Prof.Dr.Süleyman Çelik: Takalif-i Milliye'den Kredi Kartından 750 Liraya
Osmanlı 'ya özenen AKP , ülkeyi aynen Osmanlı'nın son dönemine benzetti… Son döneminde borç batağı na saplanmış olan Osmanlı, borcu borçla kapatırken bir yandan da yeni saraylar yaptırıyor ve Padişah kalabalık mahiyetiyle birlikte büyük bir gösterişle Avr
Osmanlı
’ya özenen
AKP
, ülkeyi aynen Osmanlı’nın son dönemine benzetti…
Son döneminde
borç batağı
na saplanmış olan Osmanlı, borcu borçla kapatırken bir yandan da yeni
saraylar
yaptırıyor ve Padişah kalabalık mahiyetiyle birlikte büyük bir gösterişle Avrupa seyahatine çıkıyordu…
Aynı şekilde ülkeyi borç batağına sokan AKP de “
itibardan tasarruf olmaz
” diyerek yeni saraylar yaptırıyor, yurtdışına kalabalık, şatafatlı geziler düzenliyor, hatta Amerika sokaklarında renkli reklam kamyonları gezdiriyor!..
Fakat borcu borçla kapatmak için yeni borç bulamayınca içeriye yönelmek zorunda kaldı…
Zenginler “
bana dokunursan bozuşuruz
” deyince gözlerine aşağıya dikti…
Çöp bidonları
nda
yiyecek
arayanlardan bir şey alamayacağını görünce, yok etmiş olduğu
orta sınıf
ın son kalıntıları aklına geldi!..
Limiti 100 bin lirayı geçen kredi kartı sahiplerinden, “
Savunma Sanayii Destekleme Fonuna katkı payı
” adı altında yılda 750 lira almaya karar verince bunlar da ayağa kalkıp limitini düşürmek için bankalara koştu…
***
Geçenlerde
vatanı bölmek
isteğini dile getirmiş olan
Cumhur İttifakı
’nın
minik ortak
larından birinin tersine, bu kez bir diğer minik ortak 750 lira vermek istemeyenleri
vatan hainliği
ile suçladı!..
Efendi sen,
Sakarya Meydan Muharebesi
öncesi
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa
’nın verdiği
Tekâlif-i Milliye (Ulusal Yükümlülük) emirleri
ni biliyor musun?..
Bu emri duyan bu
millet
“
başım üstüne
” dedi ve elinde avucunda ne varsa; bir çift
çarık
ya da
iç çamaşırı
, hatta
canını
verdi…
Çünkü emri verene
inanıyordu
ve verdiklerinin yerinde kullanılacağından emindi…
***
Milletin malı, canı ve kanı ile kazandığı Kurtuluş Savaşı yıllarını geçelim, daha sonraya gelelim:
Yıl
1964
; Kıbrıs’ı Türklerden temizleyip Yunanistan ile birleşmek isteyen
Rumlar katliam
lara başladı.
Soykırımı önlemek isteyen
Türkiye
, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşunu sağlayan Londra ve Zürih antlaşmalarından doğan
müdahale hakkı
nı kullanmak üzere harekete geçince karşısında
Amerika
’yı buldu.
ABD Başkanı
Johnson
, Başbakan İsmet İnönü’ye bir
mektup
göndererek, “
bizim verdiğimiz silahları, iznimiz olmadan kullanamazsınız”
dedi…
Bunun üzerine Türkiye sınırlı hava akınlarıyla katilleri korkuttu, Amerika ve İngiltere’nin de araya girmesiyle ateşkes ilan edildi ve
geçici bir statü
oluşturuldu…
Bu arada durum değerlendirmesi yapıldığında, başta
çıkarma
yapacak
gemileri
n yokluğu olmak üzere, Ordumuzun donanımının
yeterli olmadığı
görüldü…
Bu konuda bir araştırma yapan gazeteci
Yılmaz Çetiner
,
Cumhuriyet
gazetesinde yazdığı bir seri yazıyla gerçeği ortaya koydu:
1947
’de imzalanmış olan
Marshall Anlaşması
sonrası, Amerika “
ben size daha iyisini veririm
” diyerek “Ulusal Savunma Sanayimizi” kapattırmıştı…
Yılmaz Çetiner yapmış olduğu araştırmada Amerika’nın, “daha iyisi” diyerek verdiklerinin çoğunun, İkinci Dünya Savaşı’nda kullanılmış
savaş artığı
, genellikle işe yaramaz
silah, araç ve
gereçler
olduğunu; askerlerimizin Türk insanının pratik zekâsıyla bunlardan yararlanmaya çalıştığını; ayrıca
Yunanistan
’a yapılan yardımlarla karşılaştırdığında, nüfusu bizim onda birimiz kadar olan Yunanistan’a bizden daha çok ve kaliteli yardımlar yapıldığını saptadı.
