• Haberler
  • Siyaset
  • Prof. Dr. Süleyman Çelik'in Kaleminden: Lider mi Mürşit mi?

Prof. Dr. Süleyman Çelik'in Kaleminden: Lider mi Mürşit mi?

Siyasal parti genel başkan larına lider diyoruz.İngilizce bir sözcük olan liderin Türkçesi önder olup, bir kitleyi/ topluluğu/ toplumu iyi yöneterek başarıya/ utkuya (zafer) götüren kişi demektir… Ülkeyi yönetmek istemi ile kurulmuş olan siyasal parti ler

Siyasal parti

genel başkan

larına lider diyoruz.

İngilizce bir sözcük olan liderin Türkçesi

önder

olup, bir kitleyi/ topluluğu/ toplumu iyi yöneterek başarıya/ utkuya (zafer) götüren kişi demektir…

Ülkeyi yönetmek istemi ile kurulmuş olan siyasal

parti

ler için

başarı

,

ulusal kalkınma

yı sağlayarak, halkını gönenç (refah) içinde, en azından insanca, yaşamasını sağlayacak bir gelir düzeyine kavuşturmak,

devletinin güvenliği

ni sağlamak ve uluslar arasında

saygın

bir konuma getirmektir…

Bunun için öncelikle partisini i

ktidar

a getirmesi gerekir…

Bu nedenle

seçimi kaybeder

ek iktidar olamayan partilerin genel başkanları başarılı, yani lider olamadıklarını anlar ve

istifa

ederler. Kendileri istifa etmezse partinin üyeleri tarafından genel başkanlıktan düşürülürler…

Seçimi kazanıp iktidara gelen partinin genel başkanı da yukarıda saydığım koşulları yerine getiremediği, yani ulusal kalkınmayı sağlayamadığı gibi ülkeyi borç batağına soktuğu dolayısıyla halkını yoksulluktan kurtarmak bir yana daha da yoksullaştırdığı ve uyguladığı yanlış dış politika ile devletin saygınlığını koruyamadığı taktirde lider olamamış demektir ve istifa eder/ etmelidir. Kendisi istifa etmediği taktirde partinin üyeleri tarafından genel başkanlıktan düşürülür. Onlar da yapmazsa, ilk seçimde millet tarafından partisi iktidardan düşürülür. Yanlış dış politika özellikle devletin varlığını tehlikeye düşürüyorsa, seçim süreci de beklenmez ve Meclis tarafından hemen düşürülür…

Buraya kadar anlattıklarımız, insanları

aydınlanmacı eğitim

almış; dolayısıyla özgürce düşünebilen, sorgulayan/ eleştiren ve kendi aklını kullanarak özgür iradesi ile kararını verebilen, kısacası

özgür birey/ yurttaşlardan oluşan toplumlar

için geçerlidir.

Eğitim sistemi

aydınlanmacı değil de

ezberci ve/ veya dogmatik

olan toplumlarda ise akılları köreltilmiş olduğu için insanlar kendi kararlarını kendileri veremez. Dolayısıyla kendisi hakkında karar vermesi için birinin peşine takılır. O zaman

mürit- mürşit

ilişkisi karşımıza çıkar.

Kılavuzun

Arapçası olan

mürşit

gizemci (mistik) anlamlı olup, ‘

cennete götüreceğine inandırdığı mürit denilen insanları peşinden sürükleyen kişi

’ demektir…

Dinci mürşitlerin, müritlerini cennete götürüp götürmediklerini bilemeyiz ama onları sömürerek

kendileri

nin

cenneti bu dünyada yaşa

dıklarını çok iyi biliyor ve görüyoruz. Özellikle son yıllarda bunların örnekleri çoğaldı…

Böyle ülkelerde, Köy Enstitülerinin kurucusu Saygıyla andığımız

İsmail Hakkı Tonguç

’un dediği gibi, “

gerçek demokrasi değil, ‘oy ve sandık demokrasisi’ olur. Demagoji, yani laf kalabalığı ile serseme çevrilen halk, bir sandığa elindeki oyu atar. Böylece kendi kendini yönetmiş sayılır. Bu demokrasicilik oyunudur. Amerika bu demokrasiyi yayıyor işte.”

Bu ülkelerde partili ya da partisiz

seçmen ile lider ilişkisi, mürit- mürşit ilişkisi gibi

dir! Partinin

ilke

leri,

program

ı,

ülkenin çıkarı

,

devletin saygınlığı

/ hatta varlığının tehlikeye düşmesi önemli değildir. O kadar ki ülke yağmalansa, hatta vatan satılsa aldırmayacaklar az değildir. Zaten çok büyük çoğunluğun bunlardan haberi de yoktur. Çünkü okumaz. Okusa da anlamaz. En fazla televizyon izler. O da tuttuğu partinin yandaş kanalıdır. Bu kanallar da öyle algı operasyonu yaparlar ki zavallı mürit, mürşidinin her yaptığında, dün söylediğinin bugün yüzde yüz tersini de söylese, her konuşmasında bir

hikmet

olduğunu düşünür. 18’nci yüzyılda yaşamış

Erzurumlu İbrahim Hakkı

’nın “

Mevlâ görelim neyler/ Neylerse güzel eyler

” dediği gibi bunlar da “

liderim neylerse güzel eyler”

der ve büyük bir tevekkülle tıpış tıpış onun ardından giderler!..

Bakmadan Geçme