• Haberler
  • Siirt Haber
  • Siirt Üniversitesi'nde Yolsuzluk, Doğrudan Temin Harcamalar ve Kampüs Krizi Gündemde

Siirt Üniversitesi'nde Yolsuzluk, Doğrudan Temin Harcamalar ve Kampüs Krizi Gündemde

Siirt Üniversitesi'nde son dönemde yaşanan gelişmeler, kurumu yönetimsel, mali ve kurumsal güven açısından ciddi bir sarsıntıya sürükledi. Döner sermaye işletmesi üzerinden gerçekleştirildiği öne sürülen usulsüz ödemelerle yaklaşık 680 bin TL'lik kamu zararının oluştuğu ifade edilirken, üniversite bünyesinde başlatılan iç soruşturma Danıştay kararıyla geçersiz sayıldı. Karar doğrultusunda, sürecin Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından görevlendirilecek bağımsız bir komisyon tarafından yürütülmesi kararlaştırıldı. Soruşturmanın tarafsızlığına gölge düşüren en önemli unsur ise, rektörlüğün aynı anda hem şikayetçi hem de incelemeyi yürüten pozisyonda olması olarak gösteriliyor.

Bununla birlikte, rektörlük odasındaki parke değişiminden kampüs çevresindeki rutin bakım işlerine kadar birçok harcamanın ihalesiz ve doğrudan temin yöntemiyle yapılması da dikkat çekti. Aciliyet içermeyen bu işlerin, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’na aykırı şekilde gerçekleştirilmesi, kamu kaynaklarının keyfi ve denetimsiz biçimde kullanıldığı yönünde güçlü eleştirileri beraberinde getirdi.

Bir diğer tartışmalı konu ise şehir merkezinde yer alan üniversite kampüsünün tahliye edilerek Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’ne devredilmesi planı. İçinde Tıp Fakültesi, Meslek Yüksekokulları ve lojmanların da bulunduğu bu yerleşkenin kapatılması, öğrenciler ve akademik kadro tarafından büyük bir tepkiyle karşılanıyor. Kezer Yerleşkesi’nin mevcut durumda yeni yükü kaldıramayacağı belirtilirken, şehirle üniversite arasındaki fiziksel bağın kopartılması da ciddi bir kaygı konusu olarak öne çıkıyor. Sürece dair kamuoyunun bilgilendirilmemiş olması, yönetim anlayışının şeffaflık ve katılımcılıktan uzaklaştığı yönündeki eleştirileri artırıyor.

Tüm bu gelişmeler, Siirt Üniversitesi’nin yalnızca akademik değil, aynı zamanda yönetsel ve kamusal sorumluluk açısından da çok boyutlu bir krizin içinde olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

Yolsuzluk Soruşturmasında Yeni Dönem: Danıştay Müdahale Etti
Siirt Üniversitesi’nde uzun süredir devam eden yolsuzluk iddiaları, döner sermaye işletmesi üzerinden gerçekleştirildiği öne sürülen sahte imzalı ödemelerle yeni bir boyut kazandı. Yaklaşık 680 bin TL’lik kamu zararının oluştuğu iddiaları sonrası, üniversite içinde oluşturulan soruşturma kurulu tepki çekmişti. Danıştay 1. Dairesi, 30 Ocak 2025 tarihli kararıyla bu iç soruşturmayı iptal ederek, yerine YÖK tarafından atanacak bağımsız bir komisyonun soruşturmayı yürütmesine hükmetti. Özellikle rektör Prof. Dr. Nihat Şındak’ın hem şikayetçi hem soruşturmacı pozisyonda bulunması, “objektiflik” ilkesine aykırı bulundu. Baş şüpheli olarak gösterilen Döner Sermaye Müdür Vekili Mehmet Dağ hakkında yakalama kararı çıkarıldı; rektör, rektör yardımcısı ve diğer bazı yöneticiler de soruşturma kapsamına alındı.

