Prof. Dr. Süleyman Çelik Yeni Süreç

KÜRT TEALİ'DEN PKK'YA? Devlet Bahçeli , Ekim ayında Bölücübaşı 'na zeytin dalı uzattı 'umut hakkından' söz etti ve 'gelsin Meclis'te konuşsun.Terörü bitirsin' dedi!.

KÜRT TEALİ’DEN PKK’YA?

Devlet

Bahçeli

, Ekim ayında

Bölücübaşı

’na zeytin dalı uzattı; “umut hakkından” söz etti ve “gelsin Meclis’te konuşsun. Terörü bitirsin” dedi!..

R.T.

Erdoğan

, halkın nabzını çok iyi tutan usta bir politikacı. Geçen “Çözüm Süreci” sonrasında yapılan

7 Haziran 2015

seçimlerinde, ‘bu konunun kendisine oy kaybettireceğini’ gördü. Bu nedenle topa hiç girmedi. Ama Bahçeli’nin bu çağrıyı İktidar adına yaptığını herkes biliyor!..

Bahçeli’nin çağrısı üzerine, belediyelere kayyum atanması nedeniyle AKP ile düne kadar kanlı bıçaklı olan

PKK

’nın Meclis’teki temsilcisi

DEM

’liler, birden her şeyin üzerine sünger çekerek

iktidarla kol kola

girdiler. Neşe içinde İmralı’ya, Kuzey Irak’a gidip geldiler. Ardından Bölücübaşı Meclis’te değil, ama İmralı’dan konuştu; PKK’lılardan “silahlarını bırakmalarını” istedi. Bu isteğe

Kandil

’deki teröristler “eyvallah” dediler. Edirne cezaevindeki S.

Demirtaş

da topa girdi ve “Erdoğan, Bahçeli ve Öcalan’a Allah’tan uzun ve sağlıklı ömür” diledi!..

İktidarla PKK’lılar arasında oluşan bu muhabbet, düne kadar aynı otobüsün üzerinde birlikte miting yapacak kadar,

DEM’lilerle kol kola

olan

CHP

’lileri ofsayta düşürdü. Birden kendilerini kenara atılmış hissettiler. Bölücübaşı, güya barış çağrısı yaptı ama gene Cumhuriyete ve kurucularına kinini kustu. Buna karşın, Cumhuriyeti kuran CHP’nin Genel başkanı Özgür Özel ve partinin perde arkasındaki lideri Ekrem İmamoğlu buna aldırmadılar ve gelişmeleri desteklediler.

Böylece geçen sefer olduğu gibi,

ana muhalefetin de desteklediği

yeni bir “

Çözüm Süreci

” başladı!..

***

Yaşananları anlamak için bazı soruların yanıtlanması gerek: Süreçte

tarafların çıkarı ne olacak?

AKP

’nin “Erdoğan’ın

ömür boyu Cumhurbaşkanı

olmasın sağlayacak anayasa değişikliği” isteğine karşılık,

PKK’

lıların da “değiştirilecek anayasada,

vatanın bölünmesi

ne gidecek bazı hukuki düzenlemeler yapılmasını” istedikleri, öne sürülüyor!..

Her ne kadar AKP’liler, “vatanın bölünmesine” kesin karşı olduklarını bildirseler de en son

Binali Yıldırım

, Anayasanın

66. Madde

sinin değiştirilebileceğini söyledi. Ayrıca müttefikleri

HÜDA PAR

’ın

PKK’lılarla aynı görüşte

olduğu biliniyor. Bu parti, daha yenilerde Diyarbakır’da, birçok AKP’linin de katıldığı, bir toplantı düzenleyerek benzer istekleri dile getirdi. Hatta bir milletvekili, bu istekleri TBMM’de de tekrarladı. Geçen 26 Ağustos’ta

Malazgirt’te, el ele

birlikte poz vermişlerdi. Ne yazık ki o poza bazı komutanlar da katılmıştı!..

