- Haberler
- Siirt Haber
- Prof.Dr.Süleyman Çelik: 21 Değil, 100 Yıllık Projenin Son Perdesi
Prof.Dr.Süleyman Çelik: 21 Değil, 100 Yıllık Projenin Son Perdesi
'21 Yıllık Projenin Son Perdesi' başlıklı bir yazı, epeydir sosyal medyada dolaşıyor… Oysa bu proje 21 yıllık değil, projeyi hazırlayanların birçok kez açıkladıkları gibi, 100 yıllıktır… Proje sahipleri, önce isyanlar çıkartarak amaçlarına erişmek istedil
“21 Yıllık Projenin Son Perdesi” başlıklı bir yazı, epeydir sosyal medyada dolaşıyor…
Oysa bu proje 21 yıllık değil, projeyi hazırlayanların birçok kez açıkladıkları gibi, 100 yıllıktır…
Proje sahipleri, önce
isyanlar
çıkartarak amaçlarına erişmek istediler, fakat
Atatürk
zamanında başaramadılar…
Atatürk’ün
devrimler
yaparak ulusunu aydınlatmaya/ uyandırmaya çalıştığını görünce, aydınlanmış bir ulusu sömüremeyecekleri, üstelik diğer Müslüman ülkelere de kötü örnek(!) olacağı için telaşlandılar. Mısır’da “
Müslüman Kardeşler
(İhvan-ı Müslimin)” örgütünü kurdurarak, İslam ülkelerinde “
Atatürk’ün din düşmanı olduğu
” propagandasını başlattılar…
Bu arada Atatürk’ü örnek alarak, kendi ülkelerinde benzer devrimler yapmak isteyen Afganistan Kralı
Emanullah Han
ile İran Şahı
Rıza Pehlevi’
yi, darbe yaptırarak tahtlarından düşürdüler…
Ne yazık ki
Atatürk’ten sonra
devleti yönetenler bunlara
teslim
oldu…
Bununla birlikte, “
Soğuk Savaş
” dönemine girilmiş olması ve Komünist Bloka karşı Türkiye’nin stratejik konumu nedeniyle, projenin ülkeyi parçalama kısmını
ertele
diler. Fakat halkın uyanmasını önlemek için
karşıdevrim
ci kısmını uygulamaya koydular…
Bu uygulama sürecinde sivil yöneticiler kontrolden çıkınca, “
Bizim Oğlanlar
” dedikleri askerleri devreye sokup hizaya gelmelerini sağladılar…
Biz aldırmadık. Hatta darbecileri alkışladık!..
***
Sovyetler dağılıp
Komünist Blok çökünce
asıl projeyi
uygulama zamanı
geldi!..
Projeyi uygulamak için
1996
’da yeni bir
yönetici adayı
seçtiler ve bunu, CIA’ya bağlı bir düşünce kuruluşu (think tank) olan
Rand Corporation
yazdığı bir raporla duyurdu!..
Bu rapor Türk gazetelerinde yayımlandı ama biz aldırmadık!..
Muhalefet
yeni yönetici adayının iktidara gelmesi için önündeki
engelleri kaldırdı
,
medya
da tam gaz
destek
verdi: çünkü proje sahipleri, “
yalnız iktidarı belirlemiyor, muhalefete ve medyaya da istediği şekli veriyordu!..”
Bu şekilde 21 yıl önce iktidara gelen yeni yönetici,
son perde
de ne olacağını daha önce, “
demokrasiyi tramvaya benzeterek
” açıklamıştı…
Gerçekte son perde,
Graham Fuller
ve
Samuel Huntington
gibi proje sahibinin sözcülerinin
Yeni Türkiye
ve
Medeniyetler Çatışması
adlı kitaplarında yazıyordu. Yani son perde projede vardı!..
Bunlar anlatıldı ama biz aldırmadık…
***
Bu arada egemenler
proje
yi
gözden geçirip büyüterek yeni bir ad verdiler: Büyük Ortadoğu Projesi (
BOP
).
Ortadoğu az gelmiş olacak ki kısa bir süre sonra bunu genişlettiler ve “Kuzey Afrika’dan Orta Asya’ya Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi (
GOP
) adını verdiler.
Amerika
’nın siyahi kadın
Dışişleri Bakanı
açıkladı: “
bu proje kapsamında olan 25 ülkenin sınırları değişecek”
dedi.
Haritası
nı da yayımladılar. Haritada
Türkiye
de sınırları değişecek, yani
parçalanacak
ülkeler arasında görülüyordu…
Buna karşın biz aldırmazlık konumumuzu sürdürdük…
***
Yönetici Diyarbakır’da, “
hani Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi var ya! Ben onun
eşbaşkan
ıyım
” dedi!..
Biz buna da aldırmadık. Ama kendilerine
ulusalcı (millici
) diyen bir kesim gidişattan işkillendi ve
“?zınısım adnıkraf ninekilheT
” gibi anlamsız sesler mırıldanmaya başladı!..
Biz tehlikenin farkına varmadık ama proje sahibi,
tekerine taş koymak
isteyenleri tanıdı ve Amerika’daki taşeronu aracılığı ile ne yapacağını duyurdu: “
ulusalcı dalgayı aşacağız!..”
