- Haberler
- Genel
- Prof. Dr. Ümit Yazıcıoğlu'nun Kaleminden: İsrail'in Suikast Stratejileri ve Direnişin Gücü, İsmail Heniyye Örneği
Prof. Dr. Ümit Yazıcıoğlu'nun Kaleminden: İsrail'in Suikast Stratejileri ve Direnişin Gücü, İsmail Heniyye Örneği
1.Giriş 1.
1. Giriş
1.1. İsrail'in Suikast Politikalarının Tarihçesi
İsrail Devleti, kuruluşundan bu yana, güvenlik ve savunma politikalarının bir parçası olarak suikast yöntemlerini kullanmıştır. Bu strateji, özellikle Filistin direniş hareketlerini zayıflatmak ve lider kadrolarını ortadan kaldırmak amacıyla sıkça başvurulan bir yöntem olmuştur. İsrail, suikast politikalarıyla sadece belirli kişileri hedef almakla kalmamış, aynı zamanda bu eylemlerle direnişin moralini bozmayı ve örgütlerin operasyonel kapasitesini zayıflatmayı amaçlamıştır.
Bu politikaların uygulandığı örneklerden biri 5 Ocak 1996'da, "Mühendis" lakaplı Yahya Ayyaş’ın Gazze'de katledilmesidir. Ardından, 1997'de Hamas’ın kurucularından Halid Meşal’e Ürdün'ün başkenti Amman’da yapılan zehirli şırınga saldırısı, İsrail'in suikast politikalarının sınır tanımadığını göstermiştir. Bu suikast girişimi, dönemin Ürdün Kralı Hüseyin'in dirayetli duruşuyla engellenmiş ve İsrail’in o zamanki başbakanı Netanyahu, panzehiri temin etmek zorunda kalmıştır.
Şeyh Ahmet Yasin, Hamas’ın manevi lideri olarak İsrail için büyük bir tehdit olarak görülmüştü. 22 Mart 2004 tarihinde sabah namazı çıkışında helikopterden atılan bir füze ile hunharca katledilmesi, İsrail'in suikast politikasının en çarpıcı örneklerinden biridir. Ancak İsrail, bu ve benzeri suikastlarla Hamas’ın direnişini kırmayı başaramamış, aksine direniş daha da güçlenmiştir.
1.2. Direnişin Liderleri: İsmail Heniyye ve Önceki Önderler
İsmail Heniyye, Hamas'ın önde gelen liderlerinden biri olarak, İsrail'in hedef aldığı önemli figürlerden biridir. Heniyye’nin liderlik ettiği Hamas, suikastlar ve saldırılar karşısında yılmamış, aksine her kayıptan sonra daha güçlü ve dirayetli liderlerle direnişini sürdürmüştür. Heniyye’nin öncesinde, Yahya Ayyaş, Halid Meşal, Şeyh Ahmet Yasin ve Abdullah el-Rantisi gibi liderler, İsrail'in suikastlarına hedef olmuş, ancak her seferinde yerlerine yeni ve güçlü liderler gelmiştir.
İsrail'in suikast politikaları, Filistin direnişinin liderlerini fiziksel olarak ortadan kaldırmaya yönelik olsa da, bu eylemler direnişin moralini bozmak bir yana, çoğu zaman güçlenmesine vesile olmuştur. Suikast sonucu şehit olan liderlerin yerini alan yeni önderler, direnişin ideolojik ve operasyonel sürekliliğini sağlamış, İsrail’in bu politikalarla elde etmeyi umduğu sonuçları boşa çıkarmıştır.
İsmail Heniyye, liderlik vasıfları ve direniş mücadelesindeki kararlılığıyla öne çıkan bir figürdür. İsrail’in son suikast girişimleri, Heniyye’nin şahsında somutlaşan direnişi bitirmek bir yana, direniş hareketini daha da motive etmiş ve güçlendirmiştir. Heniyye'nin ailesine yönelik saldırılara rağmen, direnişten vazgeçmemesi ve liderlik görevini sürdürmesi, Filistin direnişinin kararlılığını ve direniş ruhunun sarsılmazlığını gözler önüne sermektedir.
