• Haberler
  • ŞEHİT EDİLEN, DÖVÜLEN GAZETECİLER!

ŞEHİT EDİLEN, DÖVÜLEN GAZETECİLER!

Medya'nın en önemli kolu şüphesiz yazılı basındır.Namuslu, tarafsız ve gerçekleri yazan gazeteciler yanında, elbette olayları saptıranlar ve kendilerine göre yorumlayarak servis edenler olabilir.

Medya’nın en önemli kolu şüphesiz yazılı basındır. Namuslu, tarafsız ve gerçekleri yazan gazeteciler yanında, elbette olayları saptıranlar ve kendilerine göre yorumlayarak servis edenler olabilir. Gazeteler ve gazeteciler mümkün mertebe objektif olmak, (ak’a, ak; kara’ya, kara) demekle yükümlüdürler. Gerekirse hükümetin, hükümet adamlarının, siyasi partilerin  lehlerine ve aleyhlerine haber, yorum yapar belediyeyi, özel idareyi, hastaneyi, postaneyi, diğer kurum ve kuruluşları sorgular, haksızlıklara hukuksuzluklara karşı, hatta gerektiğinde adliyeyi, emniyeti, maliyeyi sorgularlar! Şimdi, böyle bir durumda, gazeteciyi susturmak için maliye, vergi müfettişi; emniyet, polis; savcı, celp müzekkeresi göndererek gözdağı mı verecek! Ya da, siyasi parti, tehdit ederek susturmak mı isteyecek! Veya kiralık adamları devreye sokarak muhalif sesi susturmak yolunu mu seçecek!

Haberlerde, yorumlarda kasıt olmadığı sürece gazeteler de, gazeteciler de elbette hata yapabilirler. Ancak, bu gibi durumlarda

(TEKZİP)

denilen bir müessese vardır. Hatta tekzip müessesesinin ötesinde maddi ve manevi tazminat davası açmak gibi bir durum da söz konusu olabilir. Kendilerine hakaret edildiğini, olayların yanlış sunulduğunu iddia edenler olursa, demokrasinin kuralları içinde haklarını aramak konusunda mahkemenin kapısını her zaman çalabilirler. Hatta yasaların ön gördüğü koşullar oluşmuşsa, gazeteleri kapattırır, gazetecileri mahkûm ettirebilirler. Demokrasinin kuralları bunu gerektirir. Bu işlerin yolu, yordamı budur. Namuslu gazeteci tehdide, şantaja pabuç bırakmaz!

GÖREVİNİ YA YAPAR, YA YAPAR!!!

Bugün maalesef Türkiye’de gazeteler ve Gazeteciler üzerinde çok yoğun bir baskı vardır. Mesleğinin namusuna sahip çıkan gazetelerin ve gazetecilerin sayıları parmakla gösterilecek kadar azdır. Yandaş medya, havuz medyası, parti medyası, paralel medya  gibi kurumlar oluşmuştur.

Ama görevlerini hakkıyla yapanlar elbette vardır. Öyle ki sadece gerçekleri yazdıkları için şehit edilen gazeteciler dahi olmuştur ve olmağa devam edecektir. Şehit Gazetecilerin piri Hasan Tahsin sayılır. Uğur Mumcu’lar, Çetin Emeç’ler, Abdi İpekçiler daha kimler var kimler. Öyle ki, Türkiye’de

(Öldürülen

Gazeteciler Günü)

olarak tespit edilmiş bir gün bile bulunmaktadır ve o gün 6 Nisan’dır.

Aradan 1,5 aylık süre geçmişken

(Öldürülen Gazeteciler Günü)

nereden aklımıza düştü derseniz konuya açıklık getirelim. Bilindiği gibi Yaygın medyadan

Yeniçağ gazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ, 10 Mayıs’ı 11 Mayıs’a bağlayan günün gecesi Türkiyem TV'de katıldığı program sonrası Ankara'daki evinin önünde bir grubun saldırısına uğramış ve öldürülesiye dövülmüştü.

Sopalarla ağır şekilde darp edilen Demirağ, Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılırken maalesef olayın failleri olarak tespit edilen 6 kişi çıkarıldıkları savcılık tarafından serbest bırakılmışlardır. Gazetecinin dövülmesi, basit bir olay değildir. Yasal olarak bu suç, düşünce hürriyetine karşı işlenmiştir. Düşünce hürriyetini tahdit anlamına gelir!

Evet, gazetecilik gerçekten zor zanaat! Gerçekleri yazmayı ilke edinmiş namuslu gazetecilerin bu ülkeye gerçek demokrasi yerleşene kadar çekecekleri var, demektir!

Bakmadan Geçme