RAMAZAN GELDİ HOŞ GELDİ

Buruk bir ramazan..

Buruk bir ramazan.. Oysa geçen seneler ne kadar mutluyduk ve her gece bir başka sofrada açık büfe yemekler, ziyafetler ve sonrasında eğlenceler.. Sahura kadar sürekli tatlı, meyve, dondurma, çay, kahve faslı ve evde misafir ağırlamak için on beş günlük maaşı harcamak ne güzel.. Aman mahcup olmayalım akrabalara, dostlara onu da alalım, bunu da yapalım, fazla olsun da eksik olmasın derdik öyle değil mi? Gerçekten öyleydi, çıldırmış gibiydik.. Sürekli tüketiyor ve üstelik hiç ne oluyor diye sorgulamıyorduk, bu işin nereye gideceğini düşünmeden, daha bayrama 15 gün varken tatil planları yapar ve arife gününden önce memursak rapor alır, esnaf ya da tüccarsak hemen yerimizi ayırtıp on gün tatil yapacağız diye bir sene boyunca kredi kartına borç öderdik, sonra da geçinemiyoruz diye devlete, hükümete ve herkese isyan ederdik.. Maalesef durumun farkına varamadım ve nereye gittiğini bilmeden pervasızca ve umursamazca etrafımızdaki acıların, yoksullukların farkına varmadan bencillik yaparak bir ömür yaşamaya çalıştık, bir dur diyen çıkacaktı elbette ve çıkmalıydı da.. Dünyanın çivisi çıkmak üzereydi; Afrika'da, Asya'da, Ortadoğu'da ve dünyanın birçok yerinde insanlar açlık sınırında yaşarken, bizim yapabilecek çok şeyimiz varken, üstelik düsturumuz komşusu açken tok yatanlar bizden değildir olmasına rağmen,  kusura bakmayın ama okuyucularımızı tenzih ederek söylüyorum; ben ve benim gibi, hayatı sadece yiyip, içip gezmek olan insanlara büyük bir cevaptır bu virüs.. Yanında olan oğluna, kızına sarılamıyorsun ve artık istediğin zaman istediğin yere gidemiyorsun, paranda var ama harcayamıyorsun, üstelik hareket alanın da kısıtlı.. Hadi bir daha düşünelim,  hak etmedik mi? doğanın dengesini bozarak, hayvanlara ve mazlum insanlara yaşam hakkı tanımayarak koskoca bir ömrü beyhude geçirmedik mi? Hadi hayır sen yalancısın ve bize iftira ediyorsun deyin, diyebilecek misiniz? Öyleyse kabul ediyorum, sadece ben suçluyum, sen sütten çıkmış ak kaşıksın..

Bu arada Diyanet İşleri Başkanlığımız da sınıfta kalmıştır.. Yapılması gereken saat 21.00’de İstiklal Marşımızı Cumhuriyetimizin 100. yıldönümü şerefine tüm minarelerden haykırarak birlik mesajını çok güzel bir şekilde vermekti.. Ama maalesef bunu bile düşünmediler çok yazık…

Ramazanımız mübarek olsun…

Bakmadan Geçme