2. İsrail'in Suikast Taktikleri
2.1. Yahya Ayyaş Suikastı
5 Ocak 1996'da Yahya Ayyaş, "Mühendis" lakabıyla bilinen ve Hamas'ın önde gelen isimlerinden biri olarak, İsrail tarafından hedef alınmıştır. Ayyaş, Hamas'ın askeri kanadının önemli bir figürü olarak tanınıyor ve İsrail'e yönelik birçok saldırının planlayıcısı olarak görülüyordu. İsrail, Ayyaş'ı Gazze'de bombalı bir cep telefonu ile suikasta uğratarak öldürdü. Bu suikast, İsrail'in teknoloji kullanarak gerçekleştirdiği suikastların en bilinen örneklerinden biridir. Ancak Ayyaş’ın ölümü, Hamas’ın askeri operasyonlarının durmasına neden olmamış, aksine onun şehadeti, direnişçilerin motivasyonunu artırmıştır.
2.2. Halid Meşal Suikast Girişimi
1997 yılında, Hamas'ın kurucularından ve İsmail Heniyye'den önceki siyasi lideri olan Halid Meşal, Ürdün'ün başkenti Amman'da İsrail ajanları tarafından hedef alındı. İsrail'in gizli servisi Mossad, Meşal'e zehirli bir şırınga enjekte etmeye çalıştı. Bu girişim, Ürdün Kralı Hüseyin'in dirayetli müdahalesi sayesinde başarısız oldu. Kral Hüseyin, İsrail’e rest çekerek, panzehir temin edilmesini sağladı ve Meşal’in hayatını kurtardı. Bu olay, İsrail'in uluslararası arenada büyük bir diplomatik krize neden oldu ve suikast girişiminin başarısızlığı, Mossad'ın operasyonel kabiliyetlerini sorgulanır hale getirdi.
2.3. Şeyh Ahmet Yasin Suikastı
Hamas'ın manevi lideri ve kurucularından biri olan Şeyh Ahmet Yasin, İsrail'in gözünde büyük bir tehdit olarak görülüyordu. 22 Mart 2004 tarihinde, sabah namazından dönerken İsrail'in düzenlediği bir hava saldırısında, helikopterden atılan bir füze ile şehit edildi. Yasin, tekerlekli sandalyeye bağımlı olmasına rağmen, Filistin direnişinin sembolik lideri olarak güçlü bir figürdü. Onun ölümü, İsrail'in Hamas'ın liderliğini zayıflatma çabalarının bir parçasıydı. Ancak, Yasin’in suikastı, Hamas içinde yeni liderlerin ortaya çıkmasına ve direnişin daha da güçlenmesine yol açtı.
2.4. Abdullah el-Rantisi Suikastı
Şeyh Ahmet Yasin’in suikastından sadece bir ay sonra, 17 Nisan 2004 tarihinde Abdullah el-Rantisi de İsrail'in hedefi oldu. El-Rantisi, Hamas’ın yeni siyasi lideri olarak seçilmişti ve İsrail, onu da bir hava saldırısıyla öldürdü. Aracına düzenlenen füze saldırısında el-Rantisi ve iki koruması şehit oldu. El-Rantisi’nin öldürülmesi, İsrail’in Hamas’ın lider kadrosunu sürekli olarak hedef almasının bir göstergesiydi. Ancak bu suikast, Hamas’ın liderlik krizine girmesine neden olmadı, aksine direnişin devamlılığını sağlamak için yeni liderler hızla ortaya çıktı.
2.5. Adnan el-Gul ve Nizar Rayan Suikastları
21 Ekim 2004'te, İsrail'in bir hava saldırısında Hamas’ın askeri komutanlarından Adnan el-Gul, eşi ve 7 çocuğuyla birlikte şehit edildi. Adnan el-Gul, Kassam Tugayları'nın kurucularından biri olarak, İsrail'e karşı düzenlenen birçok operasyonun planlayıcısıydı. İsrail, el-Gul'ü hedef alarak Hamas'ın askeri kapasitesini zayıflatmayı amaçladı. Benzer şekilde, 1 Ocak 2009'da Nizar Rayan, İsrail'in bir başka hava saldırısında şehit edildi. Rayan, Hamas’ın önemli stratejik beyinlerinden biri olarak tanınıyordu ve onun ölümü de direnişi durdurmaya yetmedi.
