SEÇİMLERDEN ÖNCE GENEL AF BEKLENTİSİ
Türkiye'de 220 bine yakın hükümlü ve tutuklu bulunduğu belirtilmekte.Üstelik bu hükümlü ve tutuklulardan 70 bin kadarı öğrenci.
Türkiye’de 220 bine yakın hükümlü ve tutuklu bulunduğu belirtilmekte. Üstelik bu hükümlü ve tutuklulardan 70 bin kadarı öğrenci.
FETÖ’NÜN 15 Temmuz darbe girişiminden sonra adli ve idari yargı, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, HSYK ve Yargıtay üyelerinden 2500’ün üzerinde tutuklu var.
Haklarında FETÖ’den işlem yapılanların sayıları 100 binin çok üzerinde. Bunlardan 50 bin kadarının tutuklandıkları belirtiliyor.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en yüksek tutuklu öğrenci sayısı yaşanırken, bunların çok zor koşullarda eğitim ve öğretimlerine devam ettikleri belirtilmekte. Cezaevlerinde 70 binin üzerinde öğrenci ve 3 bin dolaylarında çocuk bulunmakta.
Mevcut Cezaevlerinin kapasitesi, mevcut mahkûmları bile barındırmağa yetmiyor. Çare olarak yeni cezaevlerinin kurulmaları düşünülüyor. Bu durum karşısında, cezaevlerini rahatlatmanın bir formülü olarak 2019 genel seçimlerinden önce bir GENEL AFFIN ÇIKARILMASI BEKLENTİSİ VAR.
Mahkemelerde bekleyen ve kapakları dahi açılamayan onbinlerce dosya bulunduğu, seçim öncesinde genel bir af çıkarmanın, iktidarın lehinde olacağı hesapları yapılıyor. 250 bin tutuklu ve hükümlünün aile bireyleri de düşünüldüğünde bunun iktidar için ne kadar büyük bir avantaj sağlayacağı ortada.
Hükümet tarafından bu konuda henüz hiçbir sinyal verilmezken, hükümlü ve tutuklu aileleri, seçim öncesi bir genel affın çıkarılacağı beklentisi içindeler.
Şayet, 2019 seçimleri öncesinde bir genel af çıkarılırsa, bu durumun bir taşla üç kuş vurulması demek olacağına da işaret edilmekte.
Böylece, FETÖ MAĞDURU OLANLARIN bir genel afla kurtulmaları yanında cezaevleri boşalacak, adliyenin üzerindeki ağır yük de kaldırılmış olacak.
Bir genel affın çıkarılmasının da elbette hükümlüler ve tutuklular açısından bazı şartları olacaktır. Bunu da böyle bilmekte yarar vardır.
(ANNELERİN, BABALARIN, AĞABEYLERİN, DAYILARIN, AMCALARIN
MÜNASİP GÖRDÜKLERİ OKUL!”
Geçmiş dönemlerde, Siirtliler, kız çocuklarını okutmak istemezlerdi. Çocuklar zorlarsa, veliler genelde Kız Meslek Liselerini tercih ederlerdi. Gazeteci-Yazar Ahmet Arıtürk de ortama oyarak Kızlarından Elif’i Kız Meslek lisesine kaydetmiş. Kendisi, düz liseye kaydolmak isteyen Kızına, Ahmet Arıtürk okul dönüşü sormuş:
-Nasıl, okulunu beğendin mi!
demiş.
Elif, okulda ilk gün olup biteni şöyle anlatmış:
-Sınıf öğretmenimiz, bizi teker-teker kaldırarak “Neden bu Okulu Tercih ettiniz!” diye sordu. Kimi “Annem öyle münasip gördü, onun için!” dedi. Kimi Babam, kimi Dayım, kimi Amcam. Tabii, bana da sorduğunda “Babam öyle münasip gördü” dedim. Bunun üzerine sınıf öğretmenimiz “Hiç biriniz de mi kendi isteğinizle bu okulu seçmediniz. Bu durumda, okulun adını değiştirmek ve ‘Annelerin, Babaların, Ağabeylerin, Dayıların, Amcaların Münasip Gördükleri Okul yapmak gerekir” dedi.
Bakmadan Geçme





