- Haberler
- Genel
- Prof.Dr.Ümit Yazıcıoğlu PKK'nin 12. Olağanüstü Kongresi ve Silahlı Mücadelenin Sona Erdirilmesi, Stratejik ve Güvenlik Boyutları Üzerine Bir Değerlendirme
Prof.Dr.Ümit Yazıcıoğlu PKK'nin 12. Olağanüstü Kongresi ve Silahlı Mücadelenin Sona Erdirilmesi, Stratejik ve Güvenlik Boyutları Üzerine Bir Değerlendirme
Giriş Mayıs 2025'te, Kürdistan İşçi Partisi (PKK), 12.Olağanüstü Kongresi'nde tarihi bir karar alarak silahlı mücadeleye son verme ve örgütsel varlığını feshetme yönünde bir açıklama yaptı.
Giriş
Mayıs 2025’te, Kürdistan İşçi Partisi (PKK), 12. Olağanüstü Kongresi’nde tarihi bir karar alarak silahlı mücadeleye son verme ve örgütsel varlığını feshetme yönünde bir açıklama yaptı. Bu açıklama, PKK’nin tarihinde önemli bir dönüm noktasını işaret etmektedir. Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat 2025 tarihli metninin temel alındığı bu karar, sadece PKK'nin iç yapısını değil, aynı zamanda Türkiye’nin güvenlik politikalarını, bölgesel dinamikleri ve uluslararası ilişkileri derinden etkileyebilecek potansiyele sahiptir. Bu essay, PKK’nin silahlı mücadeleyi sona erdirme kararını stratejik, güvenlik ve jeopolitik boyutlarıyla inceleyecek, bu kararın etkilerini anlamaya yönelik bir değerlendirme yapacaktır.
Operasyonel ve Yapısal Dönüşüm
PKK’nin silahlı mücadelesini sona erdirme kararının, örgüt için bir tür evrimsel dönüşüm anlamına geldiği söylenebilir. Asimetrik harp örgütlerinin klasik bir teslimiyet tarzını benimsememesi, bu kararı daha karmaşık ve stratejik bir yönelim olarak ortaya koymaktadır. Silahlı mücadeleden vazgeçme, yalnızca operasyonel bir değişim değil, aynı zamanda ideolojik bir dönüşümü de işaret etmektedir. PKK, gerilla savaşı ve silahlı çatışma stratejisinden, daha çok sivil, kültürel ve ideolojik alanlarda mücadele etmeyi hedefleyen bir stratejiye doğru evrilmektedir. Bu dönüşüm, örgütün gelecekteki faaliyetlerinin de temelini oluşturacaktır. Ancak, bu sürecin başarıyla işlemesi için örgütün yapısal açıdan nasıl bir dönüşüm geçirdiği ve merkeziyetçi kontrolün nasıl yeniden yapılandırılacağı soruları hala belirsizliğini korumaktadır.
Abdullah Öcalan’ın Konumu ve Sembolik Meşruiyet
PKK’nin 12. Kongresi’nde, Abdullah Öcalan’ın hâlen örgüt içindeki liderliğinin devam ettiği ve onun ideolojik düşüncelerinin, örgütün geleceği üzerinde belirleyici olacağı vurgulanmaktadır. Öcalan’ın İmralı Cezaevi’nde tutuklu olduğu dönemde bile, PKK üzerindeki etkisi hem stratejik hem de sembolik bir meşruiyet unsuru olarak sürmektedir. Bu, PKK’nin silahlı mücadeleye son verişinin, aslında klasik bir teslimiyet değil, Öcalan’ın "Demokratik Ulus" anlayışı çerçevesinde şekillenen bir strateji değişikliğini yansıttığına işaret etmektedir. PKK, Öcalan’ın ideolojik çizgisini takip ederek, silahlı devrim yerine sosyalist ve komünal bir toplum inşa etmeyi amaçlayan bir stratejiye yönelmiştir. Bu, örgütün ideolojik temellerini ve amacını değiştirmediği, ancak mücadele biçimlerini dönüştürdüğü anlamına gelir.
Silahlı Mücadele ve Güvenlik Boyutu
PKK’nin silahlı mücadelesini sona erdirme kararı, yalnızca bir beyanattan ibaret değildir. Söz konusu kararın pratikte nasıl uygulanacağı, örgütün sahadaki unsurlarının ve fraksiyonlarının geleceğiyle doğrudan ilişkilidir. Türkiye’nin güneydoğusunda, Irak’ın kuzeyinde ve Suriye’nin kuzeyinde konuşlanan PKK unsurlarının, silahlı mücadeleyi terk etme kararına nasıl tepki vereceği, önemli bir güvenlik meselesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Suriye’deki YPG, İran’daki PJAK ve Irak’taki Kürt gruplarının bu karar karşısında nasıl bir tavır alacağı belirsizdir. Ayrıca, Türkiye içindeki kent hücrelerinin ve gençlik yapılanmalarının silah bırakma sürecine nasıl dâhil olacağı ve bu unsurların örgütsel yapıyı yeniden şekillendirip şekillendirmeyeceği de bir diğer kritik sorudur.