2.6. Said Seyyam ve Salih el-Aruri Suikastları
15 Ocak 2009'da, Gazze İçişleri Bakanı Said Seyyam, İsrail'in düzenlediği bir hava saldırısında şehit edildi. Seyyam, Hamas’ın siyasi ve askeri kanadında önemli bir figürdü. Onun ölümü, İsrail’in Gazze’deki operasyonlarının bir parçasıydı ve Hamas’ın lider kadrosunu hedef almayı sürdürdüğünün bir göstergesiydi. En son olarak, 2 Ocak 2024'te Beyrut'un Dahiye banliyösünde, Hamas’ın siyasi kanadının üst yönetiminden ve Kassam Tugaylarının kurucularından Salih el-Aruri, İsrail’e ait bir insansız hava aracıyla düzenlenen saldırıda şehit edildi. Bu suikast, İsrail’in Hamas’a yönelik stratejik saldırılarının devam ettiğini ve direnişin liderlerini hedef almaktan vazgeçmediğini göstermektedir.
Bu suikastlar zinciri, İsrail'in Filistin direniş hareketini bastırma konusundaki kararlılığını ve taktiksel acımasızlığını yansıtmaktadır. Ancak, her bir suikast, Hamas’ın liderlik yapısının daha da güçlenmesine ve direnişin sürekliliğine katkıda bulunmuştur.
3. Direnişin Cevabı
3.1. Suikastların Direniş Üzerindeki Etkileri
İsrail'in suikast politikaları, Filistin direnişi üzerinde önemli etkiler yaratmıştır. Suikastlar, direniş hareketlerinin liderlerini hedef alarak örgütlerin başını kesmeyi ve böylece operasyonel yeteneklerini zayıflatmayı amaçlamıştır. Ancak, bu eylemler çoğu zaman direnişin motivasyonunu artırmış ve şehit olan liderlerin yerine daha güçlü ve kararlı yeni liderlerin gelmesine yol açmıştır.
Özellikle Yahya Ayyaş, Şeyh Ahmet Yasin, ve Abdullah el-Rantisi gibi karizmatik liderlerin şehadeti, Filistin halkı ve direnişçiler için sembolik bir anlam taşıdı. Bu suikastlar, İsrail'in beklediğinin aksine, direnişin moralini bozmamış, aksine direnişi daha da güçlendirmiştir. Her suikast sonrası direnişçiler, şehit liderlerinin anısını yaşatmak ve onların bıraktığı mirası sürdürmek için daha fazla çaba göstermiştir. Bu, İsrail'in suikast politikasının ters teptiğinin bir göstergesidir.
3.2. Liderlerin Şehadeti ve Yeni Liderlerin Yetişmesi
İsrail'in suikastları, Filistin direnişinin liderlik yapısının sürekli olarak yenilenmesine neden olmuştur. Suikasta uğrayan her liderin ardından, direniş hareketleri hızla yeni liderler yetiştirmiştir. Bu yeni liderler, önceki liderlerin tecrübelerinden ve şehadetlerinden aldıkları ilhamla daha da güçlü ve organize bir şekilde direnişi sürdürmüştür.
İsmail Heniyye, bu yeni liderlerin en belirgin örneklerinden biridir. Heniyye, Hamas’ın liderlik görevini üstlendiğinde, İsrail’in suikast politikalarına karşı direnişi daha stratejik ve etkili bir şekilde yönetmiştir. Onun liderliğinde Hamas, İsrail’e karşı askeri ve siyasi stratejilerini güçlendirmiştir. Heniyye’nin ailesine yönelik saldırılar, onun direnişten vazgeçmesine yol açmamış, aksine onu ve Hamas'ı daha da kararlı hale getirmiştir.
3.3. Direnişin Sembolik ve Stratejik Gücü
Filistin direnişi, sadece askeri değil, aynı zamanda sembolik bir güç de taşımaktadır. Direnişin liderleri, halkın gözünde şehadetle onurlandırılmış ve birer kahraman olarak kabul edilmiştir. Bu liderlerin şehadeti, direnişin ideolojik temellerini güçlendirmiş ve yeni nesil direnişçilere ilham kaynağı olmuştur.
