MİNARELER YATTI, BOŞ ÇUVALLAR KALKTI!

Yerel seçimler yaklaşırken, geçmiş yıllarda Şehrimizde yaşanan seçimlerle ilgili bir nostalji yapalım istedik. Bundan 50-60 yıl önce yapılan seçimlerle, son yıllarda yapılan seçimler arasında sözün tam anlamıyla

DAĞLAR KADAR

FARK VAR,

diyebiliriz. Öncelikle, Şehrimizde ve hatta il genelinde, hangi ailelerin, hangi aşiretlerin hangi partileri destekledikleri belliydi. Bugün gibi, öyle zırt-pırt parti değiştirenler yoktu. Teşbihte hata olmasın, parti değiştirmek, din değiştirmek gibi algılanırdı. Ancak, bu parti taassubuna rağmen, hangi partiden olurlarsa olsunlar, insani yönden ilişkiler en yüksek düzeydeydi. Ölümlerde, düğünlerde, törenlerde, asker uğurlamalarında tam bir birlik ve beraberlik havası vardı. Örnek olması açısından belirtelim, CHP’li bir milletvekiline, bir belediye başkanına  DP’li olduğu kesin bilinen biri gider, sorununu anlatır, yasal olarak yapılmasında sakınca yoksa, dileği muhakkak yerine getirilirdi. Aynı şekilde DP’li bir Milletvekiline veya Belediye başkanına bir CHP’li istemde bulunursa ve yasa dışı bir talep değilse mutlaka, ama mutlaka gerçekleştirilirdi. Particilik zihniyetiyle

(bana oy vermedin,

işini yapmam)

düşüncesi hiç mi hiç yoktu. İnsan olmak, insanı, insan olarak değerlendirme erdemi vardı.

Örnek teşkil etmesi açısından yaşanan bir anekdotu bu vesileyle anlatmak gereğini duydum.

Merhum Dayım Mehmet Emin Kılıççıoğlu CHP’liydi. Bu partiden milletvekili olmuştu. Demokrat Partinin iktidara geleceği 1950 seçimlerinde kendisine milletvekili adaylığı teklif edilmiş, kabul etmemişti. Yaşadığı sürece de hep CHP’li olarak kaldı. Gömlek değiştirmedi. Gazeteci olarak yazılarında sık-sık DP’yi ve DP çizgisindeki siyasi partileri yanlış icraatları konusunda sık-sık tenkit ederdi.

Merhum Belediye Başkanlarından ve Milletvekillerinden Hayrettin Özgen, DP’nin ilk kuruluş yıllarından itibaren bu partide ve kapatılmasından sonra devamı niteliğindeki siyasi partiler içinde yer aldı. Milletvekili oldu, belediye başkanlığı yaptı.

Konuyu şuna getirmek istiyorum. Rahmetli dayım Emin Kılıççıoğlu ile yine akrabamız olan Merhum Hayrettin Özgen siyasi anlayış konusunda birbirilerine tam anlamıyla zıttılar. Bu zıtlık haliyle Dayımın gazetedeki yazılarına yansımaktaydı. Buna rağmen, şöyle bir olayın yaşandığını dün gibi anımsıyorum. Rahmetli Dedem Haydar Kılıççıoğlu bir gün eve gelirken hayli gergindi. Diğer Dayım Merhum Salih Kılıççıoğlu’na söylendi:

-Emine söyle (Mehmet Emin Kılıççıoğlu için) Hayrettin Özgen’i böyle sık-sık eleştirmekten vazgeçsin. Bak, adam o kadar saygılı ki bugün beni yolda gördü, cipten inerek beni zorla bindirdi, Şoför Memede (Haydar Efendi nereye gidecekse götür, sonra Belediyeye gel) talimatı verdi.

Evet, eski siyaset erbabımız işte böyle yüksek ahlaklı insanlardı. Kendilerine en ağır eleştirilerde bulunanlara bile saygıda kusur etmezlerdi. Şimdi yaşananlara bakıyoruz da bu durum bize Siirtçe bir söz olan

(NEMUL MANAYYOR, KAMUL ĞARAYYOR = MİNARELER YATTI, BOŞ ÇUVALLAR

KALKTI)

deyimini hatırlatıyor!

ANEKDOT

Son zamanlarda en çok tartışılan konuların başında SOĞAN denilen nimet gelmektedir.

İktidara göre, soğanların fiyatlarının vebali stokçulara ait, muhalefet ise işi stokçulara değil, SOYANLARA BAĞLIYOR.

Sonuç itibarıyla soğanlar var, soyanlar var. Soğanı soyanların haliyle gözleri yaşaracaktır!

TAŞLAMALAR

MİNARELER YATMIŞTIR

VE BOŞ ÇUVALLAR KALKMIŞ

MİNARENİN YERİNE

ÇUVALI KOYMAK YANLIŞ

(ASİLİ AL, HASIRA

SAR) DEMİŞTİR ATALAR

ASİL OLANI SIKSAN

BİL Kİ YİNE BAL DAMLAR

KİŞİNİN ASALETİ

KENDİ ERDEMLİĞİDİR

ERDEMLİĞİ OLMAYAN

KİŞİ KÖPEK GİBİDİR

HER İŞ ASLINA DÖNER

BUDUR İŞİN GERÇEĞİ

KOKUSUNU BİLMEZSİN

KOKLAMAZSAN ÇİÇEĞİ