• Haberler
  • Genel
  • Prof. Dr. Süleyman Çelik'in Kaleminden:Atatürk'ü Anlamak

Prof. Dr. Süleyman Çelik'in Kaleminden:Atatürk'ü Anlamak

Sayın İmamoğlu, seçimi kazandıktan sonra yaptığınız bir konuşmada ' Cumhuriyetin bir eğitim devrimi olduğunu ve bu sayede, ailesinde okur yazar olmayan bir köylü çocuğunun okuyarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunu' bildirip 'b u nedenle yutk

Sayın İmamoğlu, seçimi kazandıktan sonra yaptığınız bir konuşmada “

Cumhuriyetin bir eğitim devrimi olduğunu ve bu sayede, ailesinde okur yazar olmayan bir köylü çocuğunun okuyarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunu”

bildirip; “b

u nedenle yutkunarak Mustafa Kemal Atatürk demeyeceksiniz… Ağzınız, avazınız çıktığı kadar ’yaşasın Mustafa Kemal Atatürk, yaşasın Cumhuriyet’ diyeceksiniz”

dediniz. Dinleyiciler de sizi ayakta alkışladı!..

Yutkunarak “Mustafa Kemal” ya da “Cumhuriyet” diyenler ya

hain

ya da hainler tarafından aldatılmış

aymaz

veya

sapkın

dır!..

***

Cumhuriyet’ten önce

Osmanlı

köylere 2 amaçla uğrardı: savaş zamanında

asker toplamak

ve yılda bir kez de harman zamanı

öşür vergisi

almak, yani köylünün ürünün yarısına el koymak için…

İlk iş olarak öşür vergisini kaldıran

Cumhuriyet,

köylere

okul

olarak geldi. Tek öğretmenli, tek derslikli bu okulları bitiren köylü çocuklarının daha yükseklerde okumasını sağlamak için

parasız yatılı

okullar yaptı. Buraları bitiren köylü çocukları yalnız belediye başkanı değil, bakan, başbakan, akademisyen, sanatçı, iş insanı, genelkurmay başkanı ve hatta cumhurbaşkanı oldular. Kısaca Cumhuriyet

fırsat eşitliği

sağladı ve herkese, istediği alanda yükselme yolu açtı…

Bununla birlikte Cumhuriyet asıl olarak, eğitim devriminin de üstünde bir

Aydınlanma Devrimi

dir…

Aydınlanma, insanların akıllarını kullanarak kendi kararlarını kendilerinin vermesi, yani “

kul/ köle/ mürit

” olmaktan kurtulup “

özgür birey/ yurttaş

” olmalarıdır. Diğer bir tanımı da “

bilimin dinden, aklın inançtan bağımsızlaşması

”; kısaca “

aklın özgürleşmesi

ve

laiklik

” demektir…

Avrupa

Aydınlanma Devrimini,

Rönesans

,

Dinde

Reform

ve

Bilimsel Devrim

aşamalarından geçerek

500 yıl

kadar süren ve büyük acılar yaşanan bir

evrim

sürecinin sonunda gerçekleştirdi. Aklın özgürleşmesiyle yeni buluşlar/ icatlar yapıldı. Bu kapsamda

ateşli silah

lar geliştirildi,

açık deniz

lerde yol alabilecek

gemi

ler yapıldı. Bunun sonucunda “

Keşifler ve İcatlar

” dönemi başladı ve Amerika’dan Avusturalya’ya kadar uzak diyarlara giderek

yağmacı sömürgeciliğe

başladılar. Ardından

Sanayi Devrimi

ni gerçekleştirdiler. Bu kez sömürgelerinin doğal kaynaklarını kullanarak sanayi ürünleri yapıp satmaya başladılar. Böylece sömürgeciliği ilerlettiler!..

Bu gelişmelerin ayırdına varabilen

üç ‘dahi’

, devrimler yaparak Aydınlanmayı ülkelerinde çok kısa sürede gerçekleştirmek ve Avrupa’yı yakalamak istediler: Bunlar Rus Çarı

Büyük Petro

, Japon İmparatoru

Meiji

ve

Atatürk

’dür…

Çar ve İmparator olarak manevi yaptırım gücüne sahip olan

Petro 43, Meiji 44 yıl

tahtta kaldı. Ayrıca ikisinin de

ardılları

devrimleri sürdürdüler. Daha da önemlisi, o zamanlar Rusya Baltık kıyısında, doğal kaynak ve tarıma elverişli topraklardan yoksun, bataklıklarla kaplı küçük bir ülkeydi. Japonya da benzer niteliklerde bir adalar ülkesiydi. Dolayısıyla her iki ülkenin o yıllarda hiçbir

jeopolitik önem

i yoktu. Bu nedenle Avrupalı sömürgecilerin dikkatlerini çekmeden yaptıkları devrimleri yaşama geçirip, Avrupa’yı yakaladılar ve ülkelerini dünyanın güçlü ülkeleri arasına soktular…