Stratejik açıdan bakıldığında, direnişin gücü, İsrail’in suikast politikalarına karşı koyma yeteneğinde yatmaktadır. Hamas ve diğer direniş hareketleri, liderlerini kaybettiklerinde bile operasyonel kabiliyetlerini sürdürmeyi başarmışlardır. Bu, örgütlerin disiplinli ve stratejik bir şekilde yapılandığını göstermektedir. İsrail’in suikastlarına rağmen, direniş hareketleri, askeri operasyonlar düzenlemeye ve siyasi alanda varlık göstermeye devam etmiştir.
İsrail’in suikastları, direnişin sembolik gücünü zayıflatamamış, aksine her suikast, direnişin halk nezdindeki meşruiyetini artırmıştır. Filistin halkı, liderlerinin şehadetini direnişin bir parçası olarak görmüş ve bu direnişe daha fazla destek vermiştir. İsrail’in suikast politikaları, direnişin moralini bozmak yerine, onu daha da güçlendiren bir etki yaratmıştır. Bu durum, İsrail’in suikast politikasının stratejik bir hata olduğunu ve Filistin direnişinin hem sembolik hem de stratejik olarak güçlü bir yapıya sahip olduğunu ortaya koymaktadır.
4. İsrail'in Stratejik Hataları
4.1. Yanlış Hesaplar ve Beklentiler
İsrail'in Filistin direnişine karşı yürüttüğü suikast politikaları, temelinde ciddi stratejik hatalar barındırmaktadır. İsrail, suikastlarla direnişin lider kadrolarını ortadan kaldırarak örgütlerin dağılacağını ve direnişin sona ereceğini varsaymıştır. Ancak bu hesaplar, direniş hareketlerinin dinamik yapısını ve halkın direnişe olan desteğini göz ardı etmiştir.
Her suikast, İsrail'in beklediğinin aksine, direnişin motivasyonunu artırmış ve şehit olan liderlerin yerini hızla yeni liderlerin almasına yol açmıştır. İsrail'in suikastlarla elde etmeyi umduğu sonuçlar, çoğu zaman ters tepmiş ve direniş hareketleri daha da güçlenmiştir. Bu durum, İsrail'in direniş hareketlerinin toplumsal ve ideolojik köklerini yanlış değerlendirdiğini göstermektedir.
4.2. Siyonist İdeolojinin Kısıtlılıkları
İsrail'in suikast politikaları, Siyonist ideolojinin kısıtlılıklarından kaynaklanan stratejik hatalar içermektedir. Siyonist ideoloji, Filistin direnişini sadece askeri bir tehdit olarak görmekte ve bu tehdidi liderleri ortadan kaldırarak bitirebileceğini varsaymaktadır. Ancak direniş, sadece askeri bir hareket olmanın ötesinde, geniş toplumsal ve ideolojik temellere dayanmaktadır.
Siyonist ideoloji, Filistin halkının direniş ruhunu ve liderlerin şehadetinin sembolik önemini göz ardı etmektedir. Bu ideolojik bakış açısı, İsrail'in direnişi bitirme konusundaki yanlış hesaplamalarına neden olmaktadır. Filistin direnişi, liderlerinin şehadetiyle daha da güçlenmekte ve halkın direnişe olan desteği artmaktadır. Siyonist ideolojinin bu kısıtlılıkları, İsrail'in suikast politikalarının başarısız olmasına yol açmaktadır.
4.3. Suikastların Direnişi Bitirme Konusundaki Başarısızlığı
İsrail'in suikast politikalarının temel amacı, direniş hareketlerini liderlerinden mahrum bırakmak ve böylece bu hareketlerin operasyonel kapasitesini zayıflatmaktır. Ancak, bu strateji, direnişin liderlik yapısının esnekliği ve örgütlerin hızlı bir şekilde yeni liderler yetiştirme kabiliyeti nedeniyle başarısız olmuştur.
Suikastlarla hedef alınan liderlerin şehadeti, direniş hareketlerinin ideolojik ve stratejik yapısını zayıflatmamış, aksine daha da güçlendirmiştir. Her suikast, yeni liderlerin ortaya çıkmasına ve direnişin moralinin artmasına neden olmuştur. İsrail'in bu politikası, direniş hareketlerinin toplumsal desteğini artırmış ve halkın gözünde şehit liderlerin kahramanlaşmasına yol açmıştır.