Doğrudan Temin Harcamaları: Şeffaflık ve Öncelik Sorunu
Üniversitenin, ihalesiz doğrudan temin yöntemiyle gerçekleştirdiği bazı harcamalar da kamuoyunun dikkatini çekti. Acil ihtiyaç kapsamına girmediği halde yapılan harcamalar arasında rektörlük makam odasının parke değişimi (193.500 TL), Kezer Yerleşkesi’nde yosun temizliği ve makine bakımı (240.000 TL), boru arızası sonrası yol ve basamak onarımı (250.000 TL) gibi kalemler yer alıyor. 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 22/d maddesi uyarınca yalnızca zorunlu ve istisnai durumlar için kullanılabilecek olan doğrudan temin yönteminin, üniversitede yaygın ve keyfi şekilde kullanılması ciddi bir denetimsizlik ve kaynak israfı iddiasını beraberinde getiriyor. Harcamaların gerekçeleri kamuoyuyla paylaşılmadığı için şeffaflık ilkesi zedeleniyor.

Siirt Üniversitesi'nde Yolsuzluk, Doğrudan Temin Harcamalar ve Kampüs Krizi Gündemde

Merkez Kampüsün Boşaltılması: Üniversite-Şehir Bağı Kopuyor mu?
Siirt Üniversitesi’nin şehir merkezindeki yerleşkesinin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’ne devredilmesi planı da büyük tartışmalara neden oldu. Sosyal Bilimler MYO, Teknik Bilimler MYO, Tıp Fakültesi gibi önemli birimlerin bulunduğu bu kampüs, yalnızca akademik değil, ekonomik ve sosyal açılardan da şehirle güçlü bir etkileşim sağlıyordu. Öğrenciler ve eğitim sendikaları, bu kampüsün ani şekilde tahliye edilmesinin Kezer Yerleşkesi’nde ciddi altyapı sorunları ve kapasite aşımı yaratacağını, eğitim kalitesini düşüreceğini belirtiyor. Yeni binaların tamamlanmamış olması, tahliyenin plansız ve aceleci yapıldığını düşündürüyor. Üstelik bu süreçte ne öğrencilere ne de kamuoyuna danışılması, kararların katılımcı ve şeffaf biçimde alınmadığı eleştirilerini beraberinde getiriyor.

Ortaya Çıkan Tablo: Yönetim Zaafı mı, Stratejik Geri Çekilme mi?
Üniversitede eş zamanlı yaşanan bu gelişmeler; mali disiplinden uzak, şeffaf olmayan bir yönetim anlayışının hâkim olduğu yönündeki kaygıları güçlendiriyor. Yolsuzluk soruşturmasının derinleşmesi, doğrudan teminle yapılan tartışmalı harcamalar ve şehirle bağları koparma anlamına gelen merkez kampüs tahliyesi, kurumun yalnızca akademik değil, yönetsel ve kurumsal bir kriz içinde olduğunu gözler önüne seriyor.

Kamuoyunun Tepkisi: Üniversite Kimin İçin Var?
Tüm bu olaylar zinciri, “Siirt Üniversitesi gerçekten kamu yararını mı gözetiyor, yoksa bazı idari tercihlerin aracı mı haline geliyor?” sorusunu gündeme taşıyor. Üniversite gibi kamusal bir kurumdan beklenen; şeffaflık, hesap verebilirlik ve toplumla güçlü bir bağ içinde hareket etmesiyken, yaşananlar bunun tam tersine işaret ediyor. Siirt halkı ve üniversite bileşenleri alınan kararlarda söz sahibi olmak, sürece dahil edilmek istiyor.

Siirt Üniversitesi’nde yaşanan son gelişmeler, kurumun geleceğine ilişkin ciddi belirsizlikleri beraberinde getiriyor. Bu sürecin yalnızca yargı ve idari denetimle değil, aynı zamanda kamuoyunun yakından izleyeceği bir toplumsal hesaplaşma sürecine dönüşmesi bekleniyor.

Bakmadan Geçme