Hemen “
Nemrut Mustafa Divanı
” benzeri bir mahkeme kuruldu ve ‘tekere taş koyması olası kişiler,’ “
Bekirağa Bölüğü
” gibi bir yere tıkıldı. Bu arada bunların foyaları sergilenmeye başlandı; alçaklar(!) köstebek gibi yer altlarını, hatta denizin altını kazmışlar ve her yere silah depolamışlardı!..
Biz aldırmazlık konumumuzu sürdürürken, büyük bir kesim, “
yetmez ama evet
”, “
sonuna kadar gidilsin
” vb. söylemlerle gelişmeleri alkışlıyordu!..
Nemrut Mustafa Divanı, Bekirağa Bölüğü
ve eski
İngiliz
/
yeni Amerikan
Muhipleri, İslam Teali
ci,
Kürt Teali
ci gibi alkışçılar, kökleri
Kuvayı Milliyeci
lere dayanan
Ana Muhalefet
Partisi’nin uyuyan liderini uyandırdı. “
Ben bu davanın savcısıyım
” diyen eşbaşkana karşı, o da “
ben de bu davanın avukatıyım”
deyince ipi çekildi. Yerine
Mutemet
biri getirildi…
Biz gelişmeden bir şey anlamadığımız gibi, ötekinden bıkmış olduğumuz için Mutemet’i alkışlarla karşıladık…
Mutemet’in koltuğuna oturur oturmaz “
laiklik tehlikede değil
”, “
Yargıda Cemaat kadrolaşması yok”
gibi sözlerine aldırmadık. Partiden
Kemalistler
i uzaklaştırdı,
gericiler
i doldurdu; hatta
Ekmeleddin
gibi bir hilafetçiyi Cumhurbaşkanı adayı yaptı. Gene uyanmadık ve
“
tıpış tıpış
” gidip oy verdik!..
Şimdi iktidarın beslediği, muhalefetin
helalleşmek
için peşlerinden koştuğu
tarikat ve cemaatler
sokağa dökülüp
şeriat
ve
hilafet
isteklerini açıkça dile getirmeye, bunlara ses çıkaranlar ise içeri tıkılmaya başlanınca, tehlikenin farkına vardıklarını sananlar, “
21 yıllık projenin son perdesi açıldı
” diyorlar.
Akşam olduğu halde hala uyudukları için bunlara, İngilizler gibi “
goodmorning after supper
*” da diyemeyiz.
***
Dostlar, asıl mesele şeriat-hilafet değil. Anımsayın,
BOP
’ta sıra
Suriye
’ye gelince, orada da önce
yeşil bayraklı
benzer
güruhlar
yürümeye başlamıştı. Sonra Amerika’nın topladığı
paralı askerler
Türkiye’de
eğit
ilip
donat
ılarak Suriye’ye sokulmuş ve
iç savaş
başlatılmıştı.
Afganistan’dan
tırlarla getirilip sınırımızda boşaltılan sırt çantalı
genç adamlar
kimler?
Amerika’nın
paralı askerler
i olabilir mi?
Afganistan’da eğitilmiş ve kullanılmış bu adamlar, içimize girdikten sonra donatılıp, tanrı korusun,
iç savaş
a hazır hale getirilmiş olmasınlar?
Egemenler,
“BOP’ta sıra Türkiye’ye geldi
” dedilerse, neden olmasın!?..
***
Yıllar önce yatırım yapmış
birçok yabancı
büyük
firmanın,
son yıllarda tasını tarağını toplayıp Türkiye’den
ayrıldığı
görülüyor. Muhalefet kolay eleştiri yoluna başvurarak bunu, iktidarın antidemokratik uygulamalarına bağlıyor. Oysa
demokrasi kapitalistin umurunda değil
dir. O,
sermayesine
ve
kârına güvence
ister. Hatta Şili’de
Allende
ve
Pinochet
örneğinde olduğu gibi demokrasiyi değil,
faşizmi tercih
eder. Eskiden beri, “
demokrasi getireceğiz
” diyerek ülkeleri işgal eden küresel emperyalistlerin, faşist rejimler getirdikleri de iyi bilinir.
BOP
’un uygulandığı İslam ülkelerindeki
İslamo-faşist
rejimler ortada!..
Kapitalistler en çok sermayelerini kaybetmekten korkarlar. Güvenliklerinin kaybolabileceğini duyumsadıklarında hemen kaçarlar. Güvenliğin en az olduğu ülkeler iç savaş yaşayan ülkelerdir. Nitekim, BOP’un Arapçası olan “
Arap Baharı
” başlamadan 6 ay önce, Libya’daki tüm Batılı büyük petrol şirketleri kuyularını kapatıp kaçtılar.
Bizdekilerin kaçışını da ben hayra yormuyorum. Bu nedenle
“Allah sonumuzu hayreylesin
” demeyi bırakıp “
artık uyanalım
” diyorum.
Yoksa öleceğiz!..
Bakmadan Geçme





