- Haberler
- Siirt Haber
- Siirtli Hemşerimiz Murat Akdemir'in Kaleminden: Sanayi Ülkelerinden Et Satın Alan Tarım Ülkesi
Siirtli Hemşerimiz Murat Akdemir'in Kaleminden: Sanayi Ülkelerinden Et Satın Alan Tarım Ülkesi
-Sanayi ülkelerinden teknoloji ürünleri aldığımız yetmiyormuş gibi, Hollanda, Danimarka başta olmak üzere sanayi ülkelerinden canlı hayvan ve et ithal ediyoruz.Bir tarım ülkesi olarak, bu büyük ayıbı işliyoruz.
-Sanayi ülkelerinden teknoloji ürünleri aldığımız yetmiyormuş gibi, Hollanda, Danimarka başta olmak üzere sanayi ülkelerinden canlı hayvan ve et ithal ediyoruz. Bir tarım ülkesi olarak, bu büyük ayıbı işliyoruz.
-Bir zamanlar tarım ürünleri ile birlikte et ve et ürünleri ihraç eder bir durumdayken, nasıl oldu da, milyonlarca insanımız köylerde yaşarken, Orta Anadolu ve Güneydoğu başta olmak üzere geniş bozkırlara, Karadeniz'deki geniş yaylalarla birlikte, Antalya'nın batısından başlayıp Hakkâri’ye kadar uzanıp Türkiye’yi boydan boya kat eden Toroslar, kardaki yaylalarla, Kars-Ardahan gibi Doğu Anadolu'daki birçok yaylalara sahip olduğumuz halde; hayvan üretimimiz iç tüketimi dahi karşılayamıyor.
-Bu hale düşmemiz öyle hemen husul bulmadı.
-Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki; coğrafi yapısı ve iklim koşulları bakımından Türkiye’ye uyan hayvancılık tarzları; mera hayvancılığı ve göçebe tarzdaki yaylacılıktır. Bu tarzları arka planlara atıp, besi hayvancılığına heves ederek, şehir yakınlarında besicilik yapılması, yem ve yer sorunu oluşturup, maliyetleri yükseltmiştir.
-Konsept olarak da; et hayvancılığı açısından, Kars Ardahan’daki geniş çayır alanları haricinde; genellikle yarı kurak iklimimizden ve kısa boylu otlardan oluşan bozkırlardan dolayı, küçükbaş hayvanlardan koyun yetiştiriciliğine. Toroslar, İç, Ege ve Doğu Anadolu’nun dağlık ve çok eğimli yamaçlarında ise; keçi yetiştiriciliğine daha elverişli olduğumuz halde, rotayı ısrarla büyükbaş hayvancılığa çevirmek, son derece yanlış olmuştur.
-Hayvancılığa elverişli dağ köylerindeki nüfusun zamanla şehirlere taşınması, buradaki geniş otlakların atıl kalmasına sebep olmuştur. Göçebe tarzda sürdürülen hayvancılıkla uğraşan göçerlerin şehirlere yerleşmesi binlerce koyundan oluşan sürü sahiplerinin hayvancılığı terk etmesine sebep olmuştur.
-40 yıla yakın bir zaman boyunca süren hain terör eylemleri de; hayvancılıkla uğraşan büyük bir kesimin, güvenlik nedeniyle bu faaliyetleri bırakmasına sebep olarak; et ve süt üretimimizi büyük oranda düşürmüştür.
-Sonuçta geldiğimiz acı nokta; bir tarım ülkesi olduğumuz halde, Avrupa’nın sanayi ülkelerinden hayvan ve et satın almak olmuştur. Ancak; Konya'daki topraklarımız kadar bir alana sahip olan Hollanda'dan et satın almamız, gerçekten utanılacak bir durumdur.
Canım Öğretmenimden", Canına Kıyılan Öğretmenler Dönemine Nasıl Geldik:
-"Bana bir harf öğretenin, 40 yıl kölsesi olurum, " demişti Hz.Ali.
-Meslekler içinde en kutsal ve saygın mesleklerden biri, belki de birincisi olan, öğretmenlik mesleğini icra eden öğretmenlere karşı olan hürmet ve minnet duygularının yerini, nasıl oldu da; öfke patlamaları ve saldırgan tutumlar aldı.
-Eskiden bilgiye daha aç ve daha muhtaç olan insanlar, bu açıdan kendilerine ve çoluk çocuklarına vesile olup, bilgiye ulaşmalarını sağlayan alim ve hocalara büyük saygı besliyorlardı.
-Günümüzde ise; internet ve bilgi teknolojileri ve araçları sayesinde, bilgi erişmek çok kolay bir hale geldi. Belki de, bu nedenle insan yetiştirme ve bilgi erişimi açısından anahtar rol oynayan, aradaki öğretmenlere olan ilgi ve değer azaldı.
-Kapitalist sistemlere yani para ve mal düzenine doğru evrilen ve çevrilen günümüz dünyasında; başta lüks kapsamda olmak üzere, gitgide artan ve azan tüketim eğilim ve alışkanlıkları ile mal ve paraya olan düşkünlük de; bilgi, ilim ve irfana olan teveccühü azalttı. Bu da; ilim irfan ordusu olan öğretmenlere olan ilgi ve saygının ciddi boyutlarda düşmesinde rol oynamaya başladı.
-Maddi kaygı ve unsurların çok öne çıkıp, adeta yaşamanın anlam ve gayesi haline gelmeye başlamasının oluşturduğu manevi erozyon ve tahribat; ahlaki zayıflamaya ve yozlaşmaya zemin hazırladı. Vefa gitgide azaldı, nankörlük gitgide arttı.
- Öğretmenlere verilen maaş ve ücretlerin mesleki sıralamada orta seviyenin altında kalması da; hem öğretmenlerin alım gücünün zayıflayarak, tabiri caizse, Nasrettin Hoca'nın "Ye kürküm, ye" dediği tarzdaki, gösteriş budalalığının insanları sardığı bu dönemde, iyi giyinip kuşanamamanın getirdiği statü düşüklüğü de, öğretmenlik mesleğini arka sıralara iterek, saygınlığının düşmesine sebep olmuştur. Eskiden protokollerde en ön sıralarda olan öğretmenler, cemiyet ve merasimlerde; bir kenarda, öylece ezik büzük ayakta dikilmek zorunda kalıyorlar.
- Maalesef sayıları gitgide artan para ve saire imkânlarla şımaran bir avuç sözde veli müsveddesinin öğretmenlere karşı sergilediği taşkınlık ve azgınlık ve bu kendini bilmezlerin tahrik ettiği sayıları az da olsa bazı öğrenciler de; öğretmenleri sabote ederek, eğitim neferi olan öğretmenlerin işini oldukça zorlaştırmaktadır.
-Öğretmenlerin işine karışan ve sürekli angaryalar yükleyen bazı yönetici tayfasının, adeta emir kulu haline getirmeye çalışıp yıprattığı öğretmenlerin az bir kısmı; tepkisel davranarak agresifleşmekte iken, maddi manevi bir yılgınlığa sürüklenenlerin çoğu, öylece sinik ve pasif bir kitleye dönüşüp durmaktadır.
-Oysa insan yetiştirme sanatı olan öğretmenlik mesleği, etkin ve yetkin mesleklerin en başında gelmektedir.
Bakmadan Geçme