Buna karşılık

Türkiye

, dünyada en

kritik jeopolitik konum

a sahip bir ülkedir. Sömürgeciler, böyle bir ülkenin, Aydınlanma Devrimini gerçekleştirmesini bırakın, varlığını sürdürmesini bile istemez,

parçala

yarak kolayca kullanabilecekleri

küçük devletçikler

oluşturmak isterler. Nitekim Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda bunu yapmak istediler. Karşılarına Atatürk çıktı, planlarını çöpe attı. Ardından bir de Cumhuriyet kurup

devrimler

yapmaya başlayınca,

aydınlanmış

, yani aklı özgürleşmiş

toplumları sömüremeyecekler

i için iyice telaşlandılar. Üstelik, başta Müslümanlar olmak üzere, diğer mazlum milletlere de kötü örnek oluyordu.

İşgal yıllarında kendileri ile işbirliği yapan “İngiliz Muhibbi”

mandacı liberaller

, “İslam Tealici”

gericiler

ve “Kürt Tealici”

bölücüler

ile tehcir ya da mübadelede kendilerini gizleyerek Türkiye’de kalmış “

kripto” Ermeni

ve Pontus

Rum

larını kullanıp

isyan

lar çıkartarak,

Atatürk’e suikast

lar düzenleyerek

Cumhuriyeti yıkmak

istediler. Fakat amaçlarına erişemediler.

Bunun üzerine Atatürk’ü “

din karşıtı

” olarak tanıtıp İslam dünyasındaki itibarını düşürmek için

Müslüman Kardeşler

(İhvan-ı Müslimin) gibi örgütler ile birçok

tarikat

ve

cemaat

ler kurdurdular. İhvan-ı Müslimin derneğinin kurucuları arasında, İslam Teali Cemiyeti’nin ilk başkanı olan ve “

Yunan Ordusu Halife’nin Ordusudur

” diye fetva veren

Mustafa Sabri

’nin de bulunması dikkat çekicidir.

***

Ne yazık ki Atatürk başımızda, Petro ve Meiji gibi 43-44 yıl değil, sadece 15 yıl kaldı

. Ardılları

O’nun yaptıklarını anlayabilecek düzeyde olmadıkları için, devrimleri sürdürüp Aydınlanmayı yaşama geçirmek şöyle dursun,

karşıdevrim

in önünü açtılar. Daha da kötüsü, “

bizi mahvetmek isteyen emperyalistlere ve bizi yutmak isteyen kapitalistlere”

teslim

oldular…

Soğuk Savaş döneminde olduğumuz ve Türkiye, Komünist Bloka karşı çok stratejik bir konumda bulunduğu için

Kapitalist Emperyalistler

, “

bizi yok etmek

” planlarını erteleyerek, aklımızı köreltip

ileri karakol

olarak kullanmaya karar verdiler…

Bu amaçla ilk iş olarak,

Milli Eğitim

’e el koyan emperyalistler, eğitimi “milli” olmaktan uzaklaştırdılar. “

Eleştirel düşünen, sorgulayan, tartışan, ‘aklı hür, fikri hür, vicdanı hür’ özgür bireyler

” yetiştiren

bilimsel eğitim

yerine, “

düşünmeyen, sorgulamayan, tartışmaksızın biat eden, hurafeler peşinde koşan müritler

” yetiştirmek üzere

ezberci/ dogmatik eğitim

sistemini getirdiler. Köylüyü karanlığa gömmek için Cumhuriyetin açtığı

köy

okulları

nı kapattırdılar…

Komünizm çöküş sürecine girip

soğuk savaş sona

ererken, bir yandan Türkiye’yi parçalamak için

PKK

terör örgütünü kurdular. Bir yandan da Türk ekonomisinin, “

Küreselleşme

” adını verdikleri yeni sömürgecilik yöntemi

neoliberalizm

e uyum sağlayabilmesi için

24 Ocak

kararlarını aldırdılar.  Bu kararların parlamenter rejimde uygulanması olası olmadığından, “

Bizim Oğlanlar

” dedikleri Amerikancı generallere darbe yaptırdılar. Bu politikanın uygulanması görevini, mutemet adamları

Turgut Özal

’a verdiler.

***

Sayın

İmamoğlu

, ailenizin

ANAP

’lı olduğunu, sizin de politikaya ANAP’ta başladığınızı, bu nedenle

Özal’ı sevdiğiniz

i biliyoruz. Belediye Başkanı olduktan sonra Turgut Özal’ın anısını yaşatmak üzere bir

müze

yaptırdınız. 16 Nisan 2023’de

Semra Özal

ve ailenin diğer bireyleri ile birlikte bu müzenin açılışını yaptınız. Törende, sizden önce konuşan

Kılıçdaroğlu

gibi siz de Turgut Özal’dan büyük övgü ile söz ettiniz. 12 yaşında çocukken seçim otobüsünün önünde koşmanızı ve Özal’ın otobüsten inerek yanağınızı okşamasını, anlattınız*.

