Siirtli Hemşerimiz Murat Akdemir'in Kaleminden: Deprem İhmale Gelmez

Öyle kiAsya ile Afrika arasında sıkışan ortadaki Anadolu parçası, yanal hareketlerle her yıl 2-3 cm oranında batıya doğru kaymaktadır.Dolayısıyla Anadolu'nun batıya doğru sıkışma yükü artarken,Türkiye'nin kuzeyini Erzurum'dan Tekirdağ'a kadar kuşatan Kuz

Öyle ki;Asya ile Afrika arasında sıkışan ortadaki Anadolu parçası, yanal hareketlerle her yıl 2-3 cm oranında batıya doğru kaymaktadır.Dolayısıyla Anadolu'nun batıya doğru sıkışma yükü artarken,Türkiye'nin kuzeyini Erzurum’dan Tekirdağ'a kadar kuşatan Kuzey Anadolu Fay (KAF) Hattı ve Hatay’dan Bingöl’ün doğusuyla, Muş ve Van'a kadar güneyden kuşatan Doğu Anadolu Fay(DAF) Hattı, ciddi büyük depremlere sebep olmaktadır.

-1939’daki 7.9 şiddetindeki Erzincan ve 7.4 şiddetindeki 1999 Gölcük merkezli Marmara depremi ve daha bir çok büyük deprem; Kuzey Anadolu Fay hattında gerçekleşmiştir. Gelecekte Marmara Denizi'nin tam ortasındaki fay kırığında bir deprem beklenmektedir maalesef. Tabi burada Erzurum'dan Tekirdağ'a kadar uzanan bir kuşakta deprem olma olasılığı vardır. Maalesef bu yıl şubat ayında, sadece saatlerle arayla 7.7 büyüklüğündeki Pazarcık merkezli Kahramanmaraş depremi ile 7.6 şiddetindeki Elbistan depremi 50 binden fazla insanımızın hayatına ve 500 binden fazla ev ve işyerinin yıkılmasına sebep olmuştur.

-Ege Denizi ve çevresi her bir iki yılda beşik gibi sallanmaktadır. Geçmişte Gediz depremi ile Afyon Dinar depremleri çok sayıda can kaybına sebep olmuştur. Çünkü Ege bölgesinde birbirine parsel olan onlarca fay bulunmaktadır.

-Her şey bu kadar açık ve belirgin iken; Deprem bölgelerinde insanlar sanki hiçbir şey olmamış ve olmayacakmış gibi gayet eski, yıpranmış ve dayanıksız binalarda yaşıyorlar. Hatta;25 yıla yakın bir süredir, Yalova, Gölcük, İzmit, Adapazarı'nda depremde hasar almış ve olabilecek orta şiddetteki bir depreme dahi; artık dayanamayacak evlerde barınıyorlar. Kahramanmaraş, Hatay, Malatya, Adıyaman ve civarındaki illerde o ağır depremlerde zarar görmüş evlerde kalıyorlar. İstanbul'da,İzmir'de olabilecek bir depreme dayanamayacak köhnemiş, eski evlerde oturuyorlar. Birçok resmi kurum ve okul binası riskli olduğu halde; kalabalık insan guruplarına fütursuzca hizmet veriyor. Hastane binalarının bir kısmının depreme dayanıklı olmayışı daha vahim bir durum. Deprem çantası ve çök kapan tamamen enkaza dönebilecek binalarda, ne işe yarayabilir. Öncelik; bina sağlamlığına ve sağlam olmayan binaların yeniden güvenli bir şekilde tesis edilmesine verilmelidir. Kentsel dönüşümler hızlandırılmalı. Hatta köylerdeki kerpiç toprak vs gibi iğreti ve depreme dayanıksız evler ve hayvan barınakları da biran önce yeniden düzenlenmelidir.

Bakmadan Geçme