NİTELİKSİZ LİSEDE OKUYAN, NİTELİKSİZ ARKADAŞIM!

TEOG’UN (Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş) sınavı yerine MYS (Mahalli Yerleştirme Sistemi) diye yeni bir sistem getirildi. Bu sistemin getirilmesiyle de

NİTELİKLİ – NİTELİKSİZ OKUL

tartışmaları alevlendi. İddialar odur ki, Türkiye’deki liselerin ancak yüzde 10 kadarı

NİTELİKLİ,

geri kalan yüzde 90’ı ise

NİTELİKSİZ OKUL

kapsamında değerlendiriliyor. Yani, bu durumda öğrencilerin

yüzde 10’u NİTELİKLİ, yüzde

90’ı NİTELİKSİZ öğrenciler olacak.

Haliyle

NİTELİKLİ

lisede okuyan bir öğrenci, yüzde 90’lık okullardan birinde okuyan arkadaşına

(NİTELİKSİZ LİSEDE OKUYAN, NİTELİKSİZ ARKADAŞIM)

diye seslenirse, gayetle normal bir durum!

Son 15 yılda eğitim sistemi sözün tam anlamıyla

YAP-BOZ TAHTASINA

dönüştü. Her gelen Milli Eğitim Bakanı yeni bir sistemle çalışmalar yürüttü. Son 15 yıl içinde 6 Milli Eğitim Bakanı değişti, haliyle 6 sistem değişikliği oldu.

İyi ki öğrenci değiliz. Artık öğrenci velisi de değiliz. İlköğretimde, lisede okuyan çocuklarımız da yok. Ama torunlarımız var!

TEOG yerine gelen Mahalli Yerleştirme sistemi ile ilgili Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın yaptığı açıklamalar konusunda hala istifhamlar var. Lise giriş sınavının net tarihi henüz açıklanmadı. Haziran ayının ilk haftasında yapılacağı söyleniyor.

Bakan Yılmaz lise giriş sınavının yeni ismini de

'Eğitim Bölgesi ve Sınavsız Mahalli

Yerleştirme Sistemi'

olarak açıklamış bulunmakta. Yeni sistemde sınav zorunluluğu ortadan kaldırılırken bu sistemde veli ve öğrencilerin adresine en yakın okula yerleştirilecekleri belirtilmekte. Başvuruda öğrencinin karşısına 5 okul çıkacak, Bu beş okuldan birini tercih edecekler.

Bakan Yılmaz açıklamasında 'Öğrencilerin yüzde 90'ı adresine yakın okullara yerleştirilecek. Kalan yüzde 10 için, isteyen 8. sınıf öğrencilerinin gireceği bir sınav sistemi hazırladık' diyor. Yılmaz yeni sistemin adının,

'Veli Tercihli Yeni Kayıt

Sistemi'

olarak da dile getirilebileceğini söylüyor!

MEB tarafından hangi okulların sınavla öğrenci alacağı belli olmadı. Fakat 10- 15 gün içinde hangi okulların öğrencilerini sınavla alacağı açıklanacak. Öğrenciler eğer istedikleri okullar sınavla alıyorsa sınava girecekler.

Daha şimdiden evlerini

NİTELİKLİ

OKULLARA YAKIN

adreslere taşıyanlar mı istersiniz, çocuklarını amcalarının, dayılarının veya başka yakınlarının adreslerinde göstererek

NİTELİKLİ OKULLARA GİRMELERİNİ SAĞLAMAYA ÇALIŞAN VELİLER Mİ

İSTERSİNİZ,

bir curcunadır, kopmuş gidiyor.

Ama bu bir gerçektir ki, öğrenciler ve aileleri arasında

(NİTELİKLİ) –

(NİTELİKSİZ)

tartışmaları hep sürüp gidecektir. Velilerin yüzde 10 bölümü

(BENİM OĞLUM NİTELİKLİ OKULDA OKUYOR, SENİN ÖĞLUN GİBİ

NİTELİKSİZ DEĞİL)

diye böbürlenebilecekler…

Bence bu sistemin adı MYS yerine

(NE-NE)

yani

(NİTELİKLİ NİTELİKSİZ)

SİSTEM OLMASI EN DOĞRU OLANIDIR…

OKULDAN  KAYTARMANIN YOLU

Geçmiş yıllarda, kendisi de Siirtli olan bir ortaokul öğretmeni öğrencilerini:

-Yarın yazılı yapacağım, sakın kimse okula gemlemezlik yapmasın. Gözünün yaşına bakmadan SIFIRI BASARIM!

diyerek uyarmış.

Yazılıya girse bile, zaten kırık not alacağını düşünen öğrencilerden biri, yine de okula gitmemiş. Ertesi gün, aynı öğretmen sınıfa girince çocuğu kaldırmış ve:

-Dün niye okula gelmedin, söyle bakalım?

diye sormuş.

Öğrenci, yapmacık bir tavırla ve ağlamaklı bir sesle cevap vermiş:

-Dayım ölmüştü, Hocam!

Öğrencinin yapmacık tavrına inanan öğretmen:

-Ya, vah vah! Allah rahmet etsin. Otur oğlum!

demiş.

Meğer, öğrencinin “öldü” dediği dayısı, öğretmenin yakından tanıdığı biriymiş. Ama, çocuğun bundan haberi yokmuş. Öğretmenin, okuldan çıkar çıkmaz ilk işi, gerçekten de öldüğünü zannettiği kişinin taziyesine gitmek olmuş.

Öğretmen, bakmış ki öldüğünü zannederek taziyesi için gittiği çocuğun dayısı, sapa sağlam tezgâhın arkasında oturuyormuş. Samimi oldukları için de şaka yollu sormuş:

-E, söyle bakalım, ahiret âleminde ne vardı, ne yoktu?

Muhatabının, sorduğu soruya haklı olarak şaşırdığını gören öğretmen, yeğeninin okula gelmeyişinin mazereti olarak uydurduğu yalanı söylemiş. Amma, ayrılırken de yeğenine hiçbir şey söylememesini sıkı, sıkıya tembihlemiş.

Ertesi gün okula gidince de ilk işi

“dayım öldü”

yalanını uyduran öğrenciyi bulmak ve konuşmak olmuş:

-

Oğlum, Dayının taziyesine gideceğim de, nerede oturuyorlar, bilmiyorum, benimle gel, beraber gidelim!

demiş. Tabii, öğrencide şafak atmış. Kekelemeye başlamış. Öğretmen kızgınlıkla:

-Ulan oğlum mazeret olarak “DAYIM ÖLMÜŞTÜ!” demekten başka bir yalan uyduramadın mı! Hay sen, dayına kurban olsaydın!

demiş ve tabii, daha önce vermekten vazgeçtiği sıfırı da vermiş!