Siirtli Hemşerimiz Murat Akdemir'in Kaleminden: Kendi Kendilerine, Unvan ve Statü Verenler

-Televizyona çıkıp çeşitli konularda demeç verip, görüş bildiren ve özellikle saatlerce süren oturumlarda konuşup duran, ahkâm kesen bazı kimselerin kullandıkları unvanlara baktığımız zaman.

-Kimi strateji uzmanı, kimi analist, kimi eğitim koçu, kimi aile koçu, kimi meditasyon uzmanı, kimi doğal tedavi ürünleri uzmanı, kimi estetiysen, kimi sanat eleştiricisi, kimi astrolog ( eskiden sıradan falcı denirdi, bunlara), kimi çakra bilimci, kimi kahin, kimi metafizikçi, kimi biyoenerji uzmanı, kimi savaş uzmanı, ilan etmiş kendisini.

-Bu işlerin hangi okulunda okudular, nerde yetiştiler diye sorsan, verecekleri her cevap havada kalacaktır. Çünkü bunlar, kendi kendilerine birer unvan takıp, kendi kendilerini uzman tayin etmişlerdir.

-Hatta bununla kalmayıp; bünyesinde adam yetiştiren ve ustalıktan duayenliğe varıncaya kadar, işin piri olduklarını lanse eden ve ettirenler de var, bunların arasında.

-Yalan, doğru bir sürü konuşup dururlar. O programdan, öbürüne koşturup dururlar. Kendi aralarındaki tartışmalarda da, birbirlerine nispet yaparak, laf yarıştırırlar. Ağzı laf yapmaktan başka, elle tutulur somut bir meziyetleri yoktur, bu çakma uzmanların. Program doldurup, ilginç olsun diye farklı bir şeyler söylemek için, sunucuların karşısına geçen bu unvan uydurukçularının, bilimsel temelleri olmadığından ve gerçek anlamda yetiştikleri bir okul olmadığı için, atar dururlar.

-Bir coğrafyacı olarak, kendi alanımdan bir örnek verecek olursam; Bölgesel Strateji uzmanı olmak için, öncelikle Coğrafya bölümünde okumak ve bu vesileyle, konum bilgisi ve Jeopolitik konusunda iyi yetişmek gerekir. Siyasal Coğrafya konusunda da, ihtisas sahibi olmak ve bu konuda bilimsel çalışmalar yapmak, ancak insanı Strateji Uzmanı gibi bir unvana kavuşturur. Çakma Strateji uzmanları işin kolayını bulmuşlar. Bunlar; konuyla ilgili, adı Strateji ve Araştırma derneği gibi, süslü kelimelerle ifade edilen bir dernek açıyorlar ve dernek mensubu olmaları hesabıyla, bazen de kendilerini uzman olmanın ötesinde; müdür unvanı ile de bir tık üstte konumlandırıyorlar.

-Ayrıca; kendilerine yakın bilim alanların sulanıp, oradan unvan devşirmeye kalkışanlar var. Nitekim deprem uzmanı diye, her depremden sonra orda burada konuşup, beyanat vererek açıklamalar yapanların çoğu Sismolog, yani deprem bilimci değildirler. Genelde, Jeologlar ekrana çıkıp deprem konusunda konuşuyorlar ki; onların işi ağırlıklı kayaçların yapısını incelemektir. Yer hareketleri konusuna işe vakıf olan, Jeofizikçilere bile fırsat vermeden, çıkıp ahkâm kesen, bir sürü jeolog görüyoruz. Bunlar; deprem bilimci etiketini, işin uzman olmadıkları halde, kendi kendilerine yapıştırmışlardır. Bu tipler; arazideki fay hatlarını ve yer statiği ile mekaniğini iyi bilmeden, ezbere konuşup, kendi kendini ekstra unvanlandırmışlardır. Her depremden sonra, uzatılan mikrofonlara bir şeyler geveleyip durmaktadırlar. Bu vahim durum ise; bilime olan güveni sarsıp, gerçek bilim adamlarına gölge düşürmeye sebep olmaktadır.