- Haberler
- SARI İNEĞİ, VERMEYECEKTİK!
SARI İNEĞİ, VERMEYECEKTİK!
Günümüze uyarlanabilecek meşhur bir anekdot vardır.Hani şu (SARI İNEĞİ VERMEYECEKTİK) şeklinde FABL türü masallarda anlatılagelen, ibret verici anekdot: Öyle anlatılır ki, vaktiyle aynı ormanda yaşayan bir aslan ve bir inek sürüsü varmış.
Günümüze uyarlanabilecek meşhur bir anekdot vardır. Hani şu
(SARI İNEĞİ
VERMEYECEKTİK)
şeklinde
FABL
türü masallarda anlatılagelen, ibret verici anekdot:
Öyle anlatılır ki, vaktiyle aynı ormanda yaşayan bir aslan ve bir inek sürüsü varmış. Aslan sürüsünün gözü inek sürüsünde ama inek sürüsü kendini savunacak kadar kalabalık ve güçlü, imiş!
Açlıktan yorgun, halsiz ve güçsüz bir hale düşmüş olan aslanlar, soruna çare aramışlar. Bilge aslana danışmışlar. Bilge aslan işi sözde barışçı yollarla çözmek istiyormuş gibi davranmalarını ve inek sürüsünü bir şekilde zayıflattıktan sonra işlerinin kolaylaşacağını belirtmiş.
Aslanlar, aralarında konuşup anlaştıktan sonra içlerinden ineklerin sürüsüne sözde bir barış elçi göndermişler. Barış elçisi aslan, ineklere demiş ki:
-Size saldırırsak ne olacağını biliyorsunuz. Mutlaka aranızdan birini alıp yiyeceğiz, buna engel olamazsınız. Gelin, ne kendinizi ne bizi uğraştırmayın, aranızdan birinin rengi çok sarı, sizden de farklı, bizim de gözlerimizi alıyor. Onu bize verirseniz size saldırmadan onu alıp gideriz ve bir daha gelmeyiz. Bundan sonra da güzel güzel geçiniriz.
İnekler düşünmüşler, taşınmışlar, bilge ineğe fikrini sormuşlar; “Olmaz” demiş bilge inek,
“Aman, sakın ha! Aramızdan hiçbirini vermeyin”
demiş. Ama aslanlar ısrarlı. En sonunda razı olmuş inekler, nasıl olsa saldırırlarsa birimiz gidecek, hem biz de çok yorulacağız. En sonunda peki demiş inekler, bir inekten ne çıkar? Biz büyük bir sürüyüz, bize bir şey olmaz. Vermişler sarı ineği, aslanlar da sarı ineği bir güzel yemişler, karınlarını doyurup kendilerine gelmişler.
Bir kaç gün sonra aslanlar gene acıkmışlar, yine gelmiş aslanların elçisi ineklerin yanına;
- Aranızda boynuzu kırık bir inek var, sinirimizi bozuyor, verin onu, ne kendinizi ne bizi uğraştırmayın demiş…
Barış yanlısı inekler, ikinci tavizi vermişler, o inek de verilmiş. Artık işi öğrenen aslanlar, benekli inek, kuyruğu kısa inek, şöyle inek, böyle inek deyip inekleri bir bir almışlar sürüden. Sürü de günden güne iyice azalmış. Artık aslanlar elçiye gerek kalmadan açık açık saldırmaya, istedikleri ineği sürüden götürüp yemeye başlamışlar.
Sürünün ileri gelen inekleri, panik içinde tekrar bilge ineğe koşmuşlar.
“Biz nerede hata yapıyoruz, sürümüz yok olacak!”
demişler.
Bilge inek cevabı vermiş,
“Siz hatayı sarı ineği verirken yaptınız…”
Son 20 yıldır yaşananlar ortada. Önce
(mağduriyet, demokrasi, hak, hukuk, adalet)
dediler, akıllarımızı çeldiler. İnandık, oy verdik!
2007’de (Bu anayasa, dar geliyor, daha çok demokrasi için değiştirelim) dediler.
21 Ekim’de sandık başına gittik, Cumhurbaşkanını halk seçsin diye Anayasayı değiştirdik.
Ergenekon, balyoz, poyraz ve benzeri kumpas davalar kurgulandı. Devletin haremi ismeti hükmünde olan kozmik odaya dahi girdiler. Türkiye Cumhuriyetinin 26. Genelkurmay Başkanını TERÖRİST diye yaftalayarak cezaevine tıktılar. (Oh ne ala, ordunun, meclis üzerindeki vesayeti kalkıyor) denilerek ses çıkaran olmadı.
2009 ile 2011 yılları arasında Türkiye ve PKK arasında başta Oslo olmak üzere bazı Avrupa şehirlerinde görüşmeler gerçekleştirdiler. Abdullah Öcalan ile görüşmelerle başlayan süreç 2013 yılında çatışmaların sona ermesine ve bu yılın 28 Şubat’ında da Dolmabahçe mutabakatının imzalanmasına kadar uzandı. Barış türküleri okudular,
(Oh ne ala ülkemize nihayet barış gelecek) diye saf-saf bekledik.
2010 yılı referandumunda o yıllardaki ortakları okyanus ötesinden seslenerek “
mezarlardaki ölülerinizi ayağa kaldırın, götürün oy versinler, 'evet' versinler”
dedi. Asrın Mehdisi(!) böyle buyuruyorsa doğrudur, denilerek yine gittik
(EVET)
oyu verdik.
Sonra, parlamenter sistemle işler çok ağır gidiyor, bu böyle olmaz, topal eşek misali çağdaş ülkeler konumuna ulaşılamaz, dediler. Başkanlık sistemi gelirse ekonomi uçacak, şaha kalkacak dediler, oy istediler. 16 Nisan 2017’de Başkanlık için yapılan referandumda da öyle veya böyle, bir şekilde
(EVET)
oyu çıktı. Artık, istenecek veya verilecek başka bir şey de kalmamıştı.
Anlayacağınız, 2002 genel seçimlerinde
SARI İNEĞİ VERDİK. HALA BEDELİNİ ÖDEMEĞE DEVAM EDİYORUZ.
TAŞLAMALAR
SARI İNEĞİ BİRKEZ
KAPTIRDIK MI İŞ BİTTİ
AĞLAYALIM GELİNİZ
İNEKLER İÇİN HAYDİ
MİLLET SARI İNEĞİ
VERDİ Mİ ASLANLARA
İNANIN Kİ KURTULUŞ
KALMAZ ARTIK ONLARA
PEKİ DÖNÜŞÜ YOK MU
GİRİLEN BU YOLDAN HİÇ
BİR YOLU YOKTUR ELBET
BİL Kİ SANDIKTAN HARİÇ
SARI İNEĞİ VERDİK
ALACALIYI İSTER
BİLİNİZ Kİ DOYMAZLAR
VARKEN BUNCA KERİZLER
Bakmadan Geçme