Bu stratejik hatalar, İsrail'in suikast politikalarının uzun vadede başarısız olmasına neden olmuştur. Direniş hareketleri, suikastlara rağmen varlıklarını sürdürmüş ve hatta daha da güçlenmiştir. İsrail'in bu politikası, direnişi bitirmek bir yana, onu daha da güçlendiren bir etki yaratmıştır. Bu durum, İsrail'in suikast politikasının stratejik bir hata olduğunu ve Filistin direnişinin hem sembolik hem de operasyonel olarak güçlü bir yapıya sahip olduğunu ortaya koymaktadır.
5. İsmail Heniyye’nin Şehadeti
5.1. Heniyye’nin Hayatı ve Mücadelesi
İsmail Heniyye, 1963 yılında Gazze Şeridi’nde doğdu ve genç yaşlarda Filistin direniş hareketine katıldı. Heniyye, Hamas'ın kurucularından ve hareketin en önemli liderlerinden biri olarak tanındı. Heniyye’nin liderlik vasıfları, onun hem siyasi hem de askeri alanlarda etkili bir figür olmasını sağladı. Gazze Şeridi'nde Hamas’ın askeri ve siyasi kanatlarının yönetiminde önemli görevler üstlenen Heniyye, 2006 yılında Filistin Başbakanı olarak seçildi.
Heniyye’nin mücadelesi, Filistin halkının haklarını savunma ve İsrail işgaline karşı direnme ekseninde şekillendi. O, Filistin davasını uluslararası platformlarda savunarak, Filistin halkının maruz kaldığı zulmü dünya kamuoyuna duyurdu. Heniyye’nin liderliği altında Hamas, Gazze’de sosyal hizmetler ve altyapı projeleri yürütürken, aynı zamanda İsrail’e karşı askeri direnişi de sürdürdü.
5.2. Şehadetinin Anlamı ve Etkileri
İsmail Heniyye’nin şehadeti, Filistin direniş hareketi için derin bir anlam taşıdı. Heniyye, hayatı boyunca şehit olmayı en büyük makam olarak gören bir liderdi ve onun ölümü, direnişin sembolik gücünü daha da pekiştirdi. Şehadeti, Filistin halkı ve direnişçiler için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Heniyye’nin şehadeti, direnişin moralini artırdı ve yeni liderlerin ortaya çıkmasına vesile oldu. Onun şehadeti, direnişin ideolojik temellerini güçlendirdi ve direnişçilerin kararlılığını pekiştirdi. Heniyye’nin şehadeti, direnişin bitmeyeceğini ve her şehidin ardından yeni liderlerin yetişeceğini gösteren güçlü bir mesaj verdi. İsrail'in suikast politikalarına karşı direnişin sarsılmazlığı ve sürekliliği, Heniyye’nin şehadetiyle bir kez daha kanıtlanmış oldu.
5.3. Heniyye’nin Ailesine Yönelik Saldırılar ve Tepkisi
İsmail Heniyye, sadece kendisi değil, aynı zamanda ailesi de İsrail’in hedefi olmuştur. Heniyye’nin ailesine yönelik saldırılar, İsrail’in suikast ve baskı politikalarının bir parçası olarak gerçekleşti. 4 ay önce Ramazan Bayramı'nın ilk gününde, Heniyye'nin üç oğlu ve dört torunu, bulundukları araca düzenlenen bir suikastla şehit edildi. Heniyye, bu saldırının haberini hastanede yaralıları ziyaret ettiği sırada aldı ve tepkisi, onun liderlik vasıflarını ve direnişe olan bağlılığını gözler önüne serdi. "Hepimiz Allah’tanız ve O’na döneceğiz. Allah’a hamdolsun" diyerek acısını içselleştirdi ve ziyaretine devam etti.
Heniyye’nin ailesine yönelik saldırılar, onun direnişten vazgeçmesine yol açmadı. Aksine, bu saldırılar, Heniyye’nin kararlılığını ve direniş mücadelesine olan bağlılığını daha da artırdı. Heniyye, "Benim yakınlarımın kanı Gazzelilerin kanından daha değerli değil" diyerek, direnişin lideri olmanın getirdiği sorumlulukları ve fedakarlıkları kabul ettiğini gösterdi. Bu tutum, Heniyye’nin direniş hareketi içindeki saygınlığını ve liderlik vasıflarını pekiştirdi.