Silahlı mücadele sona erse de, PKK’nin tarihsel olarak sahip olduğu yer altı yapılanmaları ve radikal hücrelerin varlığı, güvenlik için önemli tehditler oluşturabilir. Bu nedenle, sahadaki yapılar üzerinde yapılacak gözlemler ve izlemeler, sürecin güvenlik açısından doğruluğunu kanıtlayacak bir öneme sahip olacaktır.
Jeopolitik Boyut ve Bölgesel Etkiler
PKK’nin silahlı mücadelesine son vermesi, sadece Türkiye için değil, tüm Orta Doğu için önemli bir gelişmedir. PKK’nin bölgedeki diğer Kürt hareketleriyle, özellikle de Irak’taki Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile yaşadığı gerilim, örgütün hareket alanının daralmasına yol açmıştır. Türkiye’nin sınır ötesi operasyonları, PKK’nin lojistik ve askeri kapasitesini büyük ölçüde zayıflatmıştır. Ancak bu durum, PKK’yi daha fazla yer altı faaliyetlerine ve sivil alanda örgütlenmeye itmiş olabilir. Bu bağlamda, PKK’nin silahlı mücadeleyi sonlandırma kararı, bir anlamda yeni mücadele biçimlerinin doğmasına yol açacak bir strateji değişikliğini de beraberinde getirebilir.
Stratejik Dönüşüm ve Yeni Paradigma: Demokratik Toplum Sosyalizmi
PKK, "Demokratik Toplum Sosyalizmi" adı altında, silahlı devrim yerine kültürel, sosyal ve ideolojik bir örgütlenmeyi hedeflemektedir. Bu yeni stratejik anlayış, PKK’nin tabanını genişletme, gençleri ve kadınları ön plana çıkarma gibi hedefleri içeriyor. Ayrıca, dijital aktivizm ve yeni medya kullanımı gibi alanlarda da faaliyet göstererek ideolojik yayılımı artırmayı planlamaktadır. Bu tür bir dönüşüm, PKK’nin yalnızca fiziksel alanda değil, sosyal ve kültürel yapılarda da etkinlik göstermesine imkân tanıyabilir. Türkiye, bu yeni stratejiyi göz önünde bulundurarak hem diplomatik hem de güvenlik politikalarını yeniden şekillendirebilir.
Türkiye’ye Yönelik Tehditler ve Fırsatlar
PKK’nin silahlı mücadeleyi sonlandırma kararı, Türkiye için hem riskler hem de fırsatlar sunmaktadır. Fırsatlar arasında, resmi bir barış sürecinin başlatılabilmesi, sınır ötesi operasyonların azalması ve Kürt siyasi temsili açısından yeni bir zemin oluşturulması yer almaktadır. Ancak, PKK’nin görünmezleşerek sivil alanlarda faaliyet göstermesi ve daha radikal grupların oluşması gibi riskler de bulunmaktadır. Ayrıca, PKK’nin legal yapılarda güç kazanma stratejileri, Türkiye’nin güvenlik önlemlerini zorlayabilir.
Sonuç ve Politika Önerileri
PKK’nin 12. Kongresi, silahlı mücadelenin sona erdirilmesiyle ilgili olarak önemli bir stratejik dönüşümü işaret etmektedir. Bu dönüşüm, sadece güvenlik politikaları açısından değil, aynı zamanda bölgesel ve uluslararası ilişkilerde de yeni dinamikler oluşturabilir. Türkiye’nin bu süreçte izleyeceği politika, hem güvenlik hem de diplomatik açıdan belirleyici olacaktır. Türkiye, sahadaki yapıları izlemeli, sivil alanlardaki faaliyetleri dikkatle takip etmeli ve şartlı bir diyalog politikası geliştirmelidir. Ancak, silahların tamamen bırakılmadığı ve örgütün fraksiyonel yapılarının hâlâ aktif olduğu göz önünde bulundurularak, bu sürecin güvenlik açısından tam anlamıyla başarıya ulaşması için daha fazla bilgi ve izleme gereklidir.
12 Mayıs 2025 – Lüksemburg
Bakmadan Geçme





