O'NU ARIYORUZ!

Kurtuluş Savaşımızın mimarı, Cumhuriyetimizin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk'ü, ebediyete intikalinin 79.yılında yarın bir kez daha minnet ve rahmetle anacağız yurdumuzun her yerinde… Silah arkadaşları ve kendilerine güvenerek peşl

Kurtuluş Savaşımızın mimarı, Cumhuriyetimizin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk’ü, ebediyete intikalinin 79. yılında yarın bir kez daha minnet ve rahmetle anacağız yurdumuzun her yerinde… Silah arkadaşları ve kendilerine güvenerek peşlerinden giden atalarımızın verdiği inançlı mücadeleyi büyük zaferle noktalayan eşsiz kumandan,  rahatlıkla halife olabilecekken halkın kendi kendini yönetme şekli olan fazilet rejimi Cumhuriyetle kucaklaştırdı halkımızı…

Devrimleri, fikirleri ve ileri görüşlülüğü ile yolumuzu aydınlatma hedefini güden Atatürk, tüm dünya ülkelerinin de saygınlık duyduğu bir liderdi ve ne yazık ki, çok erken ayrıldı aramızdan… “Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” diyerek bizlere emanet ettiği halk yönetiminin sonsuza dek yaşatılacağına olan inancını dile getiren yüce önderin, çok sayıda söylemleri vardır ve bunlardan biri; “Ben diktatör değilim. Benim kuvvetim olduğunu söylüyorlar. Evet, bu doğrudur. Benim arzu edip de yapamayacağım bir şey yoktur. Çünkü ben zoraki ve insafsızca hareket etmesini bilmem. Bence diktatörlük, diğerlerini ram edendir.  Ben kalpleri kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim” sözleri ile vurgulanıyor bazı kaynakçalarda…

Yedi düvel tarafından işgal edilen yurdumuzu esaretten kurtararak halkımızı özgürlüğüne kavuşturmak için Samsun’da start verilen inançlı mücadele eşsiz bir zaferle sonuçlanmasaydı, Türkiye diye yeni bir ülke vücut  bulmayacak ve bizler bugünkü adlarımızla işgal ettiğimiz mevkilerin sahibi olmayacaktık kesinlikle… Sadece bu gerçeğe baktığımızda bile; önder Atatürk, silah arkadaşları ve bağımsızlığımız için canlarını seve seve vermekten kaçınmayan atalarımıza olan minnet borcumuzu hiçbir zaman ödeme gücüne sahip olmadığımıza hükmederek yüce önderin birinci görev diye dikkat çektiği İstiklal ve Cumhuriyete sahip çıkmanın kaçınılmazlığını, çok daha iyi idrak edeceğiz kanımca…

Büyük eseri NUTUK’ta; verilen inançlı mücadeleyi tüm yönleriyle gözler önüne seren aziz önderimiz, ülkemizin karşı karşıya kalabileceği tehlikeleri de sıralayarak yaşanacak tüm olumsuzlukları aşmak için muhtaç olduğumuz kudretin damarlarımızdaki asil kanda mevcut olduğunu vurguluyor Gençliğe Hitabesi’nde… Yüce önderin dönemini yaşamamış olan benim yaşıtlarım, o dönemi yaşamış olan büyüklerinin anlattıklarına binaen    Atatürk sevgisiyle dopdoludurlar ve sevgilerini en üst düzeyde paylaşmaya gayret ediyorlar gençlerle…

Üzülerek belirtmek isterim ki, kimi zaman yüce öndere hakaret etme küstahlığında bulunulması, anlaşılır gibi değil ve bu edepsizliğe tevessül ediliyor olmasına derin üzüntü duymamak imkansız… Dünyanın sayılı liderleri arasında yer alan yüce önderimizi yarın ebediyete intikalinin 79. yılı nedeniyle bir kere daha minnet ve rahmetle anarken, O’nu aradığımızı da vurguluyor, saygıyla eğiliyorum manevi huzurunda… Vatan sana minnettardır, mekanın cennet olsun yüce önder!

Bakmadan Geçme