- Haberler
- SAYIN ERDOĞAN DA ÇEVRESİNDEKİLERE BUNU DESE!
SAYIN ERDOĞAN DA ÇEVRESİNDEKİLERE BUNU DESE!
'Dost, acı söyler' şeklinde dillenen bir deyim vardır.Gerçekten de öyledir.
“Dost, acı söyler” şeklinde dillenen bir deyim vardır. Gerçekten de öyledir. Dostların acı söylemeleri, samimiyetleri gereğidir. Hep yağlayan, hep yalakalık yapanlardan fersah-fersah kaçmak lazımdır. Gerçek dost, gerektiği zaman ve yerde yanlışları konusunda dostunu uyarandır. Gerçek dostunun sözlerine kulak veren kazanır, yalakalara kulak veren kaybeder.
Herkes de bilir ki
Yeni Akit Gazetesi
havuz medyasının yayın organlarından biridir. Bu Gazetenin bütün yazarları gibi Abdurrahman Dilipak da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sevdalısıdır. Ama yalaka değil, gerçek dost olduğunu son günlerdeki yazılarıyla ispatladı. İki konuya dikkatleri çekti ki, gerçekten önemli konular. İlk tepkisini, ABD'li McKinsey şirketine danışmanlık görevi verilmesine gösterdi. Bizce de bu çok yerinde ve haklı bir tepkidir. İkincisi ise
“Şimdi tövbe zamanı”
uyarısında bulunmasıdır.
Bu yazısında "İçimizdeki beyinsizler yüzünden bir helak gerçekleşebilir" diyen Dilipak, "Talut-Calud’u hatırlayın. İçimizden çoğu o 'içme' denilen 'zehirli su'dan kana kana içtiler. Şimdi tevbe zamanıdır. Şimdi Davud’un sapanını ele alma zamanı" ifadesini kullandı.
"Şikayetname"
başlığıyla yayımlanan yazısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a:
"Reis be, biliyorum 'yalnız' adamsınız, kalabalıklar içinde yapayalnız. Sizin güvendiklerinizden bazıları güveninizi kötüye kullandı ve sizin adınızı kullanarak çirkin işler yaptılar. Sizin için dua ediyorum ki, Allah sizi bunların şerrinden emin eylesin"
demek cesaretini gösterdi.
"Bir kişiye yapılan haksızlık, bütün bir topluma yöneltilmiş bir tehdittir. Benim katlanmak zorunda olduğum güçlükler bir başkası için baht kaynağı olsun, emsal ve örnek teşkil etsin diye bunları yazıyorum"
ifadesini kullanan Dilipak “AK Parti, içindeki AKP'lilerin sırtına yüklediği bu kamburdan kurtulmadan rahata kavuşmayacak. Bu etrafınızdaki menfaatperest, laf dinlemez siyaset ve bürokrasi bezirgânlarından yakanızı kurtarmazsanız, Allah'ın yardımı bize ulaşmaz. 'İçimizdeki beyinsizler' yüzünden bir helak gerçekleşebilir. 'Allah o zaman işlerimizi sarp dağlara sardırır' diye de devam etmiş: “Talut - Calud'u hatırlayın. İçimizden çoğu o "içme" denilen "zehirli su"dan kana kana içtiler. Şimdi tevbe zamanıdır. Şimdi Davud'un sapanını ele alma zamanı. Geç kalmadan. Şikâyet değil, ama siyasette olması gerekenler üzerine yarın da yazmaya devam edeceğim. Daha yazacak çok şey var zira.”
Abdurrahman Dilipak’ın, Sayın Erdoğan’ı özellikle çevresindeki bazı istismarcılar konusunda uyarması, bize
ATATÜRK’LE
ilgili bir anekdotu anımsattı. Anekdot şu:
Atatürk’e de her zaman büyük bir sevginin yanında yalakalık yapanlar olmuştur. Bir gün yine birisi Ata’yı överken
“Atam sen en iyi yüzücüsün, koşucusun, at binicisin,
güreşçisin"
falan deyince Atatürk sonunda dayanamaz ve der ki:
-Öyle demeyin, Atatürk büyük adamdı yanındaki puştlar ve pezevenkler olmasa daha büyük işler yapacaktı deyin.
Keşke Sayın Erdoğan da, Abdurrahman Dilipak’ın
(ŞİKÂYETNAMESİNDE)
belirttiği menfaatçilere bunu dese…
NOT: Yazar Abdurrahman Dilipak
“ŞİKÂYETNAME”
başlığını büyük bir ihtimalle Şair Fuzuli’nin
(ŞİKÂYETNAME)
başlıklı eserinden esinlenerek kullanmıştır. Bu kasidenin:
“Selam verdim rüşvet değildir diye almadılar”
Mısra-ı oldukça yaygındır ve anlamlıdır.
TAŞLAMALAR
AKŞENER’LE, BAHÇELİ
BİRBİRİNE DÜŞTÜLER
BİRDİLER BİR ZAMANLAR
İKİYE BÖLÜŞTÜLER
MHP-İYİ PARTİ
AYNI YOLUN YOLCUSU
MİLLİYETÇİLİK YAPMAK
SİYASETİN UCUZU
MİLLİYETÇİ VE DİNDAR
GÖRÜNMEKTİR İŞLERİ
KEŞKE ORTAYA ÇIKSA
NEDİR GERÇEK YÜZLERİ
BU MİLLETİN ZAAFI
MİLLİYETÇİLİK VE DİN
İNSANLARI KANDIRMAK
BU YOLLA KOLAY BİLİN
Bakmadan Geçme