İsmail Heniyye’nin şehadeti, Filistin direniş hareketi için büyük bir kayıp olmakla birlikte, onun hayatı ve mücadelesi, direnişin sembolik ve stratejik gücünü daha da pekiştirdi. Heniyye, yaşarken bir şehit gibi yaşamış ve şimdi şehit olarak yaşamaya devam etmektedir. Bu, Filistin direnişinin sarsılmazlığını ve İsrail’in suikast politikalarına karşı kararlılığını bir kez daha göstermektedir.
6. Sonuç
6.1 İsrail’in Suikast Politikalarının Geleceği
İsrail’in suikast politikaları, geçmişte olduğu gibi gelecekte de Filistin direnişine karşı kullanılan bir araç olmaya devam edecektir. İsrail, bu tür operasyonlarla direnişin lider kadrolarını hedef alarak örgütlerin operasyonel kapasitesini zayıflatmayı amaçlamaktadır. Ancak, tarihsel veriler ve direnişin bu tür saldırılara verdiği yanıtlar göz önüne alındığında, suikast politikalarının uzun vadede başarısız olduğu görülmektedir.
Suikast politikaları, uluslararası alanda İsrail'e yönelik eleştirileri artırmakta ve bu politikaların meşruiyetini sorgulatmaktadır. İsrail, bu politikaların sonuçlarını yeniden değerlendirmeli ve daha sürdürülebilir, barışçıl çözümler aramalıdır. Aksi takdirde, suikastlar sadece kısa vadeli taktiksel kazançlar sağlarken, uzun vadede direnişi daha da güçlendirmektedir.
6.2. Direnişin Kalıcılığı ve Liderlik Dinamikleri
Filistin direnişi, tarih boyunca lider kadrolarını suikastlar sonucu kaybetmesine rağmen, her zaman yeni liderler yetiştirmeyi başarmıştır. Bu durum, direnişin kalıcılığını ve ideolojik yapısının sağlamlığını göstermektedir. Direnişin liderlik dinamikleri, merkezi olmayan ve esnek yapıları sayesinde hızlı bir şekilde yeni liderlerin ortaya çıkmasına olanak tanımaktadır.
Her suikast, direnişin liderlik yapısında yeni bir dönüşüm süreci başlatmakta ve daha dirençli, daha kararlı liderlerin ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Bu liderler, şehit olan seleflerinin mirasını devralmakta ve direnişi sürdürmekte kararlıdır. Bu bağlamda, direnişin kalıcılığı ve liderlik dinamikleri, İsrail'in suikast politikalarına karşı güçlü bir direnç noktası oluşturmaktadır.
6.3. İsrail ve Direniş Arasındaki Sürekli Mücadele
İsrail ve Filistin direnişi arasındaki mücadele, tarih boyunca sürekli bir çatışma ve direniş döngüsü şeklinde ilerlemiştir. İsrail’in suikast politikaları, bu çatışmanın bir parçası olarak devam etmekte ve direnişin bu politikalara verdiği yanıtlar, mücadelenin sürekliliğini sağlamaktadır. Direnişin liderleri, suikastlara rağmen mücadelenin devam edeceği mesajını vermekte ve bu kararlılık, Filistin halkının direnişine olan desteğini pekiştirmektedir.
Bu sürekli mücadele, sadece askeri değil, aynı zamanda ideolojik, politik ve toplumsal bir boyut da taşımaktadır. İsrail ve direniş arasındaki çatışma, bölgedeki istikrar ve barış için büyük bir engel teşkil etmektedir. Kalıcı bir barışın sağlanabilmesi için, her iki tarafın da çatışmayı sona erdirecek ve barışçıl çözümler üretecek adımlar atması gerekmektedir.
Sonuç olarak, İsrail'in suikast politikaları, direnişi bitirmeye yönelik bir araç olarak kullanılsa da, bu politikaların başarısız olduğu ve direnişi daha da güçlendirdiği açıktır. Direnişin kalıcılığı ve liderlik dinamikleri, bu mücadelenin uzun vadede devam edeceğini göstermektedir. İsrail ve Filistin arasındaki sürekli mücadele, bölgedeki barış ve istikrar için büyük bir meydan okumadır ve bu sorunun çözümü için kapsamlı ve barışçıl yaklaşımlar gerekmektedir.
Bakmadan Geçme