***

Örgütün kurucusu olduğu için “sözünün dinlendiği” öne sürülen Bölücübaşı, 1999’da da PKK’lılara “silahları bırakın” demiş, ama o zaman kimse takmamıştı!..

Bu durumda

örgütün gerçek kurucusu

Bölücübaşı değil de başkası olmasın?

Şimdi istek, perde arkasındaki kurucudan geldiği için mi her şey istenildiği gibi gelişti?

***

Bu sorunun yanıtını bulabilmek için Tarih Baba’nın tozlu sayfalarını karıştıracak olursak,

PKK

’nın Bölücübaşı tarafından değil, çok daha önce, işgal yıllarında

İngiltere

tarafından, “

Kürt Teali Derneği

” adıyla kurdurulduğunu, öğreniriz. İngiltere, bunun yanında “

İngiliz Hayranları

(Muhipler)” ve “

İslam Teali

” adlı iki dernek daha kurdurmuştu.

Emperyalistler,

Kurtuluş Savaşı

yıllarında, bunları kullanarak birçok

isyan

çıkarttı. Hatta özel bir ordu (

Kuvayı İnzibatiye

) oluşturarak

Kuvayı Milliye

cilerin üzerine saldırttı. Kurtuluş’tan sonra da

Sevr

’i diriltmek için isyanlar çıkartarak

Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkma

ya çalıştı.

Atatürk zamanında isyanların hepsi kısa sürede tepelendi. Atatürk’ten sonra Türkiye

emperyalistlere teslim

olunca işler değişti…

Emperyalistler

in

patron

luğunu İngiltere’den devralan

Amerika

,

Soğuk Savaş

yıllarında, Sovyetlere karşı

ileri karakol

olarak kullandığı için,

Türkiye

’yi bölme işini erteledi. Fakat Cumhuriyetin altını oymak üzere, örgütleme ve planlama çalışmalarını sürdürdü. Bu iş için

Adana Konsolosluğu

’nda, gerçekte

CIA ajanı

olan bir konsolos yardımcısını görevlendirdi. Bu kişi, günlerini Adana’dan çok Doğu ve Güneydoğu’da geçiriyor ve buralarda

bölücü odaklar

oluşturmaya, bunlar arasında eşgüdüm sağlamaya çalışıyordu. Bunun yanında, Cumhuriyet karşıtı İslam Tealici

gericileri

ve

Muhipler

i de örgütlüyordu.

MİT

’i ele geçirmişlerdi. Ayrıca ünlü Siyonist Dışişleri Bakanı Henry

Kissinger

’ın açıkça söylediği gibi, “hem iktidarı hem de muhalefeti istedikleri şekilde düzenlemiş (dizayn etmiş)” oldukları için bu işleri kolayca yapıyorlardı. Bu arada İsrail kurulmuş ve CIA, MOSSAD gibi becerikli bir ortak kazanmıştı!..

***

Sovyetler yıkılınca

Ortadoğu’yu yeniden düzenlemek ve Sevr’i yaşama geçirme zamanı geldi. Bu amaçla Büyük Ortadoğu Projesi (

BOP

) hazırlandı! Projeye bahane bulmak için, New York’taki

İkiz Kuleler

e saldırı düzenleterek 5 bin yurttaşlarını öldürmekten çekinmediler. Bunu Müslümanların üzerine atan Başkan

Bush,

“bu bir Haçlı Seferidir” diyerek

Afganistan

’a saldırdı. Ardından

Irak, Libya

ve

Suriye

parçalandı.  İşin ilginç tarafı, Haçlı Seferine diğer Müslüman ülkelerin yardımcı olmasıydı. Kimi eş başkanlık görevi yaptı. Kimileri de Amerika’nın savaş giderlerini karşıladı!...

BOP’ta

sıra

nın

İran

ve

Türkiye

’ye geldiği düşünülürken, küresel ısınma ile

su petrolden

daha

değerli

olunca, Siyonist-emperyalist ortaklığının “

Mezopotamya Projesi

” adlı yeni bir proje hazırladıkları öğrenildi.

