Prof.Dr.Ümit Yazıcıoğlu: İsmail Haniye Suikastı ve Bölgesel Gerilimler

Haniye, uzun yıllardır Hamas'ın hem siyasi hem de askeri kanadında etkin bir lider olarak tanınıyor. 2017 yılından bu yana Hamas'ın Siyasi Büro Başkanı olarak görev yapan Haniye, İsrail'e karşı direnişin simge isimlerinden biriydi. Suikast, İran’ın yüksek güvenlikli bir bölgesinde, yeni cumhurbaşkanının göreve başlama törenine katıldığı bir dönemde gerçekleşti. Bu durum, saldırının sadece Hamas'a değil, aynı zamanda İran'a yönelik bir mesaj niteliği taşıdığını düşündürüyor.

İsrail, suikastın arkasındaki baş şüpheli olarak görülüyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hamas’a ve diğer direniş gruplarına karşı sert politikalarıyla biliniyor. Haniye'ye yönelik bu saldırı, Netanyahu’nun iç politikadaki konumunu güçlendirebilir. Özellikle güvenlik odaklı seçmenler arasında bu tür operasyonlar, Netanyahu’ya olan desteği artırabilir. Ancak, uluslararası alanda İsrail’in bu tür eylemleri yoğun eleştirilerle karşılaşacaktır. Rusya, suikastı "kabul edilemez bir siyasi cinayet" olarak nitelendirdi ve olayın barış sürecine zarar vereceğini belirtti.

Türkiye de suikasta sert bir tepki gösterdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu olayı kınayarak, Filistin halkının mücadelesine olan desteğini vurguladı. Erdoğan, İsrail’in bu tür saldırılarla Filistin davasını baltalamaya çalıştığını belirtti. Türkiye, Filistinli kardeşlerini desteklemeye devam edeceğini ve 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin Devleti’nin tesisine yönelik çabalarını sürdüreceğini açıkladı.

Suikastın zamanlaması ve yeri, provokatif niteliğini daha da artırıyor. İran, bu saldırıyı kendi egemenliğine yönelik bir tehdit olarak görmektedir ve misilleme yapma olasılığı yüksektir. Bu durum, bölgedeki gerilimi hızla tırmandırabilir. İran’ın müttefikleri olan Hizbullah ve diğer Şii milis grupları, İsrail’e karşı saldırılarını yoğunlaştırabilir. Bu tür gelişmeler, Ortadoğu'da geniş çaplı bir çatışmanın fitilini ateşleyebilir.

Uluslararası toplum, bu gerilimi azaltmak için devreye girmelidir. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği, taraflar arasında arabuluculuk yaparak yeni çatışmaların önüne geçmeye çalışabilir. ABD, İsrail’in en büyük müttefiki olarak, bu olayda İsrail’in yanında yer alabilir ancak bölgedeki gerilimi azaltmak için diplomatik çabalarını artırması gerekmektedir.

Sonuç olarak, İsmail Haniye’nin suikasta uğraması, Ortadoğu’daki jeopolitik dengeleri derinden etkileyen bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor. Bu olay, sadece Hamas ve Filistin için değil, tüm bölge için önemli sonuçlar doğuracak potansiyele sahiptir. Uluslararası toplumun etkin müdahalesi ve diplomatik çabaları, bölgedeki barış ve istikrarın korunmasında kritik bir rol oynayacaktır. Ortadoğu’da uzun vadeli barış ve istikrarın sağlanması için tüm aktörlerin diyalog ve işbirliğini artırması büyük önem taşımaktadır.