• Haberler
  • Siyaset
  • Prof. Dr. Süleyman Çelik'in Kaleminden Ermeniler, Yahudiler, Kürtler ve Emperyalistler

Prof. Dr. Süleyman Çelik'in Kaleminden Ermeniler, Yahudiler, Kürtler ve Emperyalistler

Amerika, diğerlerinden farklı bir yöntem le işe başladı: Osmanlı topraklarında 2000 misyoner okulu ve birçok hastane açtı.Okullara Müslüman öğrenci alınmıyor , hastanelerinde de Müslümanlara bakılmıyordu.

Amerika, diğerlerinden

farklı bir yöntem

le işe başladı: Osmanlı topraklarında

2000 misyoner okulu

ve birçok

hastane

açtı. Okullara

Müslüman öğrenci alınmıyor

, hastanelerinde de Müslümanlara bakılmıyordu. Öğrencilerde

ulusal bilinç

/ kimlik bilinci oluşturmaya çalışılıyor, hastanelerde de hastalara aynı yönde telkinler yapılıyor ve bu şekilde Amerika Müslüman olmayanların “Koruyucu Meleği” rolünü oynuyordu. Son erek,

azınlıklar

ın Osmanlı’ya baş kaldırarak

bağımsızlık

larını kazanmaları ve sonrasında Amerika’ya

ticari imtiyaz

lar sağlamalarıydı.

Çalışmalarının sonucunu da gördü. Örneğin, bağımsızlığını kazanan Bulgaristan’ın ilk üç başbakanı İstanbul Robert Koleji mezunu idi.

Fakat o

Balkanlardan çok

, tarihin her döneminde jeopolitik önemini korumuş olan

Ortadoğu

ile ilgileniyordu. Burada gözü- kulağı olacak, kendisine üs, ileri karakol ya da çekiç güç görevi yapacak, kısaca bugünkü

İsrail’in işlevini üstlenecek bir devlet

kurmaya karar vermişti!..

Daha önce arkeolog, gezgin vs. ayaklarıyla göndermiş olduğu ajanların bölgede yapmış olduğu sosyolojik araştırmalarda, “

Doğu Anadolu’da yaşayan

Ermeniler

in bu görevi yapabileceği

” saptanmıştı.

Bu saptama doğrultusunda,

Trabzon’dan Adana’ya

inen bir çizginin doğusunda kalan bölgede egemen olacak

Büyük Ermenistan Krallığı

projesi hazırlandı ve çalışmalara bu bölgede ağırlık verildi.

Okullar

ve hastaneler

Ermeni nüfusun yoğun olduğu yerlerde

açıldı. Örneğin, küçük bir ilçe olan Merzifon’a 5 Amerikan koleji açıldı. Ayrıca aynı bölgede benzer çalışmalar içinde olan Ruslardan çok kendilerine yaklaşmaları için Ermenilerin

mezhep

leri de değiştirilmeye çalışıldı ve önemli sayıda

Protestan

bir cemaat oluşturuldu…

Bu çalışmalar sonuç verdi. Ermeni

Taşnak

ve

Hınçak

örgütleri kuruldu. Bu örgütlere bağlı

çeteler,

Türk ya da Kürt ayırt etmeksizin bölgedeki

Müslümanları

kaçırmak üzere köylere saldırıp

halkı taciz

etmeye başladılar.

Bunun üzerine çetelere karşı

direnen halka yardım

etmek üzere devlet, aşiret başkanları, ağalar ya da köylerin ileri gelenlerinin komutasında

Hamidiye alayları

kurdu.

Sonuçta

kaybeden Ermeniler

oldu. Suriye ve Lübnan topraklarına

sürülerek (tehcir) bölgeden uzaklaştırıldılar…

Amerika bu kez “böl ve yönet” politikasını

etnik ayrımcılık

yoluyla gerçekleştirmeye karar verdi ve

Kürdistan projesi

ni hazırladı…

***

Lozan

’da amacına erişemeyen Amerika, “

biz büyük devletiz. Er ya da geç amacımızı gerçekleştiririz”

diyerek Antlaşmayı imzalamadı.

Hani,

Türk filmlerinde

sık karşılaşılan bir sahne vardır. İki genç birbirleriyle ölümüne kavga ederken, biri gelir: “

durun! Siz aslında kardeşsiniz

…” der ve kavgayı bitirir. Gençler birbirlerine sarılır, film mutlu sonla biter!

İşte emperyalistler,

Ermeniler ile Kürtler arasında benzer bir sahne

kurguladılar:

Doğu Anadolu’da daha düne kadar birbirleriyle vuruşturdukları Ermeni ve Kürtlere, “

Siz aslında kardeşsiniz. Türkler sizi birbirinize düşman etti”

dediler. Ermeniler, Kürdistan’ın büyük bir kısmını içine alan hayali “büyük Ermeni davasından vazgeçtiklerini” bildirerek ayrılıkçı Kürtlerle sarılıp öpüştüler.  Zaten bir kısım Ermeniler, “

kendilerinin Alevi Kürt olduklarını

” öne sürerek sürgünden kurtulmuşlardı (

Kripto Ermeniler

).

