Prof.Dr.Süleyman Çelik'in Kaleminden: Politikada Yükselmek

Yetenekli ve çalışkan bir insan, görevini başarı ile yaptığında eşitleri arasında öne çıkar, üstlerinin beğeni ve takdir kazanarak mesleğinde yükselip zirveye doğru tırmanır… Politika millete hizmet mesleğidir.Gerçek demokrasinin olduğu ülkelerde milletin

Yetenekli

ve

çalışkan

bir insan, görevini

başarı

ile yaptığında eşitleri arasında öne çıkar, üstlerinin

beğeni

ve

takdir

kazanarak mesleğinde yükselip zirveye doğru tırmanır…

Politika

millete hizmet mesleğidir. Gerçek demokrasinin olduğu ülkelerde

milletin takdir ve beğenisi

ni kazanan politikacılar yükselerek devletin zirvesine kadar çıkabilir…

Batı’da bunun örnekleri çok. Örneğin,

Jacques Chirac

Paris

Belediye Başkanl

ığından

Fransa’nın

Cumhurbaşkanlığına

yükseldi.

Willy Bra

ndt, Batı Berlin

Belediye Başkanlığı

ndan Sosyal Demokrat

Parti Başkanlığı

na geçti ve partisini iktidara taşıyarak Almanya’nın

Şansölye

si oldu

***

Eskişehir

’e daha önce birçok kez gitmiştim. Ancak özel bir işim nedeniyle,

1999

yazında 3-4 kez gittim ve kenti ayrıntılı görme olanağım oldu…

Her zamanki gibi toz, toprak, trafik karmaşası v.d. özellikleri ile

tipik bir İç Anadolu kenti

görünümünde olan Eskişehir’in en dikkat çekici özelliği, içinden geçen

Porsuk Çayı

’na

koku

dan yanaşılamamasıydı!..

Beş yıl sonra

Anadolu Üniversitesi’nde yapılacak bir toplantı için gittiğimde gördüklerime inanamadım!..

Kül Kedisi masalı

nda bir

iyilik perisi

ortaya çıkıp, karıncaları at, su kabağını araba, Sindirella’yı prenses yapıyor ya!..

Aynen masallardaki gibi! Sanki

Eskişehir’

e

bir

iyilik perisi

gelmiş ve onu,

5 yılda

İç Anadolu kenti görünümünden çıkarmış, bir

Batı Avrupa kenti

ne dönüştürmüştü!..

Konaklayacağımız üniversitenin konukevine vardığımızda, diğer üniversitelerden gelen arkadaşların da kentteki değişimi konuştuklarını gördük…

Hep birlikte, benzerlerini Avrupa’da gördüğümüz tramvaya binip kente inerek gezmeye başladık: kokudan yanına yanaşılmayan

Porsuk Çayı, Venedik kanalları

gibi olmuş, içinde gondollar yüzüyordu. Kent,

Rönesans İtalya’sı kentleri

gibi heykellerle donatılmıştı v.s.v.s…

Beş yılda bu

mucize

yi gerçekleştiren “iyilik perisi”, 1999’da Eskişehir Belediye Başkanlığına seçilen

Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’

di.

***

AKP

, 2002’de tek başına iktidara geldi. Arkasında bulunan AB-D ve yerli işbirlikçilerinin estirdiği rüzgarla

2004

’de yapılan yerel seçimlerde, İzmir gibi halkı bilinçli birkaç kent dışında,

tüm

kentlerde

belediye başkanlıklarını

ele geçirdi…

Halkı, diğer İç Anadolu kentleri gibi tutucu olan

Eskişehir sağın kalesi

olarak biliniyordu.

