdır, ne de sünnettir. Olsa, olsa
HAYIRLI BİR BİD’AT
olarak yorumlanabilir.
Elbette, Yüce ALLAH’IN ve Peygamber Efendimizin mübarek adlarının
anıldığı her ortam, mübarek bir ortamdır. Manevi kazançlara vesile olur. Tabii, her işte olduğu gibi, bu işte de, asıl olan ihlâstır.
Benim okuyucularıma âcizane tavsiyem, kandil gecelerinde camilere gidip mevlidi şerif dinlemek fırsatını bulmasalar bile, gecenin bir vaktinde kalkıp, iki rekât
TEHECCÜT NAMAZI KILSINLAR, BİLDİKLERİ ÂYET-İ KERİMELERİ OKUYARAK, YÜCE ALLAH’A YALVARIP, İSTİHFARDA BULUNSUNLAR, PEYGAMBER EFENDİMİZE SALAT VE SELÂMLAR GETİREREK, ŞEFAATİNİ DİLESİNLER. Emin olun, bunları yapmak, Mevlidi şerif okumaktan ve dinlemekten de çok daha hayırlıdır.
PEYGAMBER EFENDİMİZ HAZRET-İ MUHAMMED’İN (O’na, al ve ashabına
salat ve selâm olsun)
büyüklüğünü hakkıyla anlatmak, zaten imkânsızdır
.
Bizzat
YÜCE ALLAH’IN
(Celle Celelühü)
âyet-i kerimelerle ve hâdis-i kutsilerle övdüğü
PEYGAMBER
EFENDİMİZİ
hakkıyla övmek kimin haddine!
Bilindiği gibi,
Peygamber Efendimizle doğrudan alâkalı İNŞİRAH (ELEMNAŞRAHLEKE) süre-i celilesi vardır. Bilhassa, bu süre-i celile içindeki “VE RAFA
'
NÂA LEKE ZİKREK” ayeti-i kerimesinin tecellisi aradan 1500 yıl geçmesine rağmen bütün haşmetiyle VE ÇOĞALAN BİR HÂL İLE devam etmektedir.
Meal olarak “SENİN ŞÂNINI
YÜCELTMEDİK Mİ”
şeklinde yorumlanan bu Ayetteki mucizeye bakın ve karar veriniz. Bugün, yeryüzünde günün 24 saatinin, hemen her saniyesinde
Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed’in adı zikredilmektedir.
Başka hiç bir Peygamber, günün 24 saatinin her saniyesinde anılıyor mu. Elbette ki hayır!
Peki
, Peygamber Efendimizin
günün 24 saatinin her saniyesinde anıldığının ispatı nedir, derseniz, onu da izah etmeğe çalışalım. Bilindiği gibi, dünya yuvarlak (elips) olduğu için namaz saatleri de, bütün illerde, beldelerde, köylerde ayrı-ayrıdır. Günün her saniyesinde dünyanın bir noktasında ya ezan okunur, ya kaamet getirilir, ya da namaz kılınır veya tesbihat yapılır. Bütün bunlar yapılırken,
HAZRET-İ MUHAMMED’İN
mübarek adı mutlaka, ama mutlaka anılır. Pak ruhuna salavat-ı şerifeler sunulur. Ezan, kaamet, namaz, tespihat elbette ki; Peygamber Efendimizin ismi şerifi zikredilmeden olmaz. Bir başka ifadeyle, bütün bunların “olmazsa, olmaz”ıdır! Yani,
CENAB-I
ALLAH
,
Peygamber Efendimizin şanını (ZİKRİNİ)
öyle bir yüceltmiş ki, günün 24 saatinin her saniyesinde mübarek ismi, dünyanın bir noktasında mutlaka, amma mutlaka anılmaktadır. Hem de binlerce insanlar tarafından.
İşte, bu gece dünyaya teşriflerini kutlayacağımız Peygamber Efendimiz böyle İlahi bir rahmete mazhar
olmuştur.
Kısacası
“VE RAFA
’
NÂA LEKE
ZİKREK” ayet-i celilesi,
bütün haşmetiyle bir mucize olarak tecelli etmeğe devam etmektedir.
Bu vesileyle Müslüman kardeşlerimin MÜBAREK MEVLİD KANDİLLERİNİ ŞİMDİDEN TEBRİK EDERKEN SADECE MÜSLÜMANLARA DEĞİL, BÜTÜN İNSANLIĞA BARIŞ, DOSTLUK, KARDEŞLİK VE MUTLULUKLAR GETİRMESİ DİLEKLERİMİ SUNUYORUM.
Bakmadan Geçme