Koçgiri, Ağrı, Şeyh Sait, Seyit Rıza vd. başkaldırılar

ını bunlar düzenledi. Bu birliktelik daha sonra

PKK-ASALA

işbirliği ile sürdü. İşbirliği, günümüzde de

PKK’nın partisi ile Ermenistan

arasında sürmekte. Partinin önde gelenlerinden

Ahmet Türk

’ün babası bir Hamidiye Alayı Komutanı imiş! Ahmet Türk, babası adına Ermenilerden

“özür

” diledi.

***

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra

Amerika

, Türkiye dahil, Ortadoğu’daki

İslam ülkeleri

ni

uydu

su durumuna dönüştürmüştü. Ancak yüzlerce yıl sürmüş

Hilal- Haç çatışması

nedeniyle Müslümanlara güvenemiyordu.

Güvenebileceği bir devlet

yaratmak amacıyla

İsrail

kuruldu ve

NATO’nun gizli ortağı

yapıldı. Hiç ilgisi olmamasına karşın

Avrupa ülkesi statüsü

verilerek sporda Avrupa liglerinde oynaması, Eurovision yarışmasına katılması vs. sağlandı…

Müslüman halkların genelde İsrail’e karşı olmasına karşın, Amerika’nın uşağı durumundaki İslam ülkelerinin yöneticileri onu gizli olarak destekliyor, hatta ticari ve siyasi ilişkiler kuruyorlardı. Bununla birlikte küçücük İsrail devletinin varlığını koruyabilmesi için

topraklarının büyütülmesi

ve ona

güvenilir bir müttefik yaratılması

gerekti.

Topraklarının büyütülmesi için, Amerikan uydusu Arap devletlerinin kışkırtmasıyla savaşlar çıkartılacak, İsrail her savaşta biraz daha büyüyecek ve yavaş yavaş “

vaat edilmiş topraklar

” masalı gerçekleştirilmeye çalışılacaktı

Halkları birbirlerine düşmanlaştırmayı iyi bilen emperyalistler

müttefik yaratma

nın da

projesi

ni hazırladılar!..

Kürtlerin yaşadığı

dört ülkede

, oluşturulacak terör örgütleri aracılığı ile

iç savaş

lar çıkartılarak

Kürdistan

kurulacak olursa, çevresi

dört düşman ülke ile çevrili bir devlet

ortaya çıkacak ve bu devlet güvenliğini sağlamak için kendilerine teslim olacaktı!..

Müslüman Kürt halkını Yahudilere yakınlaştırmak için bazı Kürt

aşiret

lerin

Yahudi

kökenli olduğu yalanı öne sürüldü. Ayrıca tarih çarpıtılarak bir

masal

uyduruldu:

Selahattin Eyyubi

, Kudüs’ü fethettiğinde,

Yahudileri Hristiyanların zulmünden kurt

armış ve onları özgürleştirmiştir. Bu nedenle Yahudiler Selahattin Eyyubi’ye minnettardır ve o Kürt olduğu(!) için de

Kürtleri

çok sever

ler…”

Gerçekte Selahattin Eyyubi’nin Kürt olduğu da bir masal. Hadi onu geçelim, ama fethettiğinde (MS 1187)

Kudüs’te Yahudi yoktu

. Çünkü Yahudiler

Roma İmparatorluğu

na iki kez isyan etmişler ve bunun üzerine imparator Hadrianus tarafından

dünyanın dört bir yanına sürülerek

Filistin’deki varlıklarına

bin yıl önce

son verilmişti...

Oysa

Yahudiler

Selahattin Eyyubi’ye değil,

Pers İmparatoru Büyük Kiros

’a (MÖ 590-529 dolayları)

minnet

duyarlar. Çünkü daha önce de ülkeleri Babil

Krallığı tarafından işgal edilmiş olan Yahudiler, köle olarak kullanılmak üzere

Babil’e sürülmüş

tü. MÖ 538’de Babil’i ele geçiren

Kiros,

Yahudilerin

Kudüs'e

dönmelerine izin

vermişti.

Fakat anlatılan yalanlara o kadar inanmışlar ki

PKK

’nın dağdaki şefleri ve partisinin ileri gelenleri,

İsrail

’in Gazze’de yaptığı

soykırımı desteklemekte

; hatta PKK’lı teröristler

paralı asker

olarak İsrail saflarında savaşıp,

soykırıma ortak

olmaktadırlar…

***

Bu konularda çok araştırma yapıp, çok mürekkep tüketmiş olan Sevgili

Uğur Mumcu

29 Temmuz 1992 tarihli Cumhuriyet’teki yazısını şöyle bitiriyordu:

Kürt’ü Türk’e; Türk’ü Kürt’e; Ermeni’yi Türk’e; Türk’ü Ermeni’ye; Alevi’yi Sünni’ye, Sünni’yi Alevi’ye düşman eden, emperyalizm ve emperyalizmin Ortadoğu’daki çıkarlarıdır. Dün öyleydi, bugün de öyle…”

Onu, bunları bildiği ve yazdığı için öldürdüler!....

Bakmadan Geçme