Fakat Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen ya da Eskişehirlilerin deyimiyle “Hoca”, yapmış olduğu güzel işler ve Eskişehir’e kazandırdığı eserler nedeniyle, öğrenciliğinden beri halkın tanıdığı ve sevdiği bir kişi olduğu için,

1999’da DSP’den aday

olduğu halde seçimi kazanmıştı. AKP rüzgarına karşın, 2004 ve ondan sonraki seçimleri de kazandı ve Eskişehir’i güzelleştirmeye devam etti…

Bununla birlikte kırsal kesimde pek tanınmadığı için,

Belediye Meclisi’

nde grubu hep

azınlık

ta kaldı. Ama o hiçbir zaman “

topal ördek

” olmadı ve yapmak istediklerini hep gerçekleştirdi…

***

En son

2022 Kasım

’ında, sınıf arkadaşları toplantımız nedeniyle Eskişehir’e gittim…

Bu kez havanın da elvermesiyle

müzeleri, parkları

ve

bahçeleri

ile Eskişehir’in

tüm güzellikleri

ni görme fırsatını yakaladım…

Politikacıların bol keseden attıkları seçim vaatlerini hicvetmek amacıyla söylenen bir söz vardır: “

Kayseri’ye liman yapacağım!..”

Hoca bunu da yapmış ve Kayseri gibi bir İç Anadolu kenti olan

Eskişehir’e

liman değil ama, gerçek deniz kumu ile donatılmış bir

plaj

kazandırmıştı…

Diğer kentlerimizdeki gibi, bir parsel arsaya 1-2 ağaç dikip, bir çocuk salıncağı, birkaç da bank konularak yapılan parkların tersine, Batı’daki gibi, kenti

yüzlerce dönümlük

park

larla donatmıştı…

Tek başına

Sazova Bilim Kültür ve Sanat Parkı

, Türkiye’deki tüm

AKP’li belediyelerin

20 yılda milyarlar harcayarak yaptıkları ve büyük reklamlarla duyurdukları

Millet Bahçelerinin tümünden büyük

alana ve güzelliklere sahip...

Hoca, parkları sadece “yatıp yuvarlanmak” için yapmamış. Örneğin, Sazova Parkının içinde 1200 kişilik

tiyatro

,

su sporları

için 25000 metrekarelik gölet, çocuklar için

Masal Şatosu

,

Kalyon

Gemisi,

Bilim Deney Merkezi

,

Uzay Evi

(planetaryum),

Hayvanat Bahçesi

ve

Su Altı Dünyası

bulunmaktadır…

Parkların dışında

Senfoni Orkestrası

,

Opera

sı,

Şehir Tiyatroları, sergi salonları

, çok değişik alanlardaki sayısız

müzeler

i,

heykeller

i ve

anıtlar

ı ile Eskişehir’i adeta “

Türkiye’nin Kültür Başkenti”

yapmıştı.  Ayrıca

gençlik merkezleri, çocuk

evleri

, yoksullar için

aş evleri

,

tarım

ve

hayvancılığ

ın desteklenmesi,

yerel tohum

un yaygınlaştırılması ve bu tohumlardan elde edilen

fidelerin ücretsiz

dağıtılması gibi kırsal kesime yönelik çalışmalar v.s.v.s. Kısaca gerçekten

mucizeler

yaratmıştı!..

Yılmaz Büyükerşen’in Eskişehir’e kazandırdıklarının adlarını yazmak için bile birkaç sayfalık yazı yetmez. Ekte sunduğum

Eskişehir fotoğrafları

na bakıp siz karar verin…

Fakat, “

Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi’

nden biraz söz etmek istiyorum:

Bu müzede bulunan 200’e yakın heykeli yapan da o. Ayrıca ben biliyorum ki

Samsun

’daki

Gazi

ve

Bandırma Vapuru Müzesi

’ndeki Atatürk ve arkadaşlarının balmumu h

eykeller

ini de o yaptı. Londra’daki

Madam Tussauds

Balmumu Heykeller Müzesi’ndeki, Atatürk’e benzemeyen

Atatürk heykeli

nin yerine yenisini yapan da o. Başka kentlere de heykeller yapmış olması olası. Tanınmış kişiliği nedeniyle her yerden sürekli davet aldığını ve bunların çoğuna katıldığını da biliyoruz. Bu kadar yoğun işinin arasında, bu kadar çok heykel yapabilecek ve etkinliğe katılabilecek zaman bulabilmesi, onun

olağanüstü kişiliği

nin bir başka göstergesidir…

Yazıyı daha uzatmadan, AKP öncesi dönemde görev yapmış

44 rektör

ün, akademi dünyasının temsilcileri olarak, tamamen içten gelen takdir duygularıyla hazırlayıp, 15 Ekim 2020’de Yılmaz Büyükerşen’e sundukları

onursal belge

de yazılanları aktararak işi özetleyelim:

“Önce çağdaş bir üniversite olan Anadolu Üniversitesini yarattınız. Ardından Eskişehir’i, yerel değerlerini koruyarak, bir Avrupa kenti yaptınız ve kenti; sanat eserleri, müzeleri, tiyatroları, operası ve parkları ile bir turizm merkezine dönüştürdünüz. Eğitimciliğinizin yanı sıra sanatçı kişiliğiniz, kentsel gelişim bilgileriniz ve çağdaş yapınızla biz meslektaşlarınız için daima onur kaynağı oldunuz…..

Sizi en içten duygularımızla kutlar, takdir ve saygılarımızı sunarız.”

Eskişehirliler

“Hoca”larını başlarının tacı yapmış ve ileri yaşına karşın

24 yıldır ondan vazgeçmiyor.

Kaldı ki Hoca’yı

yalnız Eskişehirliler değil, tüm Türk milleti beğeniyor ve takdir

ediyor

. Böyle olduğu için yurdun dört bir yanından, hatta yurtdışından insanlar Eskişehir’i görmeye geliyorlar. Özellikle cumartesi ve pazar günleri

tur otobüsleri

nin çokluğundan kentte araba park edecek yer bulunmuyor. Yalnız Türk halkı değil,

dünya takdir

ediyor.

Birleşmiş Milletler

ce düzenlenen yaşanabilir kentler yarışmasında bu yıl, Eskişehir “dünyanın en yaşanabilir

üçüncü kent

i” oldu (bkz. Sözcü, 8 Haziran 2023, s.20).

Osmanlı’dan beri “

kaht-ı rical

”, yani “

nitelikli devlet insanı yokluğu

”ndan şikâyet edilir. Atatürk’ten sonra başımıza hep böyleleri geldiği için, Atatürk’ün ülkemize kazandırdıklarını yitirdik ve ülkemiz bu hallere düştü…

Eğer demokratik bir ülkeysek ve

ölçüt, milletin beğenisi/ takdiri

ise görüldüğü üzere, Yılmaz Büyükerşen’i, yalnız Eskişehirliler değil,

tüm Türk milleti

beğeniyor ve takdir ediyor, hatta

dünya beğeniyor

. O halde bir kentte

mucizeler yaratmış, üstün nitelikli bir insanı

, benzer mucizeleri yurdumuzun tümünde de gerçekleştirmesi için, Batı’da örneklerini gördüğümüz gibi, neden

belediye başkanlığından devletin başına

getirmedik?

Aslında

CHP tabanı

2014

seçiminde Yılmaz Büyükerşen’in

Cumhurbaşkanı adayı

olmasını istedi. Fakat

Kılıçdaroğlu Ekmeleddin’i

yeğledi. Çünkü ülkemizde gerçek demokrasi yok;

küresel egemenler

in güdümünde

parti liderleri oligarşisi

var. Egemenler parti başkanlarını, parti başkanları da egemenlerin yönlendirmesi doğrultusunda diğerlerini belirliyor. Bu nedenle bir yerlere gelmek isteyenler, emperyalistlerin

elçiler

iyle yakınlaşmaya çalışıyor ve

güç odaklarında görücüye

çıkıyorlar. Beğenilirlerse, Yılmaz Hoca’nın yaptıklarını hayal bile edemeyecek kifayetsiz muhterisler,

güdümlü medya

aracılığı ile parlatılıp öne çıkarılıyor, hatta kahramanlaştırılıyor. Biz de onları seçiyor ve bu işi

özgür istencimizle yaptığımızı sanıyoruz!..

Bakmadan Geçme