Bunun üzerine Cumhuriyet gazetesi, “
BAŞKASININ VERMEDİĞİNİ MİLLET YAPAR
” başlığı ile Ulusal Savunma Sanayii kurulması için bir kampanya başlattı…
Kampanya yurt çapında büyük ilgi uyandırdı ve Johnson mektubu nedeniyle Amerika’ya çok kızgın olan milletimiz, “
Tekâlif-i Milliye” heyecanı
yla Ordumuza bağış yapmaya koştu…
Kıbrıs’ta yakında gene olayların çıkacağı bilindiği için
öncelik
le
çıkarma gemileri
yapmak gerektiği düşünüldü…
Bu amaçla “
Deniz Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı
” kuruldu ve toplanan paralar bu vakfa aktarıldı.
1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nı bu şekilde yapılan milli çıkarma gemilerimizle gerçekleştirdik.
Daha sonra aynı heyecanla
Hava Kuvvetlerini ve Kara Kuvvetlerini Güçlendirme vakıfları
kuruldu.
Genelkurmay Başkanlığı bunların hepsini
Türk Silahlı Küvetlerini Güçlendirme Vakfı
adı altında topladı…
Bu vakfa bağlı olarak kurulan
Aselsan
,
Havelsan
ve
TAİ
kısa zamanda dünyanın sayılı savunma sanayileri arasına girdiler.
***
Millete hain diyen efendi, demek ki millet size güven duymuyor ki 750 lira bile vermek istemiyor…
Milletin güvenini kazanmak istiyorsanız
önce
siz
özveri
de bulunun…
Örneğin,
1929 Dünya Ekonomik Bunalımı
çıktığında diğer ülkeler gibi Türkiye Cumhuriyeti de bunalımdan ekonomisinin zarar görmemesi için bazı önlemler aldı.
Bu kapsamda, en önce
Cumhurbaşkanı, bakanlar ve milletvekillerinin aylıkları %50 oranında düşürüldü.
Bu önlemler nedeniyle Türkiye bunalımdan etkilenmedi ve en yüksek büyümeyi 1930’dan sonra elde etti. (
Ekrem Pakdemirli
’nin “
Sayılarla Türk Ekonomisi
” kitabına bak!)
Siz ne yaptınız, ne yapıyorsunuz?
Meclis’e bu yıl kaç tane yeni
lüks araba
alındı, biliyor musunuz?
Sizin ya da yakınlarınızın başı ağrıdığında istediğiniz
özel hastane
ye, hatta
yurt dışı
na gidip bedava tedavi olabilirken, hastalanan
millet
in muayene olabilmek için
6 ay sonra
sı için bile
randevu
alamadığını biliyor musunuz?
Meclis Lokantası
nda, okul kantininde satılan bir
tost fiyatına üç kap yemek
yerken, bir tost alacak parası olmadığı için sınıfta
açlıktan bayılan öğrenciler
i düşünüyor musunuz?..
Bakın bu lokantada sizlere daha iyi hizmet vermek, daha lezzetli/ güzel yemekler yemeniz, tatlı yiyip tatlı konuşmanız için Meclis Başkanlığı
yeni garsonlar, aşçılar, dönerciler, kebapçılar, pideciler, pizzacılar, hatta pastacılar
almak üzere ilan vermiş!..
Yiyin, afiyet olsun da ondan sonra bu lüksü, şatafatı, saltanatı gören halka hakaret etmeyin, bari!..
Bakmadan Geçme





