NE AB, NE ABD, NE NATO!

Bu millet artık ne NATO'DA kalmayı istiyor.Ne ABD'yi ne de AB'a girmeyi.

Bu millet artık ne NATO’DA kalmayı istiyor. Ne ABD’yi ne de AB’a girmeyi. Çünkü bunların üçü de Türkiye’yi sadece kullanmak gayretinde. NATO’ya ilk girdiğimiz yıllarda belki bir zorunluluk vardı. O yıllarda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği bütün ihtişamıyla ayaktaydı. Üstelik yayılma politikası güdüyor ve Türkiye’den toprak istiyordu. O yıllardaki iki kutuplu Dünya’da jeopolitik bir konumda olan Türkiye, yalnız başına kalamazdı.

SSCB ile Çekoslovakya (1943), Polonya (1945), Bulgaristan, Macaristan ve Romanya (1948) arasında imzalanan ikili anlaşmaları bütünlüyordu. Sosyalist ülkelere karşı 1949'da dünyada barışı sağlamak amacıyla aynı zamanda sosyalist ülkelere ve sosyalizmin yayılmasına karşı kurulan NATO'nun içinde Türkiye’de yer aldı. Böylece SSCB’nin Kars ve Ardahan’ı talepleri havada kaldı. Ancak, Kore Savaşlarına girerek bunun bedelini fazlasıyla ödedik.

Artık SSCB dağıldı. Rusya’nın yayılma politikası güttüğü iddia edilemez. Mevcut durumda, ABD ve NATO dünya barışı için Rusya’dan çok daha tehlikeli!

AB ise, NATO’YA alternatif gibi görünse bile, konumu itibarıyla ABD’nin emrinde. Şimdilik bizi kullanıyor. Türkiye uyanmadığı sürece kullanmaya devam edecek. Ne kapıyı tam kapatıyor ne de açıyor. AB üyesiymiş gibi yargılıyor amma, hak vermeğe gelince kapının dışında bekletiyor. Daha do çok bekletecek ve sonuç itibarıyla içine almayacak.

Millet olarak hem NATO’YU, hem de AB’ı artık daha iyi sorgulamaya başladık. “Türkiye NATO’da kalsın mı, çıksın mı. AB’a girsin mi, ayrılsın mı?” şeklinde bir referandum yapılsa inanın ki, vatandaşların yüzde 80’i, 90’ı “TÜRKİYE NATO’DAN ÇIKSIN, AB’A GİRMESİN!” diyecek…

Böyle diyeceklerin ilki de benim…

Bakmadan Geçme