Tarafınızdan düzenlenmiş olan Müze’nin bir duvarında

Özal’ın

Dış

Politikası

anlatılmakta. Burada, “

Özal döneminde gelişmekte olan yeni dünya ekonomik sisteminin (yani neoliberalizmin)

ulusal devlet

anlayışını,

ticari devlet

anlayışına bıraktığı ve Özal’ın bu sistemi uyguladığı”

yazmakta.

Özal’la başlayan bu sistem M.

Yılmaz

ve

Çille

r’le sürdü.

Ecevit- Yılmaz- Bahçeli

koalisyon hükümetine, Amerika devşirmiş olduğu

Kemal Derviş

’i komiser olarak atadı. Derviş, 1996’dan beri iktidara hazırladıkları

AKP

’nin önünü açıp 2002’de

iktidar

olmasını sağladı. AKP, Özal’la başlayan sistemi başarıyla sürdürdü ve

sürdürmekte.

Sayın

İmamoğlu

, müzenin duvarına o yazıyı yazdırdığınıza göre siz de

bu sistemi

benimsiyorsunuz ve iktidara geldiğinde

uygulamaya devam

edeceksiniz.

Fakat ne yazık ki bu sistemin, yani

ticari devlet

anlayışının

45 yıldır uygulanması

nın sonunda,

devletimizin her şeyi

, dağları, ormanları, yaylaları, meraları, koyları, yer altı ve yer üstü tüm kaynakları/ varlıkları yabancılara

satıldı

. Atatürk’ün birer

kale

olarak gördüğü, “

aziz vatanın bütün

fabrikaları

yok edildi, bütün

tersaneler

i kapatıldı,

limanları

satıldı,

tarım çökertildi

. Fakruzaruret içine düşen millet çöp bidonlarında yiyecek aramaya başladı!..”

***

Sayın İmamoğlu, bu nedenle “

ağzınız, avazınız çıktığı kadar yaşasın Cumhuriyet, yaşasın Atatürk”

demek yetmez. Önce Cumhuriyetin

kuruluş değerleri

ni bilmek ve

Atatürk’ü anlamak

gerek!..

Financial Times

gibi emperyalistlerin sözcüleri, masanızda hem KURAN hem de NUTUK bulunduğunu bildirmekte. Medyanın önünde sık sık yaptığınız için Kuran’ı okuduğunuzu biliyoruz. Ama Nutuk’u okuyup okumadığınızı bilmiyoruz.

Tam bağımsızlık

tan,

emperyalistler

den ve

emperyalizm karşıtlığı

ndan hiç söz etmediğiniz için okumadığınızı düşünüyoruz. Atatürk’ün Nutuk’ta “

fesat yuvası

” olarak nitelediği

Patrikhane

’ye AKP gibi, sizin de sempati ile baktığınızı biliyoruz!..

Atatürk’ün yazdığı, zamanında ortaokullarda “

Yurttaşlık Bilgisi

” olarak okutulmuş, çok kolay anlaşılabilecek, bir başka kitap daha var: “

Yurttaşlar İçin Medeni Bilgiler

.” Bu kitabı da okursanız, küresel emperyalistlerin yıkmaya çalıştıkları ulus devletin ne anlama geldiğini öğrenir ve her ağzınızı açtığınızda “

Kürt, Laz, Çerkez, Ermeni, Süryani, Alevi, Sünni vs.”

sayma alışkanlığınızdan da vaz geçersiniz! Çünkü Özal Müzesinin duvarına yazdığınız “

ulus devlet döneminin kapandığı”

savını emperyalistler, her zaman olduğu gibi, kendi dışındaki devletleri

parçala

yarak

sömür

mek için öne sürmekte; fakat kendi ulus devletlerini sıkı sıkı korumaya çalışmaktadırlar. Bakınız,

Fransa

’nın eski Adalet Bakanlarından

Ermeni

asıllı

Patrik Deveciyan

,

Banu Ava

r’ın kendisine “

Ermeni

” demesine itiraz ediyor: “

Fransa bir ulus devlet ve ben de Fransız yurttaşıyım. Yani Fransız’ım”

diyor. Banu Avar’ın, “

ama Türkiye’de insanlara Kürt, Laz, Çerkez, Süryani diyorsunuz

” dediğinde, “

o başka

” diyor. İşte “o başka” sözünü anlamayanlar

ya aptal ya da Türkiye’yi parçalamak isteyen emperyalistlerin ajanıdır!..

Bakmadan Geçme