Deniz suyunu arıtarak çölde topraksız tarım yapan

Siyonistler

, “

Bereketli Hilal

” denilen

Mezopotamya

topraklarını

Doğu Anadolu’nun suyu

ile buluşturarak, “petrolü kontrol ettiğinde devletlere, besini kontrol ettiğinde insanlara egemen olursun” diyen

Kissinger

’ın ruhunu sevindirip, dünyaya egemen olacak ve 2000 yıllık rüyalarını gerçekleştireceklerdi!

Eskiden, Güneydoğu’da bir Kürdistan kurulması düşünülüyordu. Şimdi amaç sulara el koymak olunca,

Dicle- Fırat havzası

nı oluşturan tüm

Doğu Anadolu

’ya göz koydular. Hatta Gürün’de

Tohma Çayı

ile birleştirecekleri

Kızılırmak

’ın Fırat’a bağlanmasından ve böylece

Sivas’tan Hatay’a

kadar olan bölgenin Türkiye’den koparılmasından, dahası buna

Çukurova

’nın eklenmesinden bile söz ediliyor!..

İşte asıl amaç bu. Yoksa

Kürtler

Siyonistlerin ve emperyalistlerin

umurlarında değil

!..

Birinci Dünya Savaşı’nda, İngiltere Arapları kışkırtarak Osmanlı’yı parçalamak isterken, ona uşaklık yapan Peygamber’in torunu

Şerif Hüseyin

, “

Büyük Arabistan Kralı

” olmayı düşlüyordu. Fakat İngiltere, Osmanlı’yı yıktıktan sonra,

cetvelle sınırlar

çizerek

10’un üzerinde küçük devletçik

oluşturdu. Çünkü ”

böl, vuruştur ve yönet

” politikası, bir büyük devlet değil, birbirleriyle didişecek birçok küçük devlet oluşturulmasını gerektiriyordu. Zavallı Şerif Hüseyin. Arabistan Kralı bile olamadı!..

Aynı politika gereği, çok konuşulan ‘Türkiye, Suriye, Irak, İran Kürtleri’ birleştirilerek

Büyük Kürdistan

’ın

kurulmasına da izin verilmeyecektir. Hatta

4’ten de çok devletçik

oluşturulacaktır. Örneğin, Irak Kürdistan’ının Barzanistan ve Talabanistan olarak ikiye bölünmesi olası. Dahası, bunları kontrol altında tutmak için, Kerkük’te küçük bir Türkmenistan bile kurabilirler. Türkiye’de ise tek bir Kürt’ün yaşamadığı yerleri bile proje içine aldıkları için, cetvelle sınırlar çizerek

Kürt,  Zaza, Kürt Alevi, Türk Alevi, Türkmen, Yörük

vb. adlar altında birçok devletçik oluşturulacaktır…

Sonuçta

Siyonist emperyalistler

bereketli Mezopotamya topraklarında sulu tarım yaparak insanları kontrolleri altına alıp “

Dünyanın Efendisi

” olacaklar, bu bölgede yaşayan

Türk, Kürt, Arap, Alevi, Sünni

vs. tüm insanlar ise onların

ırgat

ı olacaktır…

Ayrıca hiçbir bölünme

iç savaş

çıkmadan gerçekleşmemiştir. İç savaş demek

büyük acılar

demektir. Buna Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Afganistan’da tanık olduk. Bu gün

Kürtler

Güneydoğu’dan çok İstanbul’da, İzmir’de ve diğer

Batı illerinde

yaşıyor. İç savaş çıkınca en büyük acılar buralarda yaşanacaktır. Onun için sözde barış masallarına kanarak yüz yıllardır var olan

gerçek barış ve huzur ortamı

nın bozulmasına izin vermeyin. Dizayn edilmiş partilere güvenmeyin. Tek kurtuluş, sizin “

azim ve kararınız

” olacaktır!..

Bakmadan Geçme